By that logic translate Turkish
67 parallel translation
By that logic, we should be studying Ace Ventura in film school.
Bu mantığa göre, film okulunda "Ace Ventura" görmeliyiz.
Dharma, by that logic, we should live in a schoolhouse.
Böyle bakarsak okulda yaşaman gerekirdi.
Well, by that logic, everyone in the hospital should be treated.
Bu mantığa göre, hastanede bulunan herkes tedavi edilmeli!
- Right. So, by that logic, if you and I were to say, go out on a date...
Peki, bu mantıkla, sen ve ben çıksaydık...
Well, by that logic, l- - I guess you own my doghouse too.
Bu mantıkla, benim köpeğimin kulübesi de sizin oluyor.
By that logic, if you were to say that this room was not filled with cupcakes... then suddenly we'd be neck-deep in cupcakes.
Mantık olarak, eğer bu odanın çöreklerle dolu olmadığını söylersen... o zaman midemiz çörek dolu olur.
By that logic, a sociopath would make the best patient advocate in the world.
Bu mantıkla, en iyi hasta avukatları sosyopatlardan çıkardı.
By that logic I should answer all the anthropology questions because I'm a mammal.
Bu mantıkla benim de antropoloji ile ilgili tüm soruları cevaplamam lazım. Çünkü ben bir memeliyim.
By that logic, you might as well blame the Ancients.
O mantıkla, Eskileri de suçlamanız gerekiyor.
And by that logic, the reason you don't give a crap is because you're happy, which means you've got someone new giving you chew toys.
Bu mantıkla senin umursamamanın sebebi de sana çiğnemen için oyuncak verecek yeni birini bulmuş olmandır.
By that logic, I wouldn't have a shot with anybody at this table.
Bu mantıkla buradaki kimseyle birlikte olma şansım yok.
By that logic I should forgive Nucky.
Bu mantığa göre ben de Nucky'i bağışlamalıyım.
Well, by that logic, so do vampires.
Bu mantığa göre vampirler de öyle.
So by that logic, that makes me a murderer.
Bu mantığa göre de katil ben oluyorum.
Okay, well, you're one-quarter Canadian, so by that logic you one-quarter suck.
Yüzde 25 Kanadalı olduğuna göre yüzde 25 sen de berbatsın.
Yes, but by that logic, your creditors are fleeing your debt by selling it.
Evet, bu mantıkla, kredi verenleriniz onu satarak borcunuzdan kaçıyor.
By that logic, every time I go to bed at night,
Bu mantığa göre, her gece yatağa girdiğimde,
Oh. You go by that logic, you ain't too innocent your damn self.
Bu mantıkla giderseniz kendinizden daha masum olamazsınız.
By that logic, the Allies destroying a city gives you the right to destroy one, too. Correct?
Bu mantıkla Müttefiklerin bir şehri yok etmeleri size de başka bir şehri yok etme hakkını veriyor değil mi?
- Mm-hmm. - So, by that logic... - Mm-hmm.
Bu mantığa göre...
- By that logic, I love Denny's.
Bu mantığa göre ben de Denny's restorana âşığım.
Well, by that logic, Charlie's gonna grow up and end the world.
Pekala, bu mantıkla, Charlie de büyüyecek ve dünyanın sonunu getirecek.
Well, by that logic, it ain't worth killing for, either, now, is it?
Bu mantığa göre öldürmeye de değmeyeceğini biliyorsundur, değil mi?
By that logic, you can justify any decision.
- Bu mantıkla, her türlü kararı doğrulayabilirsin.
But, I mean, by that logic, anyone who goes to an open-casket funeral is a murderer.
Ancak bu mantıkla açık tabutlu cenazelere giden herkes katil olur.
By that logic, you are now insulting a malfunctioning...
Bu mantıkla, çalışma bozukluğunu küçümsüyor...
My good sir, in spite of Mr. Holmes'theories to the contrary things have been seen and heard on those marshes that cannot be explained away by the use of logic.
Sevgili bayım, Bay Holmes'in teorilerine rağmen o bataklıkta mantık kullanılarak açıklanamayacak aksi şeyler görüldü ve duyuldu.
- By what logic do you arrive at the conclusion... that general officers in the United States Army are not equals to Col. Mitchell?
- Bu mantıktan yola çıkarak... Birleşik Devletler Ordusunun subayları Albay Mitchell'a denk değil mi?
Machines that wanted logic and order and found that frustrated by the illogical creatures that built them.
Makineler mantık ve düzen istediler, ve onları yaratan mantıksız yaratıklar yüzünden bu sağlanamadı.
It would seem that Nomad is now seeking out perfect life forms. Perfection being measured by its own relentless logic.
Anlaşılan Nomad şimdi mükemmel yaşam biçimleri bulmaya çalışıyor, bu mükemmeliyeti de kendi ısrarcı mantığı ölçüyor.
However, doctor, you must remember that I'm entirely motivated by logic.
Ancak, tamamen mantıklı hareket ettiğimi asla unutma.
The death cry of thousands of young women who were already reduced to skeletons, and their... their futile attempts, which they knew by any logic that they can't succeed, to jump out from the lorries which take them to the gas chambers
Zaten bir deri bir kemik kalmış kadınların feryatları duyuluyordu. Ve nafile çabalar...
He's a confidence trickster known at Scotland Yard by the uninspired logic of that place as Holy Peters.
O bir üçkağıtçı Scotland Yard'daki bilinen adıyla Kutsal Peters.
If my plant pollutes the water and poisons the town... by your logic, that would make me a criminal.
Benim çalıştığım reaktör kasabanın suyunu kirletiyor ve zehirliyorsa senin mantığına göre bu beni bir suçlu yapar.
from that it simply follows by logic that the basic structure of the languages must be essentially the same.
