Climb translate Turkish
6,068 parallel translation
I don't have to climb a mountain or swim an ocean to be with you,'cause you're always with me...
Seninle olmak için daglara tirmanmam ya da okyanuslari asmam gerekmez çünkü sen hep benimlesin.
♪ and climb on every rung
♪ and climb on every rung
♪ and climb on every rung ♪
♪ and climb on every rung ♪
You know how ants travel in a straight line, and if there's something in the way, like a rock, ants will split up, go around the rock, and reunite, or climb over the rock.
Biliyorsunuz, karıncalar düz bir hatta giderler. Karşılarına bir engel çıkarsa ; mesela bir taş, ayrılır, etrafından dolanır ve tekrar birleşirler.
Guy did triathlons yet couldn't climb a flight of stairs.
Adam gelmek için dağları tepeleri aşmış ama birkaç basamak merdiven çıkamamış.
- Maybe I shouldn't climb all over the car.
- Aracın tepesine çıkmam da yasak olabilir.
We can't climb down to get you, so we're gonna have to drill through the wall.
Aşağıya gelip seni alamıyoruz bu nedenle duvarı delmek zorundayız.
Leesey no climb this!
Leesey, buna tırmanmaz!
Choo-choo-choo-choo, choo-choo-choo-choo. Climb the mountain.
Dağı tırman.
And it was like climbing a cliff on a dare, where you hit an overhang and you can't go up, and it's too steep to climb back down.
Bu sanki bir iddia uğruna uçuruma tırmanmak gibiydi. Bir çıkıntıya denk geldiysen daha fazla ilerleyemezsin ve aynı zamanda aşağı inemeyecek kadar da dik bir yerdesindir.
They will run free, know what it is to climb on oak, to... swim in a stream.
Özgürce koşacaklar, bir nehirde yüzmenin ve meşe ağacının üzerine çıkmanın nasıl bir şey olduğunu bilecekler.
* I climb in bed You're out like a light *
# Yatağa geldim kendinden geçmişsin #
Climb the walls. Maybe defy the devil by pissing on the stones.
Duvarlara tırmanmak ya da taşlara işeyerek şeytana meydan okumak gibi şeyler.
She thinks I could climb all the way to the top.
Zirveye kadar tüm yolu tırmanacağımı düşünüyor.
- And then I climb up on top of you...
- Sonra da üstüne çıktım.
You could climb into one of these pods.
Şu kozalardan birine tırmanabilirsin.
Sometimes you have to make the hardest climb to see the most beautiful sunrise.
Bazen en güzel gün doğumunu izlemek için en zorlu tırmanışı yapmanız gerekir.
We need to climb into someone's abdomen for warmth.
Isınmak için birinin karnına sığınmalıyız.
Now, time will make you a better teacher than this old woman, who is only retiring the day she can't climb those stairs.
Artık devir değişti tabi, sizler daha iyi öğretmenlersiniz bizler ise merdivenleri eskisi gibi çıkamayan birer yaşlıyız.
And if you're gonna shoot me, better aim good. 'cause if you miss, I will climb over this counter, tear off your head, and it'll be our new tip jar.
Ve eğer beni vuracaksan, iyi nişan alsan iyi olur çünkü kaçırırsan, tezgâhın üstünden aşar kafanı kopartırım ; ve bahşiş kavanozu niyetine kullanırız.
Time to climb up.
Tırmanma vakti.
Just climb out!
Sadece tırman!
Climb in. Check his pulse. Takes two minutes.
Arabaya bin ve nabzını iki dakika kontrol et.
I still can't let you climb ladders or do rope work or scuba dive.
Veya halat iş veya tüplü dalış yapmak Hala merdivenleri tırmanmaya izin veremem.
Why would he climb over his own fence?
Neden kendi çitine tırmansın ki?
So he would have to climb over that fence.
Bu yüzden adam çite tırmanmak zorunda kaldı.
They had to climb, get out, climb the small stairs then get to the big stairs, and come to the surface.
Elemanlar büyüklerine yönlenen... küçük merdivenlere tırmanmak zorundaydı, Yeryüzüne çıkmak için.
... and climb the Sydney Harbour Bridge.
