English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But you know what

But you know what translate Turkish

15,405 parallel translation
She said she wasn't there to make friends, but you know what? I think she was there to make friends.
Arkadaş edinmek için orada olmadığını söylemişti ama bence arkadaş edinmek için oradaydı.
But you know what you're really doing?
Ama gerçekte ne yaptığını biliyor musun?
But you know what? I would be lying if I said it didn't cross my mind that maybe Mike should think about making a deal.
Ama biliyor musun, Mike belki de anlaşma yapmayı düşünmeli şeklinde bir düşünce aklımdan geçmedi desem yalan söylemiş olurum.
But you know what else I found out when I was looking into you?
Araştırırken başka neler buldum biliyor musun?
Now, I don't know what kind of stunt you think you're pulling here, but if you screw this up for me, I swear I will end you, damn it!
Ne tür bir şov peşinde olduğunu bilmiyorum ama bu işin ucu bir şekilde bana değerse seni bitiririm lanet herif.
And with one quick phone call to George R.R. Martin, Maxim Lavrov already knew the ending to Game of Thrones, but Piper realized, "You can't let anyone else know what happened."
George R.R. Martin'i aramış, Maxim Lavrov, Game of Thrones'un sonunu zaten biliyordu ama Piper "Başkasına bunun olduğunu anlatmayacaksın." dediğini hatırlamış.
So, basically, you came here to remind me that with NZT I'm helpful, but without it, I'm not. You know what?
Yani buraya NZT ile işe yarar olduğumu ama NZT olmadan olmadığımı hatırlatmaya geldin.
Look, I don't know when the next time I'm gonna see you guys again and... I don't know what I'm gonna be like when we do, but...
Sizi bir daha ne zaman görürüm bilmiyorum ve görüştüğümüzde de nasıl bir halde olacağımı bilmiyorum ama şunu bil ki şunu bil ki geçtiğimiz yıl pişmanlık duyduğum bir şey varsa o da sana yalan söylememdir.
Now his parents and friends hate me, but... You know what?
Şimdi ailesi ve arkadaşları benden nefret ediyor ama ne oldu biliyor musun?
I know you did, but what... What was your favorite part?
Hoşuna gittiğini biliyorum ama en sevdiğin kısmı hangisiydi?
You know, what, yeah, and I want to believe you in the spirit that it was written in, but... You know you lied to me.
- Evet, onu yazdığın ruh hâline inanmak istiyorum ama bana yalan söyledin.
But when you're a wolf, how do you know what's wrong and what's right?
Kurt olduğunda neyin yanlış, neyin doğru olduğunu nereden biliyorsun?
I don't know what you think we're about to do, but I'm keeping this very simple.
Ne yapacağımızı düşündüğünü bilmiyorum, ama bunu. çok basit tutacağım.
Sorry I don't mean to pry, but what's, you know...
Üzgünüm, işine burnumu sokmak istemiyorum ama...
I don't know what you have for clothes but it's supposed to rain today and I thought you might like something smart for the church.
- Yağmur yağacak gibi giyecek birşeylerin varmı bilemeyince... -... kilise için sana uygun bir şeyler getirmek istedim.
I don't know what happened, but I'll let you know as soon as I can.
Ne olduğunu bilmiyorum, Ancak elimden geldiğince size bilgi vermeye çalışacağım.
I don't know what happened, but I'll let you know as soon as I can.
Ne olduğunu bilmiyorum Ancak elimden geldiğince size bilgi vermeye çalışacağım.
He could walk out and back to his old life, but, Vibora, you know what's awaiting you.
Buradan çıkıp eski hayatına dönebilir ama Vibora, seni dışarıda ne bekliyor biliyorsun.
You know, I never told you, but... what you said at his service was really nice.
Biliyorsun, sana hiç söylemedim, ama... cenazesinde söylediklerin hoştu.
Dude, I don't know if you're supposed to be Roy Batty or what, but I don't know what the fuck you're talkin'about.
Dostum, Roy Batty falan mı olman gerekiyor bilmiyorum ama ne sikimden bahsettiğini de bilmiyorum.
Now, I don't know what kind of lying assholes you've been dealing with but I'm a man of my word.
Bugüne kadar ne tipte yalancı puştlarla uğraştınız bilmem ama ben sözümün eriyimdir.
I know you were only little, but what do you think?
O zaman küçük olduğunu biliyorum, ama ne düşünüyorsun?
Don't know what they've told you about me but I'm a clinical psychologist and we're going to spend an hour here now to see if the two of us can work together.
Sana benim hakkımda ne dediler bilmiyorum ama ben bir klinik psikoloğum ve önümüzdeki bir saat içerisinde birlikte çalışıp çalışamayacağımıza bakacağız.
I know you did, but this is what's happening.
Biliyorum ama böyle olması gerekti.
Because you passed him over again and again, and I knew there was a reason for it, but now I know what it was.
Çünkü sen onu hep pas geçtin, ve ben bir sebebi olduğunu biliyordum, ama şimdi o sebebin ne olduğunu biliyorum.
But you still want to know what I'm going to do?
Ama hala ne yapacağımı bilmek istiyorsun?
But what I don't know is how the hell you let something like this happen in the first place.
Anlayamadığım böyle bir şeyin en başta gerçekleşmesine nasıl izin verdiğin.
I don't know, but what I do know is, you need to get up there and you need to get him to take it back.
