Nothing here translate Turkish
7,499 parallel translation
Nothing here, sir.
Burada bir şey yok efendim.
Says there's nothing here for her.
Kalmak için bir sebebi yokmuş.
There's nothing here. I've been feeding you that crap.
Seni o pislik için besliyordum.
- I still got nothing here.
- Hala hiçbir şey yok.
There's nothing here, Mike.
Burası boş Mikey.
There's nothing here that could transmit from...
Burada veri aktarmaya yarayacak hiçbir şey...
There's nothing here.
Hiçbir şey yok burada!
Nothing here.
Burada bir şey yok.
No, nothing is ever wrong here.
Buranın sorunu olması ne mümkün!
If you think I'm more in the wrong here than you are, I have nothing else to say.
Eğer senden daha çok hata yaptığımı düşünüyorsan, söyleyecek bir şeyim yok.
I can't just stand here and do nothing, Marcel.
Hiçbir şey yapmadan burada duramam Marcel.
And now it's here and I have nothing to do with it.
Ve şimdi burada olmasıyla benim en ufak bir ilgim yok.
Here's to heaven or hell and nothing in between.
Cennete ve cehenneme.
What we have here, Your Honors, is nothing more than the grumblings of a malcontented maidservant.
Saygıdeğer Yargıçlar burada olan hoşnutsuz bir hizmetçinin homurdanmalarından başka bir şey değil.
Everything around here... he created... out of nothing.
Buradaki her şeyi o yarattı. Hem de hiç yoktan.
There's nothing explosive here.
Burada patlayıcı bir şey yok.
Nothing's happening here.
Burada hiçbir şey olduğu yok.
Your brother was murdered, and you sit here in the Water Gardens, staring at the sky and doing nothing.
Erkek kardeşin cinayete kurban gitti. Sen ise burada Su Bahçeleri'nde oturmuş, hiçbir şey yapmadan göğe bakıyorsun.
They will avenge their father while you sit here in your chair doing nothing.
Sen hiçbir şey yapmadan koltuğunda otururken onlar babalarının intikamını alacak.
We're here, there's no sign of a signal 41, nothing at all.
Dediğin yerdeyiz ve 41'e ait hiçbir emare görülmüyor.
There ain't nothing here.
Hiçbir şey yok burada.
Or you can promise not to ever tell anyone what you saw here and then nothing will happen.
Ya da burada gördüklerini kimseye söylemeyeceğine söz verirsen hiçbir şey olmaz.
- There's nothing for me here.
- Kalmak için sebebim mi var?
You promised when we came here to do this... that we would get a fair shake, and we got nothing from you but lies.
Röportaj için buraya geldiğimizde bize adil davranılacağına söz verdiniz ama sizden yalandan başka bir şey görmedik.
I mean, I've caused you nothing but problems since I got here, so I get it.
Buraya geldiğimden beri sana sorundan başka bir şey getirmedim o yüzden anlıyorum.
There's nothing else to see here.
Burda başka görülecek bir şey yok.
Assume I know absolutely nothing about my client here, all right?
Müvekkilimle ilgili hiçbir şey bilmiyormuşum gibi anlatın.
Your brother was murdered, while you sit here, doing nothing.
Kardeşin katledildi ama sen oturmuş, hiçbir şey yapmıyorsun.
I'm gonna have to get the kids out here before there's nothing left.
Sen hepsini bitirmeden önce çocukları buraya getirmem gerekecek.
Well, Mike, if she's got nothing to say, this pretty well ends it here.
Mike, söyleyecek bir şeyi yoksa, olay burada noktalanacak.
Mostly because it's hard for me to walk around here acting like nothing's changed.
Bilhassa hiçbir şey olmamış gibi ofiste dolaşmak benim için çok zor. - Sadece birkaç şey değişti.
The folks who live here on Hidden Mountain Lane watched the flames, knowing there was nothing they could do.
Hidden Mountain Lane'de yaşayan insanlar, ellerinden bir şey gelmediği için yangını izlemekle yetindi.
You may have grown up here, but you know nothing about us.
Sen burada büyümüş olabilirsin ama hakkımızda hiçbir şey bilmiyorsun.
You're just a bunch of sad, boring, bumpkins, who were born here, and will die here and accomplish nothing in between.
Sizler burada doğmuş ve burada ölecek, hiçbir şeyin farkında olmayan bir avuç sıkıcı, pısırık ve kaybedenler sürüsüsünüz.
Building a hospital's a noble cause and we here at Tammany want nothing more than to support you the best way we know how.
Hastane yapımı gibi asilce bir olayda.. .. burada Tammany'de yapmak isteğimiz tek şey.. .. size en iyi bildiğimiz yollarla destek olmak.
It's maybe nothing, but Morten was just here.
Önemli olmayabilir ama Morten biraz önce buradaydı. Morten Anker mi?
There are no illegal drugs in here. Well, then you got nothing to worry about.
- Burada yasa dışı hap yok.
There's nothing to do here but wait.
Burada beklemekten başka yapacak bir şey yok.
Get back here, you good-for-nothing viper!
Buraya gel seni bir boka yaramaz yılan!
I have been met with nothing but kindness here and to repay them like this... No.
Burada herkesten nezaket gördüm, onlara böyle karşılık veremem.
There's nothing and no one out here in this hellhole but us.
Vazgeçsene artık. Bu cehennem deliğinde bizden başka kimse yok.
Ah, here goes nothing.
Bu işten hayır gelmeyecek.
Now, you go ahead and you sue my ass if you want to because I'd love nothing better than to tell a jury what you did here.
İstersen gidip beni dava edebilirsin. Çünkü jüriye buraya yaptıklarını anlatmak isterim.
I realize this is kind of unorthodox, but nothing about the past few years of my life has been orthodox, so here it goes.
Bunun bir karşılığı olmalı değil mi? Bu Crystal Image'den mi geldi? Biraz alışılmışın dışında olduğunun farkındayım, Ama son birkaç yıldır hayatımda hiçbir şey alışılmış değildi, bu yüzden böyle yaptım.
Nothing can happen to you here.
Burada sana hiçbir şey olamaz.
Klaus, lying here, starving in the darkness, I have thought of nothing except what could have been if I had left you to live a single mortal life.
Klaus, buranın karanlığında açlıkla yatıyorken düşündüğüm tek şey sizlere tek bir ölümlü hayat bıraksam neler olacağıydı.
Hey, nothing in here's gonna get us up there.
Burada bizi çıkartabilecek hiçbir şey yok.
Here goes nothing.
- Şeker bayan. - Hadi bir bakalım.
Unless you speak Hebrew, you will gain nothing from being here.
İbranice bilmiyorsan, buradan sonra hiçbir şey anlamayacaksın.
I didn't do nothing, but I'm the one still stuck in here.
Ben bir şey yapmadım, ama hala burada tutulan benim.
You know, I've got nothing but time up in here.
Burada harcanacak zamandan başka bir şeyim yok.
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20