English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Chilling

Chilling translate Turkish

548 parallel translation
To my niece, Miss Elsie Chilling, the sum of £ 5,000.
Yeğenim, bayan Elsie Chilling'e 5000 sterlin.
I imagine that dress is supposed to have a chilling effect.
Elbiseyi erkeklere kayitsiz kaldigini göstermek için giydin galiba.
Miss, please don't use the word "child" with such chilling precision.
Bayan lütfen çocuk kelimesini böyle soğuk bir şekilde kullanmayın.
Then on the very eve of our departure we heard her scream from below the most hideous blood-chilling scream I have ever heard in my life.
Tam ayrılacağımız günün arifesinde aşağıdan onun çığlığını duydum inanın insanın kanını donduran hayatımda duyduğum en korkunç çığlıktı.
" It was a thrilling, absolutely chilling
" Son derece canlı, üstelik heyecanlı
As chilling a compliment as I've ever received, Miss Simpson.
Kimse bana bu kadar korkutucu bir kompliman yapmamıştı.
Inscrutable planets, immense comets and unknown galaxies which are inhabited by incredible beings of the most horrible physical sort and bone-chilling psychological nature.
Gizemli gezegenler, devasa kuyruklu yıldızlar ile korkunç fiziki görünümlü ve insanı iliklerine kadar titreten psikolojik yapılı inanılmaz canlıların yaşadığı keşfedilmemiş galaksiler.
See Ensign Oates'frank, adult death-struggle with the spine-chilling, giant electric penguin.
Asteğmen Oates'un dev elektrikli penguenle yaptığı tüyler ürpertici savaşı görün.
They were victims of a blood-chilling plot.
Onlar, insanın kanını donduran bir entrikanın kurbanı oldular.
Feel like it's chilling here.
burası buz gibi.
What was it that caused Binder, a perfectly sane man, to hear chilling sounds echo through his house or suddenly view an apparition in human form?
Binder'in, aklı başında bir adamın evinde yankılanan sesler ve insan formunda görüntüler görmesine ne sebep olmuştu?
Chilling your heart, making you old.
Yüreğini soğutuyor seni yaşlandırıyor.
It's chilling.
Çok soğuk.
These may not sound unduly high figures, but nationwide they represent a chilling 15 to 20 percent increase - in the mortality rate. - Harvey...
Rakamlar çok yüksek görünmeyebilir... fakat bebek ölüm oranları ülke çapında yüzde 15 - 20 oranında... artmış durumda.
I'm chilling some wine for us.
Şarap soğutmuştum.
I think I have a chilling tale.
Benim de ürpertici bir masalım var.
When Michelle was killed, I... It was chilling.
Michelle öldürülünce, ben ürperdim.
Never in physical action had I discovered the chilling satisfaction of words.
Kelimelerin dondurucu tatminiyetini daha önce fiziksel eylemlerde hiç hissetmedim.
Another chilling prophecy was about to come true.
Acaba gelecekte gerçekleşecek mi?
Stay tuned for the chilling conclusion of this week's tale from Manhattan Mystery Theatre.
Manhattan Gizem Tiyatrosundan bu haftanın hikayesinin ürpertici sonu için bizden ayrılmayın.
And now, friends, brace yourselves for the chilling conclusion... to tonight's tale of horror, entitled...
Ve şimdi, dostlar, ürpertici bir son için kendinizi hazırlayın... bu akşamın korku hikayesi,...
A chilling wind tonight.
Serin bir rüzgar var bu gece.
- Chilling!
- Korkutucu.
Loathsome night, chilling night, on the wind come strange lamentations!
Berbat gece, dondurucu gece Rüzgârla gelen tuhaf ağıtlar
It was All Hallows Eve, and I... still locked behind the cloakroom door... suddenly felt a wind sweep through the darkness... chilling me to the bone.
Cadılar Bayramı arifesiydi ve ben hala vestiyerde kilitliydim. Birden karanlığın içinden bir rüzgâr esti ve kemiklerime kadar beni ürpertti.
You join a tour group, go out by bus, get out at the gate. It's chilling.
Otobüsle gidiliyor, herkesi bahçe kapısında bırakıyorlar.
Well, I said it was a chilling story, didn't I?
Tüyler ürpertici bir hikaye olduğunu söylemiştim, değil mi?
We'd be so closely welded that nothing cold or evil could slip between us, nothing harsh or chilling... ever...
Biz öylesine bir bütündük ki kötülük soğukluk kendine yer bulamazdı.
You fear chilling her heart...
- Madem ki onun kalbini... -... soğutacağından korkuyorsun... - Ama Cyrano!
That's chilling, actually.
Bu korkutucu aslında.
It is a chilling tale of conformity gone mad.
Sadece çılgın benzer hikayelerle dolu.
In what could be the most chilling example of its kind, Officer Kate Sullivan is seen here shooting both hostage and suspect... with no apparent regard for innocent life.
Benzerleri içinde en ürkütücü örneklerden olan bu görüntülerde Memure Kate Sullivan, masum hayata hiç saygı göstermeden hem şüpheliyi hem de rehineyi vuruyor.
- Just chilling, man.
- Takılıyorum dostum.
I'm gonna be chilling right here.
Ben araba bekliyorum.
Chilling.
Takılıyorum.
- Chilling.
- Takılıyorum.
Chilling. - What's up?
- Takılıyoruz işte.
I have one chilling.
Soğuyan bir tanem var.
- This is really chilling.
- Vay canına! Cidden tüyler ürpertici.
A chilling vision of things to come.
Bizi çok kötü günler bekliyor sanırım.
- Chilling.
- Soğuk.
Oh, my. How terrible What a chilling sight
Aman tanrım.Nasıl korkunç, ne ürpertici bir manzara
Hey, keep chilling'.
Sakin olun.
Marge, I have some horrible, bone-chilling news!
Marge, inanılmaz korkunç birşey söyleyeceğim!
- I just told him we was smoking. And we was just chilling.
- Esrarı içtiğimizi ve kafa dağıttığımızı söyledim.
In that chilling number there was everything there had to be in that story there was truth.
Bir hikâye için gerekli herşey vardı. Ve gerçekti.
Reverend, allow me to introduce our newest boarder, Doctor Chilling...
Rahip, izninizle size yeni pansiyonerimizi tanıştırayım Doktor Chilling...
He's chilling out.
O soğuyor.
It's very important to keep out of the worst of the chilling winds, and many plants here form small rounded humps.
Dondurucu soğukların en şiddetlilerinden kendilerini sakınmaları çok önemli. Birçok bitki burada ufak, yuvarlak tümsekler oluşturuyor.
One moment the equatorial sun is blazing down from a cloudless sky, the next, a chilling wind begins to blow and the great mountain collects a cloud cover.
Bir an ekvator güneşi, bulutsuz gökyüzünden ışıldarken bir bakarsınız dondurucu rüzgar esmeye başlar ve dağın tepesinde bulutlar toplanır.
Threw the spine-chilling lightnings of his agile and terrible sword your truth goes forward we are inside!
İçindeyiz! Başaracağız!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]