Bilmiyorum, bildiğim şey senin oraya gidip onu geri adım için ikna etmen gerektiği.
You know what, Harvey? If you don't want to invest, don't invest, but I don't need a lecture from you on what a bad businessman my father is.
Biliyor musun Harvey, yatırım yapmak istemiyorsan yapma ama babamın ne kadar kötü bir iş adamı olduğu konusunda bir derse ihtiyacım yok.
And I know what happened between you and your mother, but don't you judge him for what she did.
Ve annenle aranda olanları da biliyorum ama yaptıkları yüzünden yargılamadın onu.
But even if I did plant that, it would only have been because there's no way that one of you did not know what was going on.
Ama ben yazdırmış olsam dahi aranızdan birinin bile durumdan haberinin olmamasına imkan yok diyedir.
I know how much you hated to do that, Louis, but sometimes we need to do what we have to... to survive.
Bunu yapmaktan ne kadar nefret ettiğini biliyorum Louis. Ama bazen, hayatta kalmak için yapmamız gereken şeyleri yapmalıyız.
You know what, David? You might not have been smart enough to get 178 on the LSATs, but I'm pretty damn sure you're smart enough to do that.
- Biliyor musun David LSAT'ten 178 alacak kadar akıllı değilsin belki ama bunu yapabilecek kadar akıllı olduğuna eminim.
It ended because I wasn't ready to confront what was wrong with me, and I don't know if I'll ever be ready, but... I've been seeing someone, and I wanted to tell you about it.
Bitti çünkü bendeki sorunlarla nasıl mücadele etmeye hazır değildim hiç hazır olabilecek miyim bilmiyorum ama bu konuda yardım alıyorum ve bunu sana söylemek istedim.
It'd probably get overturned, but if you think that's why I said what I said, then obviously you don't know me.
Büyük ihtimalle geçersiz olur. Ama eğer dediklerimi bunun için dediğimi düşünüyorsanız belli ki beni tanımıyorsunuz.
I don't know what to tell you, Harvey, but I can't leave here.
- Ne diyeceğimi bilmiyorum Harvey ama buradan ayrılamam.
Gloria, look, I know that you are trying to help, but I took responsibility for what I did, and I'm gonna live with it.
Gloria, yardım etmeye çalıştığını biliyorum, yaptığım şeyin sorumluluğunu kabul ettim. Bununla da yaşayacağım.
Rachel, I know I should have told you what I was gonna do before I made that deal, but I didn't know I was gonna do it, and I had, like, three seconds to make a decision.
Rachel anlaşmayı yapmadan önce sana söylemem gerektiğini biliyorum. Ama yapacağımı ben de bilmiyordum ve karar vermek için üç saniyem vardı.
I got you, Jessica, and if you want to come after me for hiring Jack, or anyone for hiring anyone, you may not go to jail, but the world is gonna know what you did. Why are you doing this, Robert?
Jack'i veya başka birini işe alarak peşime düşeceğini sanıyorsan kodese girmeyebilirsin.
I know- - I know you need, uh, time to think about everything, and I get that, but what happened to you was terrifying.
Biliyorum zamana ihtiyacın var her şeyi düşünmek istiyorsun ve bunu anlıyorum ama başına gelenler çok korkunçtu.
But if you make me an offer, I will tell you what you want to know.
Ama bana bir teklifte bulunursanız ne isterseniz anlatırım.
But what I want you to know is that it happened because I made it clear that I'm out.
Bunun yaşanma sebebinin benim işin içinden tamamen çıkmam olduğunu bilmeni istiyorum.
But the more genetic blanks I can fill in the charts, you know, the better I know what to screen for.
Ama kalıtımla ilgili ne kadar çok boşluğu doldurabilirsem,... bilirsin, ne arayacağımı daha iyi bilirim.
But as soon as the ball starts rolling, you're gonna know what to do.
Ama en kısa sürede top, yuvarlanma başlar başlamaz yapacaksın ne biliyor ediyoruz.
Well, I know it doesn't, uh, matter what I say, but based on your reports, on the occasions you saw fit to make them, Burov doesn't strike me as the kind of guy who responds to blackmail.
Söyleyeceklerimin hiçbir değeri olmadığını biliyorum ama kafana estikçe verdiğin verdiğin raporlara bakılırsa Burov bana şantajla yola gelecek tarzda birine benzemiyor.
But what do you know about them?
Ama onlar hakkında ne biliyorsun?
Nobody but you and Taylor know what happened that day?
Sen ve Taylor dışında o gün ne olduğunu bilen kimse var mı?
But I don't know what to do, you know?
Ama ne yapacağımı bilmiyorum?
I know very little about anything, but what I do know is that if you can live your life without an audience... you should do it.
Hiçbir konuda fazla bilgim yoktur, ama bildiğim bir şey varsa o da, hayatınızı seyircisiz yaşayabiliyorsanız öyle yapın. Şimdi içinizden şöyle geçiyordur...
I know it's been a while since you took the uniform off, but surely you remember what it's like to be on the ground in here, or maybe your fancy suit affects your memory?
Üniformayı çıkaralı uzun zaman olduğunu biliyorum ama herhalde aktif görevde olmanın nasıl olduğunu hatırlıyorsunuzdur, yoksa sosyetik takım elbiseniz hafızanızı mı etkiledi?
Sir, I don't know what they told you, but... I'm... I'm a virgin, so, um...
Efendim, size ne dediler bilmiyorum ama ben bakirim, o yüzden...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]