By that translate Turkish
51,486 parallel translation
- We don't have a book by that title.
- Bu başlıklı bir kitabımız yok.
Madam, by the time you see it. On that display, it will be too late...
Bu görüntüdeki anladığınızda hanımefendi çok geç olacak.
I can only imagine how dismally these would be viewed by your superiors back in Tehran, especially when it's revealed to them that your little Mina is actually Mossad.
Tahran'daki üstlerinin bunu ne kadar kötü karşılayacağını, ancak hayal edebilirim. Özellikle de Mina'nın aslında Mossad'dan olduğu açıklanınca.
She asked me specifically about drone strikes that don't require a signoff by the president.
Bana özellikle başkanın imzasına gerek duymayan tepegöz saldırılarını sordu.
Recently, she moved to Brooklyn and started a new career in an effort to become a more consistent presence in Franny's life. However, I found that Ms. Mathison's efforts to provide a stable environment for Franny have been undermined by some... blind spots.
Franny'nin hayatında daha çok yer alabilme amacıyla yakın zamanda Brooklyn'e taşınıp yeni bir kariyere başlamış fakat Franny'e daha düzenli bir ortam sağlama çabasının bazı kör noktalar tarafından baltalandığını öğrendim.
He says that the only way to bring down Dar... is by prosecuting the breach in the Berlin station under the Espionage Act.
Dar'ı alaşağı etmenin tek yolunun Berlin'deki ihlâli, casusluktan yargılamak olduğunu söylüyor.
Say what you want, call me naive, but I believe in that light. And I will not be held hostage by you or anybody else.
Ne dersen de, bana toy de ama ben o ışığa inanıyorum ve sen veya bir başkası tarafından rehin tutulmayacağım.
That act, which was attested to by six soldiers who were actually there- - that act cost my son his life and won him the Silver Star.
Gerçekten orada olan altı askerin tanıklık ettiği bu hareket oğlumun hayatına mâl oldu ve gümüş yıldız madalyasını kazanmasını sağladı.
I, um, I would've thought you'd have been used to that by now.
Şimdiye kadar böyle durumlara alışmışsındır diye düşünüyordum.
It is true that, in parts of the North, Saxon, Dane and Briton now live side by side, do they not?
Kuzeyin bazı kısımlarında Saksonların Danların ve Britonların artık yan yana yaşadığı doğru değil mi?
He gave me confirmation that my family now sat by his side.
Ailemin onun yanında olduğunu işaret etti.
We believe that marriage is the single most destructive idea ever conceived of by humankind.
Bizler evliliğin insanlığın başına gelmiş en yıkıcı fikir olduğuna inanıyoruz.
In order for the president to be able to blow up millions of people with the push of a button, he has to extract that key by murdering the volunteer himself.
Başkanın bir düğmeye basıp da milyonlarca insanı patlatması yerine gönüllüyü öldürüp anahtarı kalbinden çıkarması gerekiyor.
He was terrified of her... to lie beside her, to be comforted by her as he wept, to show her he was small, for her to know that and touch his cheek and whisper words softly into his ear.
Kadından korkardı yanında uzanmaya ağlarken onu avutmasından... Küçük olduğunu görmesinden bunu anlayıp yanağına dokunmasından kulağına hafifçe fısıldamasından...
Because a man calling himself that came by yesterday.
Çünkü o isimde biri dün gelip seni sordu.
A fight... that's been stolen from us by you fucking people.
Sizin gibi siktiğimin adamları yüzünden katılamadığımız bir savaş.
You told me once that the people he holds closest are the most at risk of being consumed by him.
Bana bir seferinde ona yakın olanların canının yanması kaçınılmaz demiştin.
I assume that much is clear by now.
Bunu çoktan anlamışsındır.
You must see by now that when you wage war on the world, the world fights back.
Dünyaya savaş açarsanız onun da size savaş açacağını şimdiye anlamışsınızdır.
Without the resources afforded by the cache or the force supplied by Billy and his men, how the fuck do you imagine we're going to do that?
Hazine yahut Billy ve adamlarının sağlayacağı malzeme olmaksızın nasıl başarıp da elde tutacağız orayı acaba?
That you wouldn't use your men to force a scenario by which he ends up dead?
Adamlarınla beraber onun ölümüne neden olan işler tezgahlamayacağını mı diyorsun?
That's when all of the child actors have to go to school, and their roles are played by adults.
O saatte çocuk oyuncular okulda oluyor ve rollerini yetişkinler oynuyor.
It's not weird that their teeth get pushed out of their heads by other teeth.
Dişlerinin yenileri tarafından dışa itilmesi garip değil.
No, look listen, listen. That money is surrounded by a hundred cops, all right?
Paranın çevresinde yüzlerce polis var.
Director, the initial raid against bin-Khalid was prompted by reports that he was planning multiple attacks against the United States.
Mullins : Müdürüm, Bin Khalid adına yapılan araştırmaların doğrultusunda, kendisinin Amerikan topraklarında bir eylem planladığını düşünüyorduk.
I stopped by the construction site, and your boss said that you haven't been there in weeks.
Çünkü buraya gelmeden önce inşaata uğradım patronunun dediğine göre üç haftadır işe gitmemişsin.
