English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Something else

Something else translate Turkish

17,095 parallel translation
Um, actually I was here to talk to you about something else.
Aslında, seninle başka bir şeyi konuşmak için gelmiştim.
It's something else.
Bu bambaşka bir şey.
This is a good time for me to put my... Put my mind towards something else.
Aklımı başka bir şeye vermek için şu an şu an gayet iyi bir zaman.
I wish I could've - done something else.
- Keşke başka bir şey yapabilseydim.
Something else rising also, some dark instinct about what I would do to the person who had taken you, the things I would do.
Bir şey daha doğuyor, seni kaçıran kişiye yapacağım şey ile ilgili karanlık bir içgüdü. Yapacağım şeyler ile ilgili.
Oh, come on. Don't you think that turning something into something else might come in handy?
Hadi ama ya, bir cismi başka bir şeye dönüştürmek işimize yaramaz mı sence de?
Is there... something else?
Başka bir şey var mı?
Maybe they came looking for something else.
Belki başka birşey aramak için geldiler.
Say something else.
Farklı bir şey söyle.
I can make you something else.
Başka bir şey yapabilirim.
If you don't like it, we can try something else.
Eğer beğenmediysen, başka bir şey deneyebiliriz.
Amber, you gotta understand that... that when your mom... that day... that was something else, something inside of her that made her do what she did.
Amber, şunu anlamalısın. Annen öyle yaptığında... O gün, başka bir şey oldu.
What if... What if this is different? What if... something else?
Peki ya bu durum farklıysa?
Till I learned it did something else to me, too.
Bana başka bir şey daha yaptığını da öğrenene dek.
Turns out it was something else entirely.
Meğerse bambaşka bir şeymişim.
Guys, there's something else.
- Başka bir şey daha vardı.
Of course, but if there's something else going on...
Gevirmeliydin, ama başka bir şeyler oluyorsa...
Is something else going on?
Başka bir şey mi var?
Something else is going on here.
Burada birşeyler dönüyor.
That was something else altogether.
Bu beraber konuştuğumuz birşey.
If we could do something else, we would.
Yapabileceğimiz başka bir şey olsa yapardık.
I'm sure you'll find something else.
Eminim başka iş bulursun.
Do you have something else in mind besides Walleck?
- Aklında Walleck'den başka biri mi var?
And here's something else I know.
Bildiğim bir başka şey daha var.
There something else, Gordon?
Başka bir şey mi söyleyecektin, Gordon?
Danny, they found something else in Newman's garden.
Danny, Newman'ın bahçesinde başka bir şey bulmuşlar.
Why don't you just come back here and we'll figure something else out?
Neden dönmüyorsun belki biz birşeyler buluruz?
The day will come when the enemy believes in something else, lives somewhere else, and doesn't look or sound like either one of you.
Düşmanın başka birşeye inandığı, başka bir yerde yaşadığı, ve ikinizden birine bile benzemeyen başka birşey olduğu günler gelecek.
But there is something else.
Fakat başka bir şey daha var.
Do you wanna maybe do something else?
Başka birşeyler yapmak ister misin?
If I can't prove that he means to kill me, perhaps I can prove something else... that he's a liar.
Beni öldürmek istediğini kanıtlayamazsam belki de başka bir şeyi kanıtlayabilirim... Yalancı olduğunu.
So I can sit here, playing computer solitaire, while they find something else to blame me for?
Onlar beni suçlamak için başka kanıtlar ararken burada oturup bilgisayardan Solitaire oynayayım diye mi?
And with any luck, we'll be celebrating something else soon.
Biraz da şansla, yakında başka bir kutlama daha yapabiliriz.
You know that. Something else happened in that hell-world, something that you won't admit. No.
Bunu biliyorsun zaten.
Right, but I think there's something else applying pressure to him, forcing him to accelerate his mission, its statement.
Doğru, ama hızlanması için baskı yapan bir şey daha var. Mesajı.
And you don't think it could be something else?
Bunun başka bir şey olabileceğini mi düşünüyorsun?
As with Verna McBride, there must be something else.
Verna McBride gibi, başka bir şey olmalı.
Something else did happen.
Başka bir şey daha oldu.
Something else.
Başka şeyler konuşalım, lütfen.
Something else.
Başka şeyler.
I've been calling him something else.
Ben ona başka türlü sesleniyorum.
Because beneath all that stiff and shiny Havisham veneer, I saw something else.
Sert ve parlak Havisham maskesinin altında başka bir şey gördüğüm için.
Her blood test confirmed that she had NZT in her system, but I ran a full battery and something else came back, too.
Kan testi, vücudunda NZT olduğunu onayladı ama tam bir kontrol yaptım ve bir şey daha çıktı.
What, do you want something else?
Ne, bşka bir şey mi istiyorsun?
There's something else...
Başka birşey daha var.
I think she's writing something else.
Sanırım başka bir şey yazıyor.
Charlie, he said something else.
Charlie, başka bir şey daha söyledi.
Why wouldn't you tell me so I could cook you something else?
Neden söylemedin, sana başka bir şey pişirirdim?
I know what I'm doing is important, and Kelly needs me more than anyone else, but I wish there was something I could do to help you.
Yaptığım şeyin önemli olduğunu biliyorum ve Kelly'nin bana herkesten çok muhtaç ama keşke yardım etmek için yapabileceğim bir şey olsaydı.
Well, like, with an earthquake or a storm or something, you know how to prepare, but how do you prepare for who knows how many freaks throwing cars or tanks at you, or flying through buildings, or who knows what else?
Şey, yani, bir depreme ya da kasırgaya, nasıl hazırlanılır bilirsin, ama bilmem kaç tane ucubenin sana araba ya da tank fırlatmasına, veya etrafında uçan binalara nasıl hazırlanabilirsin?
Into something else.
Başka bir şeye.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]