English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But there's nothing here

But there's nothing here translate Turkish

257 parallel translation
And here's the water still runnin and there's nothing left... but his clothes laying there on the floor, sir.
Su hala akıyordu ve geriye hiçbir şey kalmamıştı... Ama elbiseleri şurada duruyor, efendim.
There's a law here against fencing land that seems nothing short of murder to people raising crops, but it's common sense to men running cattle.
Burada çit çekmeyi yasaklayan bir kanun var. Ekin eken insanlara cinayetten başka bir yol bırakmıyor, ama sığır çobanlarına göre bu çok doğal.
There's nothing I'd like better than to spend the rest of my days here... but I'm afraid we have to push on.
Ömrümün geri kalanını burada geçirmeyi çok isterdim ama... yola devam etmeliyiz.
But there's nothing here.
Ama burada bir şey yok.
There's nothing for you to do here but get lost.
Burada sana göre bir iş yok, kaybol.
There's nothing you can do there, but there's a lot you can do here.
Orada yapacağın bir şey yok. Ama burada yapacağın sürüyle şey var.
There's nothing in here but some stale cheese... some old milk, and a can of lard.
İnanabiliyor musun? Burada biraz bayat peynir bayat süt ve bir konserve domuz yağından başka bir şey yok.
But after that, there's nothing I can do to keep her here.
Ama sonra onu burada tutmak için yapabileceğim bir şey yok.
But there's nothing to keep'em from gettin'outta here.
Ama onların burada kalması için hiç bir sebep de yok!
There's nothing here but a $ 100 bill.
Burada 100 dolardan başka bir şey yok.
There's nothing left here but frozen pizza.
Evde donmuş pizzadan başka bir şey kalmadı.
And i don't want to leave here because if i do, it means that i've given up everything. But there's nothing to give up. Jud, don't leave me.
Bilmiyorum doktor, oyun oynamak isteyen birileri içeri girmiş ve resimleri değiştirmiş olmalı.
- But here there's nothing to rely on, nothing.
- Ama burada güvenecek hiçbir şey yok.
I'd like to help, but there's nothing I can do if Mitsu isn't here.
Yardım etmek isterim ama Mitsu burada yoksa yapabileceğim bir şey yok.
There's nothing but Apaches for 60 miles between here and Fort Creel.
Burayla Creel Kale'si arasındaki 60 mil içinde Apaçilerden başka bir şey yok.
Well, we're very civic-minded and all that, but it is getting late and if there's nothing else we can do here...
Bakın, hepimiz iyi yurttaşlarız, ama vakit geç oldu burada yapabileceğimiz başka bir şey yoksa...
A man named MacDonald got here when there was nothing but Indians and coyotes.
MacDonald adında bir adam buraya burada sırf yerliler ve çakallar varken gelmiş.
There's nothing here but volcanoes.
Burada yanardağdan başka bir şey yok.
But... there's nothing to hunt here.
Burada avlayacak hiçbir şey yok.
There's nothing to do here but walk.
Burada yürümekten başka yapacak iş yoktur.
All right, Corp, but there's nothing here.
- Tamam, onbaşım. Burada bir şey yok.
But there's nothing.. that I can do... Just having you here is more than I can ask.
Ama bir şey yok..
There's nothing here but a label.
Şarap yapmak için bir sürü malzeme var. Şu etiketten başka bir şey yok.
Ever since you've been here, there's been nothing but trouble.
Buraya geldiğinden beri belâdan başka bir şey getirmedin.
Why, there's nothing in here but lettuce and an apple.
Burada maruldan ve bir elmadan başka bir şey yok.
Here the eye can feast on breathtaking beauty but for the mouth, there seems to be nothing.
Burada gözleriniz nefes kesici güzellik karşısında bayram edebilir fakat mideniz için, görünürde hiçbirşey yoktur.
But there's nothing here.
Ama burası bomboş.
But there's nothing here but books and papers.
Ama burada hiçbir şey yok, sadece kitaplar ve kağıtlar.
There's nothing but the Lord's own dead out here
Burada tanrının ölülerinden başka birşey yok.
Maybe, but there's nothing here now.
Belki öyleydi, ama şimdi birşey yok.
There's nothing but money in here.
Paradan başka bir şey yok.
Sorry, Benoit, but there's nothing here to see.
Üzgünüm, Benoit ama burda sana göre bir şey yok.
There aren't any sensible people here in Gdansk, nothing but wimps.
Burada, Gdansk'da, mantıklı insan yok, sadece pısırıklar var.
- But the script I read, there's nothing here about an army.
Ama okuduğum senaryoda orduyla ilgili bir şey yoktu.
There's nothing here for me now but shit!
şu an yapabileceğim hiçbir şey yok!
But there's nothing written in here.
Burada bir şey yazmıyor ki.
There's nothing for us but to get the hell outta here.
Bizi buraya bağlayacak hiç bir şey yok.
what's fair about sticking me out here where there's nothing but trees?
Beni burda tutmanın neresi adil Ağaçlardan başka bir şeyin olmadığı bir yerde?
There's nothing but jungle around here.
Jack neden iniş yapıyoruz burada ormandan başka bir şey yok.
Ever since you've gotten here there's been nothing but problems.
Buraya geldiğinden beri dertten başka bir şey yaşamadık.
There's nothing here but barrels.
Burada varillerden başka bir şey yok.
Here you look around, there's nothing but scenery.
Çevrene bir bak... manzaradan başka bir şey yok.
It is out of here, and there's nothing left but a vapor trail.
Top dışarı çıkıyor ve geriye birşey kalmıyor som är kvar är ett rökmoln.
There's nothing here but a lot of white women dressed as nuns.
Bir sürü beyaz rahibenin arasında olacağım!
But there's nothing here we can use.
Burada kullanabileceğimiz birşey yok.
There's nothing here, Jean-Luc. But there should be.
- Burada bir şey yok, Jean-Luc.
There's nothing out here but a bunch of trees... trees that this man values more than human life.
Burada ağaçlardan başka bir şey yok. Bu adamın insan hayatından fazla değer verdiği ağaçlar.
But there's nothing here worth blowing up.
Burada patlatmaya değecek bir şey yok ki.
I had to convince him to come here, to have our own place. Because I know in Italy you work hard and there is nothing. But here, you work hard and...
Onu buraya gelip kendi restoranımızı açmaya ben ikna ettim çünkü İtalya'da ne kadar çalışırsan çalış, hiçbir şeyin olmaz ama burada çok çalışırsan...
We're here just so you can pretend there's a discussion going on, but there's absolutely nothing going on here.
Biz iş olsun diye gelmişiz. Burada ilgi çekici bir tartışma illüzyonu yaratacaktık, ama bir şey olduğu yok!
But you just got here, so there's probably nothing to show yet.
Fakat daha yeni geldin, gösterecek bir şeyin yoktur heralde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]