If for any reason you think that by holding back you're protecting me, you're wrong.
Beni koruduğuna dair aklına en ufak bir sebep geliyorsa şunu bil ki ; yanılıyorsun.
And if by some chance you fail, or make a single wrong move trust me, I'll make sure that their deaths will be slow and agonizing.
Ayrıca başarısız olma durumunda ya da yanlış bir hareketinde güven bana, ölümünün yavaş ve ızdıraplı olacağının garantisini veririm.
That's what it sounded like, but he should've been here by now.
Öyle gözüküyor, ancak şu ana kadar eve gelmiş olmalıydı.
You have to know that by keeping quiet, you're putting thousands of American lives in danger.
Bilmelisiniz ki sessiz kalmanız....... binlerce Amerikalı'nın hayatını tehlikeye atıyor.
I should have thought that being married to Rebecca would have opened your eyes by now.
Rebecca'yla evli olmanın aklıma gelmiş olmalıydım. Artık gözlerinizi açmıştı.
At times like these, surrounded by colleagues and cohorts, gathered in fellowship for the purpose of plotting theater, there's an eternal question that always springs to mind...
Böyle zamanlarda, meslektaşlarım ve dostlarım yanımdayken, tiyatro oyunu yazma amacıyla dostça bir araya gelmişken, akıllardan hiç çıkmayan bir soru vardır ortada...
In a matter of hours, there will be no safe place to stand on this island, made all the more dangerous by the fact that the harbor has been rendered defenseless.
Birkaç saat içinde, Bu adada durmak için güvenli bir yer olmayacak, Gerçeği ile daha tehlikeli
I wanted to be certain that our account with him was squared, that we ought to expect no return by his fleet, considering there were promises made to him that remain unfulfilled... to deliver the still missing cache and Jack Rackham.
Buraya doğru gelirken tutamadığımız sözlerimize yönelik ne gibi bir tavır aldığını öğrenip meseleyi çözmek istedim. Jack Rackham'ın ve hala kayıp olan zulanın teslim edilmesini meselesini.
- That's the rules. - Set by him, is it?
Kurallar bunlar.
Does that sound like something built by a man who would discard an opportunity as promising as this because of what the neighbors might think?
Komşularının ne düşüneceğini dert edinen bir adam böyle bir servet yapabilir miydi?
It tells me... it tells me that either Joseph Guthrie is among the 10 luckiest men in the Americas or that your husband's business is not entirely managed by your husband.
Sonuç... Sonuç şu ; ya Joseph Guthrie Amerikalardaki en şanslı 10 adamdan biri. Ya da kocanızın işlerini yürüten tek kişi kocanız değil.
And they are growing more and more skeptical by the day that you have anything in the way of a solution.
Herhangi bir çözüm bulabileceğine dair gün geçtikçe daha da kuşkucu oluyorlar.
Because despite the world reminding her every day of her life that she's undeserving of being given anything by it, that she was unworthy of what little she'd managed to take from it... despite all of that,
Çünkü dünya ona durmadan bir hiç olduğunu ve hiçbir şeye sahip olamayacağını hatırlatmasına rağmen...
How you managed that after being seen by Whispers, I'm not sure I'll ever understand.
Whispers seni gördükten sonra bunu nasıl başardın bilmiyorum ve anlayacağımı sanmıyorum.
The conversation has been so stimulating that the evening has just flown by.
Sohbet öyle ufuk açıcıydı ki akşam uçmuş gitmiş.
Aye, maybe it's true that you got out like me by the hair on your chinny-chin.
Aynen, belki sizin de benim gibi ucu ucuna kaçmış olduğunuz doğrudur.
It's exactly what I read in that book by the woman who started BPO.
Aynı BKO'yu kuran kadının kitabında okuduğum gibi.
Every time I walk by this place, I remember that day.
Ne zaman burada yürüsem aklıma o gün geliyor.
You know that someone is a serious contender by the size of the bounty.
Birinin ciddi bir rakip olup olmadiğini başina konan ödülden anlarsin.
By the way, Bug, I have to say that is an amazing tux.
Bu arada Bug, söylemem lazim bu smokin sana çok yakişmiş.
"And he judged of others by himself, not believing in what he saw," but was convinced that every man had his real, most interesting life... "under the cover of secrecy and the dark of night."
"Ve başkalarını kendi gördüğü şeylere inanmaksızın değerlendirirdi, ama her erkek, gerçek ve en enteresan hayatını gecenin gizemi ve karanlığının örtüsü altında yaşardı."
You know that someone is a serious contender by the size of the bounty.
Birinin ciddi bir rakip olup olmadığını başına konan ödülden anlarsın.
By the way, Bug, I have to say that is an amazing tux.
Bu arada Bug, söylemem lazım bu smokin sana çok yakışmış.
Your boss got that bogus information on Axe and the cops by accessing his wife's private notes.
Patronun, Axe ve polisler hakkındaki bilgileri eşinin bilgisayarındaki özel notlarına erişerek öğrendi.
Stacy told me about a really great middle eastern restaurant that's near by, and ive heard good things about it.
Stacy bana gerçekten Büyük orta doğu restoranı Yanında olan, Ve bu konuda iyi şeyler duydum.
by that time 70
by that logic 19
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
by that logic 19
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19