But there's something else translate Turkish
310 parallel translation
But apparently there's something else I need to do for him right before the concert.
Konserden hemen önce yapmam gereken bir şey daha var.
But now there's something else, Nora : My friends.
Ama yine de başka bir şey var Nora ; dostlarım.
But there's something else.
Ama başka bir şeyler de var.
But there's something else that needs sorting out for which I feel partly responsible.
Ama bunların dışında, ayrı bir konu daha var öyle ki, kendimi de biraz sorumlu hissediyorum.
But there's something else I want to tell you.
Fakat öncesinde söylemek istediğim başka bir şey var.
We worked it out for you the best we could, Joe... but, uh, if there's something else...
Senin için elimizden gelenin en iyisini düşündük, Joe. Ama başka bir şey varsa.
But there's something else I gotta settle first. You are alone.
Ama önce halletmem gereken bir iş var.
I want treasure, yes. But there's something else I want too.
Hazineleri istiyorum evet ama istediğim başka bir şey daha var.
I am over it, I know I am but... there's something else, much worse.
Atlattım biliyorum ama daha kötü bir şey var.
But there's something else about this.
Fakat bu noktada bir başka şey var.
But if this detective doesn't find what you're looking for, there's something else he might find for you.
Eğer detektif aradığımızı bulamazsa, sizin için yeni bir şey arasın.
But there's something else I have in mind for him first.
Ama onun için öncelikli olarak düşündüğüm başka bir şey var.
But there's something else.
Ama bir şey daha var.
That's partly true, but there's something else.
Bu kısmen doğru ama bir şey daha var.
But there's something else that disturbs me.
Lâkin beni rahatsız eden başka bir şey var. Bu, başkalarını öldürme hakkına sahip olan kişiler çok mu?
The horror of war, the destruction of our ideals is part of it I know, but there's something else.
Savaşın dehşeti, ideallerimizin yokoluşları bunun bir parçası ama, başka bir şey var.
If that's necessary, but there's something else.
Mecburi ise... Ama başka bir şey daha var.
Well, it's just possible there's something else going on but I don't know what it is.
Başka şeyler de dönüyor olabilir ama ben ne olduğunu bilmiyorum.
But there's gotta be something else.
Ama bir şey olmalı.
But there's something else I can hold.
Ama kaldırabileceğim başka bir şey var.
But in this case, I think, Mr. Lüders, in this case, there's something else involved.
Ama şu anki durumda, bana kalırsa, Bay Lüders,... şu anki durumda, işin içinde başka bir şey var.
But there's something else on your mind
Ancak aklında başkaca şeyler var.
There's something else I wanted to tell you, but I can't remember.
- Size başka bir şey söyleyecektim ama şimdi aklıma gelmiyor.
But there's something else you should know, sir.
Ama bilmeniz gereken bir şey var efendim.
"But I'm here to tell you, there's something else."
"Ama bir şey söyleyeyim mi, başka bir şey daha var."
But there's something else you don't know.
Fakat bilmediğin bir şey daha var.
let me guess- - lobster, sour cream, but there's something else.
Istakoz, ekşi krema... Ama sanki birşey daha var. Oyun hamuru.
I know you guys think I'm nuts, but there's something else.
Benim deli olduğumu sanıyorsunuz ama size söyleyecek bir şeyim var.
But there's something else I need.
Belki, bana göre vardır.
But there's something else.
Ama başka bir şey daha var.
They took the two men from the helicopter, but there's something else.
İkisini helikopterden aldılar, ama bir şey daha var.
But deep down there's a longing for something else.
Ama derinlerde bir yerde özlem duyduğum başka bir şey var.
- But there's something else.
- Ama başka birşey daha var.
Sunad's hatred for John was evident but there's something else.
Sunad'ın John'a duyduğu nefret çok açıktı, ama bir şey daha var.
I could understand if there was something else playing but it's this or nothing.
Başka bir şey oynasaydı anlayabilirdim ama ya bu ya da başka bir şey yok.
He said, "Well, if it happened once, or twice, or three times I might agree with you, but if it happens a dozen times, Mr Meyer, I think there's something else at work".
O cümle New York Times'ta var ama peşinden de şu cümle geliyor :
Yes, but... there's something else I have to tell you.
Evet, ama... sana söylemem gereken bir şey var.
This may look like a suicide, but my gut tells me... there's something else going on here.
İntihara benziyor ama duygularım bana sanki..... başka birşeyin döndüğünü söylüyor.
I know that Uncle Albert and everybody wants us to... you know. But there's something else...
Albert Amca ve herkesin bizim... anlıyorsun işte...
Right, I don't want you to leave, but... there's something else, too.
Doğru gitmeni istemiyorum ama başka bir şey daha var.
But there's something else...
Ama başka birşey var.
At first, I thought she was being abused, but after a number of sessions with her parents, I became convinced that there was something else behind Michelle's anxiety.
İlk seferinde onun suistimal edildiğini düşündüm ama ailesiyle birkaç seanstan sonra Michelle'in bu davranışlarının arkasında başka şeylerin olduğuna inanmaya başladım.
- But there's something else.
En az beş sene. - Ama başka bir sorun var?
But first there's something else.
Ama ilk önce, başka birşey daha var.
But, you know, there must be something else that you can do. There must be something.
Ama bu başka bir şey olmak zorunda kendimi dışında bir çözüm.
But there's something else.
Ama başka şeyler var.
- But there's something else.
Ama bir şey daha var.
Pleasure plays a very strong factor. But underneath, maybe there's something else.
Zevk önemli bir faktördür ama belki altında başka bir sebep vardır.
I mean, I know they're using some kind of scrambler to disguise the voice but there's something else.
Demek istiyorum ki sesi gizlemek için bir çeşit karıştırıcı kullanıldığını biliyorum. Ama bir şey daha var.
That's the warp signature, all right, but there's something else out there... a ship.
Warp izi uyumlu, tamam, ama yanında bir şey daha var... bir gemi.
Yeah, but, um, there's, there's something else first, Mr. Hobson.
Evet, ama... Önce başka bir şey vardı Bay Hobson.
but there's more 55
but there's a catch 20
but there's no 20
but there's a problem 45
but there's a 20
but there's nothing here 17
but there's not 22
but there's nothing i can do 29
but there's something 16
but there's nothing 25
but there's a catch 20
but there's no 20
but there's a problem 45
but there's a 20
but there's nothing here 17
but there's not 22
but there's nothing i can do 29
but there's something 16
but there's nothing 25
but there's no time 25
but there's 84
there's something else 337
there's something else going on 17
something else 372
something else is going on 19
but today 329
but that's not you 16
but thank you 574
but tell me 152
but there's 84
there's something else 337
there's something else going on 17
something else 372
something else is going on 19
but today 329
but that's not you 16
but thank you 574
but tell me 152
but that's beside the point 34
but that's okay 199
but that's not why i'm here 50
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's normal 26
but that's the way it is 43
but that's not me 25
but that's not all 68
but that's not the point 136
but that's okay 199
but that's not why i'm here 50
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's normal 26
but that's the way it is 43
but that's not me 25
but that's not all 68
but that's not the point 136