... Sidney harbur köprüsüne tırman.
- ( sighs ) Imagine the big smile on her face when she can see that you can climb the stairs all by yourself.
Merdivenden kendi başına çıktığında onun yüzünde belirecek gülümsemeyi düşün.
Climb up the stairs.
Çık merdivenden.
We'll hit cooler temperatures as we climb the hill.
Biz tepeye tırmanana kadar havada serinler.
That's why I have to climb one of those giant sticks, go right over the top, and climb down.
Bu yüzden şu büyük çubukları tırmanıp tepesinden aşağıya inmem gerekiyor.
That's how long we have to climb the fence, assuming the bomb doesn't spontaneously combust, then we still have to get to the tether, set the explosive, and hope the charge is strong enough to actually cut it.
Bu, çiti bombanın yanmayacağını umarak tırmanmamız gereken süre. O zaman bağlantıya ulaşıp, patlayıcıyı ayarlayabiliriz. Ve patlamanın onu koparması için yeteri kadar güçlü olmasını bekleriz.
When they're focused on me, Dingaan, wearing his Faraday suit, is gonna climb over one of the big posts that generates the electrical fence right here on the opposite side of the ghetto at the closest proximity to the tether.
Bana odaklandıklarında Dingaan, Faraday kostümünü giyip bağlantı civarı yakınındaki gettonun ters tarafında olan elektrikli çite güç veren büyük direklerden birine çıkacak.
Well, I could have to... climb in there with you.
Oraya seninle birlikte tırmanıp girmem gerekebilirdi.
Love is a play... for children Love climb ladders of laughter
Aç şüphesiz ki çocuklar gibidir, gülücüklere nail eder bizi.
No snake can climb as fast as this.
Hiçbir yılan bu kadar hızlı tırmanamaz.
Climb those ladders, guys.
Merdivenleri çıkın!
Climb the ladder!
Süper! Tırmanın!
You all know how to climb fences?
Hepiniz tel örgüden nasıl atlanacağını biliyor musunuz?
Well, he sure as hell didn't climb down.
- Aşağı doğru tutunarak inmediği açık.
Once you're safe, I'll climb down.
Sen güvenle in de, ben de ardından ineceğim.
I'm saying... When you see her and then you come home all hot and bothered and you decide to pretend that you are a good family man, so you climb into my bed and on top of me...
Onunla görüştüğün zaman buraya gelip canı sıkkın bir halde iyi aile babası rolünü oynamaya karar verip yatağıma geldikten sonra üzerime çıkmana izin vermeyeceğim.
Who's gonna climb in there?
Yukarı kim tırmanacak?
Drive up to Wade's house in a white limo, climb the fire escape, and declare your love!
Wade'in evinin önüne beyaz bir limüzinle git yangın merdiveninden tırman ve aşkını ilan et.
We're gonna climb the himalayas, sex in the louvre, And then we're gonna successfully raise our family In a better situation than we had.
Himalayalar'a tırmanacağız, çatı penceresinde sevişeceğiz ve ailemizi şimdikinden daha iyi bir durumda başarılı bir şekilde yetiştireceğiz
Then I would literally strangle my own mother and climb over her dead body to get to clean those abs, then.
İşte o zaman, kendi annemi boğup ölü bedeninin üstünden geçip o karın kaslarını yıkardım.
Do you use it to shrink the surgeons so they can climb inside the patients?
Cerrahları hastaların içlerine girsinler diye küçültüyor musunuz?
♪ and climb on every rung ♪ ♪ and may you stay ♪ ♪ forever young ♪
d and climb on every rung d d and may you stay d d forever young d d may you grow up to be righteous d d may you grow up to be true d d may you always know the truth d
♪ may you build a ladder to the stars ♪ ♪ and climb on every rung ♪ ♪ and may you stay ♪
d and climb on every rung d d and may you stay d d forever young d d may you grow up to be righteous d d may you grow up to be true d d may you always know the truth d
♪ may you build a ladder to the stars ♪ ♪ and climb on every rung ♪ ♪ and may you stay ♪
# and climb on every rung # # and may you stay # # forever young # # may you grow up to be righteous # # may you grow up to be true # # may you always know the truth #