Chills translate Turkish
483 parallel translation
He chills my blood with fear!
Korkudan kanımı dondurdu.
It chills me.
Tüylerimi ürpertiyor.
Fever chills.
Sıtma nöbeti.
Watch out for chills, my good man
Soğuğa dikkat, can ciğerim.
Chills run up and down my spine
İçimde bir ürperti var
Between chills, Pablo had one burning desire... to spend the rest of his life on some tropical shore.
Pablo'nun tek arzusu hayatının geri kalanını tropik bir kumsalda geçirmekti.
It chills me.
Bu beni ürpertiyor.
Sometimes he even gave me the chills.
Hatta bazen tüylerimi ürpertirdi.
Thrills, chills, a lot of dirt for a price within the reach of all.
Heyecan, ürperti, pislik dolu hepsi bir arada tek bir fiyata.
Uneventful and, I am sick, chills.
Sakin ve, Hastayım ve panik içinde...
I'm getting those chills again.
Yine titremeler geliyor.
GIVE YOU THE CHILLS TO WATCH HIM. "IF IT WASN'T FOR THE RAIN," FALLON SAID,
"Dünkü fırtına olmasaydı, dedi Fallon, beni bulamazdın."
She's gonna have some powerful chills too fore long.
Birazdan büyük titremeler yaşayacak.
Yet that thing gives me the chills.
Yine de bu şey tüylerimi ürpertiyor.
Beware of chills.
Soğuk algınlığına dikkat.
The very mention of it gives me cold chills.
Adını anmak bile tüylerimi ürpertiyor.
Chills run up and down my spine.
Heyecandan tüylerim diken diken oldu.
Chills, fever, sweaty.
Üşümek, ateş, terleme.
I lay awake with chills till dawn came, afraid of the silence and the darkness.
Şafak açana kadar uyanık kaldım. Karanlıktan ve sessizlikten korkuyordum.
It gave me the chills.
Tüylerim diken diken oldu.
You said that marriage gave you chills.
- Evlilikten ürperdiğini söylemiştin.
Spine tingling chills with the triple leap of death.
Azraile meydan okuyorlar, bir ipte 3 cambaz.
It's a pleasant sound once you get used to it. But those who aren't familiar with it say it gives them the chills.
Alıştıktan sonra güzel bir sestir fakat alışık olmayanlar soğukluk getirdiğini söylüyor.
They say the chills, because the dyes used in tattooing are especially cold in the winter, so warm clothing is essential.
Soğukluk boya maddesi yüzünden... ... dövmeler özellikle kışın soğuktur. Bu yüzden sıkı giyinmek gerekir.
I can hear them, as they send chills down my spine.
Omurgamdan ürperti indirirlerken onları duyabiliyorum.
Quick, I'm getting the chills
Çabuk! üşüyorum!
With pagrita you want these little chills and tobasco.
Küçük kırmızı biber ve Tabasco biberi de istersiniz dedik.
These chills can be dangerous.
Bu üşütmeler tehlikeli olabilir.
Some people have got chills and fever.
Bazılarının ateşi çıkmaya başladı.
I covered the Dylan concert, which gave me chills.
O konseri de ben üstüme almıştım. Müthişti!
- it gives me chills - I peel one for you.
- İçimi ürpertiyor. – Senin için bir tane soyabilirim.
It gives you chills when you watch that guy.
İzlerken dondurur seni.
I got chills
Kanım kaynıyor
I was very moved when that Algerian boy said, "We killed in the name of freedom." That gave me chills.
Cezayirli terörist özgürlük için öldürdüm dediğinde..... çok etkilenmiştim.
White boys give me chills
Beyaz çocuklar beni rahatlatır
This island gives me chills.
Bu ada içimi ürpertiyor.
I get the chills just by looking at him.
Sadece ona bakarak titreyebilirim.
I get these terrible chills.
Çok üşüdüm.
I have the chills.
Tüylerim diken diken oldu.
.Me, too. I got the chills.
- Ben de. Şifayı kaptım.
One member of the jury said The story is so real and suspenseful that it sends chills up your spine
Jüri üyelerinden biri hikâyeyi şüpheli bir şekilde çok gerçekçi bulduğunu ve insanı titreten bir yapıt olduğunu söylemiş.
I just couldn't hand her over to a woman who called her husband "sir." It gave me the chills.
Kocasına "efendi" diyen bir kadının kucağına bırakamadım onu.
I got chills.
Tüylerim ürperdi.
Kid, you sent chills up my spine.
Evlât, gözlerimi yaşarttın.
But to this day... I still get chills when I recall his famous sign-off.
Ama hala, bugün bile ne zaman o programın o ünlü, bitiş anonsunu duysam ürperirim.
- Just chills you ever so slightly.
- Sadece biraz ürpertir.
And if that wasn't enough to cause chills, there was the image in the mirror.
Bu ürpermeye yetmediyse aynadaki görüntü buna yeterdi.
Chills a man clean through to the bone, Silver, all the same.
Adamın içini titretiyor, Silver, aynı şey.
Instead of making me comfortable, it chills me. I feel stiff and awkward.
Beni rahatlatmak yerine ürpertiyor. Kendimi kaskatı hissedyorum.
You got boots and shoes? - Chills and fever?
- Titreme ve ateş?
I... I'm getting the chills.
ben.... ben dayanamıyorum, biraz daha verin