But you and i translate Turkish
36,997 parallel translation
But you and I could be looking at 10 to 15 years of this.
Bunu 10 ya da 15 yıl boyunca yaşamak zorunda olabiliriz.
I know you do, honey, but that's because you're scared and stupid right now, so you just sit tight, and sleep on it, okay?
Biliyorum tatlım ama aptal ve korkmuş olduğun için bu böyle. Bu yüzden burada kal ve kararını yarın ver, olur mu?
Look, I'm sorry, okay, but what are you doing running off without telling anybody and not answering your phone?
Bak, özür dilerim, oldu mu? Sen de hiç kimseye söylemeden gidiyorsun ve telefonuna bakmıyorsun
Conversations between monarchs and God are private, but I will give you the gist of it.
Krallar ve hükümdarlar arasındaki sohbetler özel, Ama sana özet vereceğim.
And I've been to most places, but not the devil's back yard where you went.
- Çoğu yerde bulundum. Yalnızca gittiğin şeytanın o arka bahçesi hariç.
But what I do have are Malay coins, enough to bury you. Prayer beads, not enough to get you to heaven. And hashish, enough to ease my grieving when the East India Company slit your throat, which, of course, they will.
Ancak seni gömmeye yetecek kadar Malay sikkem var olmasına var da tespihler seni cennete götürmek için yeterli değil ve Doğu Hindistan Şirketi boğazını kesince, ki muhakkak kesecekler de kederimi hafifletecek kadar haşhaşım da yok.
And I could come more often, but I spare you.
- Daha sık gelebilirim ama sana kıyamıyorum.
We have business at the river, you and I, but first I need to put a fresh dressing on this.
Seninle nehirde işimiz var ama önce pansumanı tazelemem gerek.
But right here, right now, you and I can stop violence.
Ama burada şu anda birlikte şiddeti engelleyebiliriz.
I know this is Marjah, but I'm still not quite clear as to why you're sending boys to Nawzad and Musa Qala.
Marja'yı anladım ama Nevzad ve Musa Kale'ye neden asker gönderdiğinizi anlamadım.
How and if you die here is totally up to you but I can assure you that perspiration stains on your $ 300 shirt are the least of your worries.
Burada nasıl öleceğin tamamen sana kalmış. 300 dolarlık tişörtündeki ter lekeleri endişelendiğin son şey olacak.
Or like... you know, like, I see this life and this moment, and it's so wonderful, but it doesn't quite belong to me.
Ya da hayatımı dışarıdan görüyorum, bu anı. Ayrıca o kadar mükemmel geliyor ki bana ait değil gibi.
And I'm not saying that to embarrass you at all, but it is true.
Utandırmak için demiyorum ama doğru yani.
Yeah, and it... it was really dangerous, but he... but he did it to help me, because he knew how much I loved you.
Epey de tehlikeliydi yaptığı ama bana yardım etmek için yaptı. Seni ne kadar sevdiğimi biliyordu.
And I prefer for you to be normal. But, we get what we get.
Ben de senin normal bir insan olmanı ama elimizde olan bu, ne yapalım.
Yeah, but you know that you didn't and I know that you didn't.
Evet ama bunun doğru olmadığını sen biliyorsun ve ben de biliyorum.
You know what? I'm a lady and I've never said this to anybody, ever, in my entire life, but I'm gonna say it to you.
Hanımefendi kişiliğimle, böyle bir şeyi hayatım boyunca kimseye söylemedim.
And... and I actually admire you for sticking up for your unapologetic friend, but if I can offer something as objectively as I possibly can... do not fuck with my daughter's birthday.
Özür dilemekten aciz arkadaşının yanında olman da takdire şayan. Ama sana tarafsız olarak şu kadarını söyleyebilirim ki sakın kızımın doğum gününü mahvetmeye kalkayım deme.
So... and, you know, I kind of expect her to be rough on me, but I think it's...
O yüzden bana kaba şekilde davranmasını anlayabiliyorum.
But if you go after Margot, she'll go after you, and I promise you I will break myself out of here if I have to to keep that from happening.
Ama Margot'un peşine düşersen o da senin peşine düşer ve yemin ederim bunun olmasını engellemek için buradan kaçarım.
But I'm not gonna do that, because you and Margot... are going to leave each other alone, right?
Ama bunu yapmama gerek kalmayacak çünkü Margot'la birbirinizi rahat bırakacaksınız, değil mi?
I know I should've called, but I wanted to surprise you, and my key didn't work, and so I set off your alarm, and I may have broken your door.
Biliyorum, aramam gerekirdi ama sürpriz yapmak istedim. Ama anahtar uymadı ve böylece alarmını tetiklemiş oldum. Bir de kapını kırmış olabilirim.
Yeah, but then I could pay you guys, and I could pay you back for all the money that you've loaned me over the last few decades.
Eve ama kalırsa size ödeme yapabilirim. Ve yıllardır bana verdiğiniz paraları size geri ödeyebilirim.
And you have no idea about the lengths I had to go to to get it done, but don't bother to thank me.
Sen de bu işi halledebilmek için neler çektiğimi bilmiyorsun ve bir teşekkür bile etmedin.
I don't know about you guys, But I won't feel safe unless I know where margot is. And what she's doing every second of the day and night,
- Sizi bilmem ama ben gün boyunca Margot'un nerede ve ne yaptığını bilmediğim sürece kendimi güvende hissetmeyeceğim.
But I am not gonna stand by and watch you suffer.
Ama burada durmayacağım ve acı çekmeni izlemeyeceğim.