Cesaret var, bu çok dikkat çekici ve şaşırtıcı.
Of course, they have to see them first to decide, by which time the damage has been done, but that is a bit of logic which is lost upon him. Never mind.
Elbette karar vermek için görmeleri gerekir, ama bu arada sergi zarar görecektir, bunu görmek için azcık mantık lazım ama o adamda ne gezer.
A bombing would still be ordered on the logic that many more people will be saved by the destruction of the factory.
Fabrikanın yok edilmesiyle çok daha fazla insanın kurtarılabileceği mantığıyla bombalanabilirdi.
When we understand that, then we look at government financed institutions of education and see the kind of students and the kind of education that is being turned out by these government financed schools, logic will tell you that if what is being turned out in those schools was not in accord with what the state and the federal government wanted, then it would change it.
Devletin finanse ettiği eğitim kurumlarına baktığımızda ve bu eğitim kurumlarında eğitilen öğrencileri, onlara verilen eğitimi gördüğümüzde mantığımız kavrıyor ki bu okullarda devre dışı bırakılanlar her neyse eyaletin ve federal hükümetin işine gelmiyor, zaten bu yüzden ki değiştiriyorlar.
Whether the mind was a computer, and so limited by logic, or somehow able to transcend logic, was now the question that came to trouble the mind of Kurt Gödel.
Zihin bir bilgisayar ise ve mantıkla sınırlandıysa ya da bir şekilde mantığı aşabiliyorsa, öyleyse soru şimdi de "Kurt Gödel'in zihnindeki sorun" oluyordu.
OK, by that same logic, because of my boyfriend, I would have 3 nba championship rings.
Anladım, aynı mantıkla yola çıkarsak, benim erkek arkadaşıda olduğuna göre, benim de 3 tane NBA Şampiyonluğu yüzüğüm olmalı!
Because we need to think that life has meaning, that everything is governed by logic and not by mere chance.
Çünkü hayatın bir anlamı olduğunu düşünmeye ihtiyaç duyarız, bu her bir şey mantık tarafından yönetilmektedir ve kesinlikle sadece şansa yer yoktur.
So just how many people do you think this had affected? This had just affected this region then logic would dictated that some help would have arrived by now.
Sence bu kaç kişiyi etkiledi?
You want to run that logic by your wife?
Karın da bu mantıkla düşünecek mi acaba?
isn't that logical? Don't we live by logic?
Mantıklı bir şekilde mi yaşıyoruz?
I mean, it may seem important now, but in 10 years, you know, that's just gonna be shit that made me miss the other moments, the stuff I wanted to do but I talked myself out of, stuff my heart wants but logic would trip over like grabbing life by the balls and going after the girl I always thought was hot.
Yani, şu anda önemli geliyor, ama bundan on yıl sonra elindeki tüm fırsatları kaçıran, yapmak istediği şeyleri söylemek istediği şeyleri söyleyemeyen kalbimin istediği ancak mantığımın izin vermediği şeyleri yapmamış olacağım.
It's terrible. However... in it, we learn that when Spock finds himself drawn off the path of logic by feelings bubbling up from his human half, he suppresses them using the Vulcan mental discipline of Kolinar.
- İzleme, çok kötü ama filmden öğreniyoruz ki Spock kendisini mantığa giden yolda boşlukta hissedince insan olan yarısından gelen duyguları bastırarak Vulcan mental terbiyesi Kolinahr'ı kullanıyor.
If you still accidentally that I escaped by accident, against logic, would have to be sent to the morgue, not home.
bu araba kazasından şans eseri kurtulamasaydım ki kurtulmam mantıksızdı ev yerine bir morga gönderilseydim.
And, based on this logic it would be even better for the US economy if health care services increased more so... perhaps to 3 trillion dollars... or 5 trillion since that would create more growth more jobs and hence boasted by economists
Bu mantığa dayanarak eğer sağlık hizmetleri daha da artarsa Amerika'nın ekonomisi için çok daha iyi olur. Belki 3 trilyon dolar... belki 5 trilyon.
Putting aside my disdain for the injection of witchcraft into a conversation that was previously tethered by logic and reason, no, I don't think that's what's happening here.
Akıl ve mantık ile sürdürülen bir konuşmaya büyücülük sokuşturmaya tenezzül dahi etmeyecek olmam bir yana hayır, böyle bir şey yaşandığını düşünmüyorum.
Thom : In fact, he's so overwhelmed by this incredible shit stain, that instead of extoling the virtues of science and rationality, he rages against what he now calls the cult of logic, the religion of science.
Gördüğü bok lekesi yüzünden kafası öyle allak bullak olmuştu ki bilimi ve akılcılığı methedeceği yerde akıl dini, bilim dini dediği şeye öfkesini kusuyordu.
By which logic we must also question the Count and Countess de Gramont, Colbert de Croissy, Sir Thomas Armstrong, Henry Howard, Thomas Clifford, Henry Bennett, Anthony Ashley Cooper, John Maitland, George Villiers, The Duke of York and the Duke of Monmouth, all of whom were with her on that journey, either departing, in transit or arriving.
Bu mantıkla Gramont Kontu ve Kontesi'ni, Colbert de Croissy'yi, Sör Thomas Armstrong'u, Henry Howard'ı, Thomas Clifford'ı, Henry Bennett'i,
by that time 70
by that 36
logic 52
logical 40
logically 75
by the way 9822
by the sea 31
by the end of the week 21
by the power vested in me 31
by then 159
by that 36
logic 52
logical 40
logically 75
by the way 9822
by the sea 31
by the end of the week 21
by the power vested in me 31
by then 159