Butchers translate Turkish
287 parallel translation
- Butchers!
- Caniler!
Well, if they didn't send for you, what business have you got with those butchers?
Yani, eğer onlar seni göndermediyse, o kasaplarla senin ne işin var?
Think you the Khan would bring his betrothed under the shadow of our swords without his butchers guarding her?
- Hakan'ın nişanlısını, katillerinin koruması olmadan kılıçlarımızın altına atacağına inanıyor musunuz?
We're butchers. Yes, I know, you're specialists.
Evet, sizler uzmansınız.
To the deafening roar of the pneumatic freight elevators, the butchers and the climbers work under the heavy vapor given off by the blood of the beasts.
Basınçlı vinçlerin sağır edici gürültüsü altında kasaplar ve deri yüzücüler hayvanların kanlarından yükselen gri buhar altında çalışırlar.
This is neither a chapel in honor to Babtist San Juan protection patron of the butchers, nor to its tender lamb.
Burası Vaftizci John için şapel, kasapların piri ya da onun soylu kuzusunun yeri değil.
Butchers with sharp knives!
Kasaplar, ellerinde keskin bıçaklar!
If you had had orders, your butchers would have completed their task.
Size emir verilmiş olsaydı, kasaplarınız görevlerini eksik bırakmazlardı.
Than the butchers, so pure and clean.
Kasaplardan daha iğrenç. Onlar daha saf ve temiz.
The world shall know you for the butchers you are.
Nasıl kasaplar olduğunuzu dünya bilmeli.
Anything I can do to see you Southern butchers killed, I'll do it.
Siz güneyli kasapların öldüğünü görmek için her şeyi yaparım.
Let us be sacrificers, but not butchers, Caius.
Kurban kesmekle kalalım, kasap olmayalım Caius.
O, pardon me, thou bleeding piece of earth, that I am meek and gentle with these butchers.
Bağışla beni ey kanayan toprak parçası tatlı tatlı konuştuğum için kasaplarınla.
People look down on butchers.
İnsanlar kasaplara yukardan bakıyorlar.
You know what those butchers are : full of promises.
O kasaplar nasıldır bilirsin, vaatlerle doludurlar.
Laugh at me, will ya, ya dirty butchers?
Demek bana gülüyorsunuz aşağılık kasaplar?
- Butchers. - Boone, that dust boil.
- Boone, toz bulutuna bak!
- Butchers!
- Kasaplar!
Butchers!
Kasaplar!
The lines show where to stick front end, pig iron and butchers'shops.
Çizgiler kırıntılığı, demir ise kasapları gösteriyor.
Damn all you butchers!
Bütün kasaplar kahrolsun!
They're gonna save this beast from those butchers in the lab.
Bu hayvanı laboratuardaki kasaplardan kurtaracaklar.
Roman butchers, sent here by the First Citizen.
İlk vatandaş tarafından buraya gönderilen Romalı kasaplar.
Those filthy butchers.
O aşağılık kasaplar.
- -and several butchers'aprons.
... ve kasap önlükleri.
.. butchers. You can have it, Poli.
Kasapları Poli'den alabiliriz.
... we can make'em listen! - Captain, those bloody butchers want nothing more than our hides.
- onları dinleyebiliriz.
That man was one of the butchers of my patrol.
O adam müfrezemi katledenlerden biriydi.
Butchers!
Katiller!
It's much more fun for people like us... than those shoe clerks and butchers in their brown shirts... because, my darling, we made the rules.
Bizim gibi insanlar için, ayakkabı tezgahtarlarına ve kahverengi gömlekli kasaplara olduğundan daha eğlenceli. Çünkü sevgilim, kuralları biz koyduk.
Quality butchers...
Nitelikli kasaplar...
You know any butchers?
Hiç tanıdığın kasap var mı?
Castrating butchers.
Hadım eden kasaplar.
Some butchers daren't look into a calf's eyes.
Bazı kasaplar, buzağının gözlerine bakmaya cesaret edemez.
I've got to get that bastard before he butchers someone else.
Başka birisini daha katletmeden o şerefsizi yakalamam lazım.
When the butchers came.
Kasaplar geldiğinde.
To beat the butchers, I had to do what was forbidden
" Cellat daha güçlü olmak için, Gerekli gereksiz her şeyi yasaklıyordu.
The butchers are furious.
Cellatlar öfkeli.
In Russia, the butchers were about to lose the war.
Rusya'da Kasaplar Savaşı kaybetmek üzereydi.
The butchers no longer dared venture into the Ghetto.
Kasaplar artık Getto içine girmeye Çok fazla cesaret edemiyorlardı.
The butchers blew up the buildings and razed the Ghetto.
Cellatlar insanları öldürdükten sonra Binaları da havaya uçurdular, Getto yerle bir olmuştu.
It was the final assault against the butchers.
Bu, Cellatlara karşı son saldırıydı.
Butchers.
Kasaplarla.
Butchers of the sea.
Ya denizin kasapları?
Let's try for once not to be butchers in frock coats.
Bir kez olsun, frak giymiş kasap olmamaya çalışalım.
American assassins kill... like butchers.
Amerikan suikastçileri öldürür... Tıpkı kasaplar gibi...
They want me to have an operation, but I can't stand the thought of one of those prison butchers slicing me open.
Beni tuzağa düşürmek istediler, ama ben kıçımı o cezaevi kasaplarının elinden zor kurtardım.
The butchers.
Garsonlar.
- Butchers.
- Kasaplar.
This won't stop until those butchers are stopped!
O kasaplar durdurulmadıkça bunlar bitmeyecek!
- To the butchers.
- İnsan kasaplarının eline.