You might as well have stolen the money to pay for it, but that is not what I am talking about and you know it.
Bunu ödemek için para bile çalmış olabilirsin ama kast ettiğim şey bu değil ve bunu biliyorsun.
But when people have oversexualized behavior like yours, sometimes that's evidence of past childhood trauma and I just wanted you to feel safe talking to me.
Ama seninki gibi aşırı cinsellik içeren davranışlar bazen çocukluk travmalarının kanıtıdır ve benimle rahatlıkla konuşabilirsin.
But I'm a Muslim and you're a Christian.
Ama ben bir Müslümanım ve sen de bir Hristiyan.
Anyway, we're gonna do this dinner, but I think it'll be up to you and me to keep things civil.
Neyse birlikte yemek yiyeceğiz. Ama ortamı medeni tutma görevi sana ve bana düşüyor.
Good money, open roads, no aggravation... well, a little bit by and by, but, you know, I would have no hesitation hiring an ex-con.
Parası iyi, bolca yol, şiddetsiz şey, azıcık ileride yavaş yavaş olur ama anlarsın işte eski bir mahkûmu işe almakla ilgili bir problemim yok benim.
But you can let me out here and then I'll walk the rest of the way.
Ama sen beni burada bırakabilirsin ve ben de yolun kalanını yürürüm.
- I was... recruited a year ago, but I didn't know that I would meet you and I didn't know I would fall in love with you, and... and I did it because they hired me!
- Ben... idim... Bir yıl önce işe alındı, ancak bilmiyordum Seninle buluşacağımı ve sana aşık olacağımı bilmiyordum ve...
I mean, they got no food here, but you can order a pizza, and you can put it on the room.
Burada yiyecek bir şey yok ama pizza sipariş edebilirsin ve odanın hesabına yazdırabilirsin.
I'm gonna tell you something and you're gonna want to hurt me, but what I say has gotta be said.
Sana bir şey söyleyeceğim ve bana vurmak isteyeceksin ama söyleyeceğim şeyin söylenmesi gerek.
But first, you have to go down on your knees, and I will hit you with this.
Ama önce dizlerinin üstüne çökmelisin ve sana bununla vurmalıyım.
Like, when I first did it, I was so nervous, but just... if you follow me by Trinity and our newest member, Noodles.
Ben ilk tecrübem de çok gerilmiştim, Ama sadece... beni takip edersen Trinity ve yeni üyemiz Erişte.
But before we do that, I'd like to take a moment and have you join me in... bowing our heads...
Ama öncesinde bir saniye durup benimle birlikte başınızı eğmenizi istiyorum.
But you look at Jessie today, and I mean, who else after Jessie?
Ve Jesse Jane. Ama ondan sonra kim gelecek?
I thought, and I know this isn't how things are usually done, but I thought you could be friends.
Bu işler genelde böyle yürümez, biliyorum ama arkadaş olabilirsiniz diye düşündüm.
I mean, yeah, Jessica's pretty and all, but you're special.
Evet, Jessica güzel falan da sen özelsin.
You've done so much for us already, but, well, we found something inside one of the books in Hannah's locker, and we... we don't know what it is, so I was hoping that maybe you could tell us.
Bizim için zaten çok şey yaptın ama Hannah'nın dolabındaki kitaplardan birinin içinde bir şey bulduk ve ne anlama geldiğini bilmiyoruz. Belki sen söyleyebilirsin diye düşündüm.
I know you can't possibly know every student, but my husband and I, we're still trying to understand.
Her öğrenciyi tanıyamazsınız tabii ama eşimle hâlâ durumu anlamaya çalışıyoruz.
I'm terribly sorry for your loss, and I wish I could offer you what you need, but I just can't.
Kaybınız için çok üzgünüm ve keşke size ihtiyacınız olan yardımda bulunabilseydim ama yapamam.
And I'm sorry if you're scared, but I'm not your shield, okay?
Korkuyorsan üzgünüm ama senin kalkanın değilim, tamam mı?
And I know you're upset, and I get it, but... but this was Hannah's choice.
Üzgün olmanı da anlıyorum ama bu Hannah'nın seçimiydi.
Look, Alex, I know fighting isn't your thing, and you should avoid fighting when you can, but sometimes you can't.
Kavga etmenin sana göre olmadığını biliyorum ve elinden geldiğince kavgadan kaçınmalısın ama bazen kaçınamazsın.
I'm sorry you feel that way, Skye, but I'm proud of my efforts, and I wanted to share that with the class.
Böyle düşünmene üzüldüm Skye ama çabamla gurur duyuyorum ve bunu sınıfla paylaşmak istedim.
Well, I'm not sure that it's appropriate to objectify anyone in this way, and certainly not a teacher, but, uh, in so far as this was meant as a compliment, thank you.
Birini, hele ki bir öğretmeni bu şekilde nesneleştirmenin uygun olduğundan pek emin değilim ama iltifat niyetiyle söylendiği için teşekkür ederim.
But I'm afraid the administration can't allow you to publish Lost Found anymore.
Ama maalesef idare artık Lost and Found'u yayımlamana izin veremez.
When I was saving your seat for you, I had to fight off not one but three drunk teenagers playing Suck and Blow.
Sana yer tutmak için, Em ve Üfle oynayan bir değil, tam üç sarhoş ergeni savuşturmam gerekti.
but you 1775
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you didn't 486
but you said 161
but you don't 308
but you don't believe me 17
but you know 863
but you were 65
but you didn't listen 29
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you didn't 486
but you said 161
but you don't 308
but you don't believe me 17
but you know 863
but you were 65
but you didn't listen 29