English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Child's food

Child's food translate Turkish

25 parallel translation
It's like a child refusing new food... a new experience.
Ne yeni şeyler tatmak istiyor, ne de farklı şeyler yapmak... Bir çocuk gibi...
Every parent sacrifices for their child, but even so, there's not enough food.
Her aile, çocukları için, fedakarlıkta bulunuyor, ama sonuçta, yeterli yiyecek yok.
"Child's Food".
Çocuk maması.
Child's Food.
Çocuk maması.
It's food and it's so easy that even a child can make it.
- Bu bir yiyecek ve kolay hazırlanıyor. - Bir çocuk bile bunu yapabilir demek.
child'S FOOD
Çocuk maması!
It's known as baby food, not child's food.
Bebek maması da denir. Aslında bebek mamasıdır.
So "Child's Food" can easily be the pay-off for someone who makes baby food.
Çocuk maması değildir. Yani bir bebek maması yapılıyor ve markası da çocuk maması.
- Baby food, child's food.
Bebek maması. Çocuk maması.
And Severin, to be on the safe side. But whatever she says today, keep your balls in the air. "Child's food", for fuck's sake.
Sonra sen Svensen ile gelip Svelen'i getireceksin ama dinle bugün ne söylerse söylesin, kendine dikkat et.
Child's Food...
Çocuk maması.
If I read you right you are favourably disposed towards... towards Child's Food.
Size açıkladığım zaman çocuk maması markasını sevmeye başlayacaksınız.
"Child's Food..." How do you think these things up?
- İçeri nasıl girdin? - Çocuk maması, bunu nasıl düşündün?
You're under arrest for child cruelty, endangerment selling children as food and faking the weight of livestock.
Çocuk acımasızlığından, tehlikeye attığınızdan, çocukları yemek niyetine satmaktan ve ağırlığı yanlış bildirmekten tutuklusunuz.
he sells oranges - - and Britney spears, instead of selling Pepsi will sell radishes or lettuce or something - - that parents will have 1,000 cracks at their child, compared to 10,000 for the food industry.
Çizgi film karakterlerine McDonald's yerine portakal satan Michael Jordan'ı çıkarabilirler ya da Pepsi değil de turp ya da marul satan Britney Spears reklamları yapabilirler. Anne, babanın çocuk üzerindeki etkisi yemek endüstrisiyle karşılaştırıldığında çok düşük.
You're like a child with food on your face. It's fine... when I meet my mother I'll have her wipe it off.
Aynı bir çocuk gibisin, suratına yemek bulaştırmışsın.
I offer food to nurture this child's body.
Bu çocuğun vücudunu beslemek için yemek veriyorum.
Well, I was a war child, so we never had a lot of food, and that's why I've always tried to look after these as best I can.
Yani, ben bir savaş çocuğuydum, bu yüzden asla çok yiyeceğimiz olmadı, ve işte bunun için bunlara yapabileceğim en iyi şekilde bakmaya çalışıyorum.
Julia child began learning to cook because she Loved her husband, and she Loved food, and she didn't know what else to do with herself.
Julia Child aşçılık öğrenmeye başlamış çünkü o kocasını çok sevmiş, ve yemekleri çok sevmiş,... ayrıca kendisi için ne yapacağını bilememiş.
So all you're doing is you're just, you're getting her fired, which is gonna take away her income to provide food and clothes and put a roof over her child's tiny little blonde head.
Tek elde edeceğin, işinden kovulmasını ve dolayısıyla minik, sarışın bebeğinin başını sokacağı evi, yemek ve giyecek sağlayan gelirini elinden almış olacaksın.
We also know that Trent was visited almost exclusively by a man claiming to be a doctor, a man who I believe cut an adult's food into child-size bites.
Yetişkin birinin yiyeceği yemeği çocuk yiyecekmiş gibi dilimleyen... ve doktor olduğunu iddia eden birinin Trent'i ziyaret ettiğini de biliyoruz.
After losing a child... you think you can still eat warm food?
Evladını kaybettikten sonra sıcak yemek yiyebileceğini mi sanıyorsun?
The... Take food out of your child's mouth? - Yeah.
- Çocuğunun ağzından yemek mi alacaksın?
A child entering this world must sit in another's chair, eat food from another's plate, sleep in another's bed.
Bu dünyaya bir çocuk geliyor ve başkasının koltuğunda oturmak başkasının tabağından yemek, başkasının yatağında uyumak zorunda kalıyor.
Whenever a corporation cuts corners on a child's car seat or allows poison to penetrate our food or rolls the dice on an oil rig safety valve, someone like Mr. Schrader calculates the minimum amount of money they can pay the victims'loved ones to keep them from suing.
Ne zaman bir şirket çocuk koltukları üretiminde malzemeden kesse ya da gıdalarımıza zehir girmesine göz yumsa ya da bir petrol platformunda ucuz vana kullanarak riske girse Bay Schrader gibi biri mağdurların sevenlerinin şirkete dava açmasını önlemek için gereken asgari miktarı hesaplar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]