Compeyson translate Turkish
74 parallel translation
Compeyson didn't die.
Compeyson ölmedi ki.
Compeyson's betrayal hangs around Satis House like a curse.
Compeyson'ın ihaneti Satis evinde hala bir lanet gibi duruyor.
Compeyson was a con-man, Pip.
Compeyson bir dolandırıcıydı, Pip.
Compeyson.
Compeyson.
Can that really be the same Compeyson, the man who ruined Miss Havisham?
O gerçekten Compeyson olabilir mi, Bayan Havisham'ın hayatını mahveden kişi?
Compeyson was the second man on the marshes.
Compeyson tarlalardaki ikinci adamdı.
I wish you had your own family, your own child to give all this to rather than being in such danger from Compeyson, all because of me.
Keşke kendi aileni kursaydın, bu parayı da kendi çocuğuna verip, Compeyson'dan zarar görme tehdidi altında kalmasaydın, hepsi benim yüzümden.
Compeyson had a fancy for her.
Compeyson onu arzuluyordu.
His name... Was Compeyson.
Adı Compeyson'dı.
- Compeyson?
- Compeyson mı?
- Compeyson.
- Compeyson.
A gentleman was Compeyson, a smooth one, good-looking too, went to boarding school.
Compeyson adındaki bu bey şık giyiniyordu, yakışıklıydı, yatılı okula gitmişti.
That was a dark time, that time with Compeyson.
Compeyson'la geçirdiğim zamanlar alabildiğine kasvetliydi.
"Separate defences," Compeyson says.
"Ayrı savunmalar olacak." dedi Compeyson.
Says the counsel for Compeyson, wasn't he the younger and well brought up and of a good school?
Compeyson'ın avukatı onun için genç ve iyi eğitimli biri olduğunu söyledi.
And when the verdict came, wasn't it Compeyson as was recommended for mercy on account of good character and bad company and all the damn'd lies he'd given up against me?
Karar vakti geldiğinde bana yaşattığı onca sıkıntıya ve söylediği tüm yalanlara rağmen iyi hâlden affı istenen Compeyson oldu.
Compeyson.
- Compeyson.
I need you to tell me about Compeyson.
Bana Compeyson'ı anlatmanı istiyorum.
And it's fair to presume that Mr Compeyson does not wish him well.
Bay Compeyson'ın da amcan hakkında iyi şeyler düşünmediğini varsayabiliriz.
Compeyson, of course, was safe in prison.
Compeyson hapishanede güvendeydi elbette.
Meriwether Compeyson.
Meriwether Compeyson.
Mr Compeyson.
Bay Compeyson.
Actually, Compeyson, I've been thinking, maybe I should go home.
Aslında Compeyson, düşündüm, belki de eve gitmeliyim.
And this Mr Compeyson?
Bay Compeyson peki?
Besides, Mr Compeyson has become a good friend to Arthur.
Bunun yanında, Bay Compeyson ile Arthur arasında sıkı fıkı bir arkadaşlık var.
I am Mrs Compeyson.
Ben Bayan Compeyson.
You tell your Mr Havisham that Meriwether Compeyson is nothing but a lying little weasel.
Bay Havisham'ına da söyle, Meriwether Compeyson yalancı bir kahpeden başka bir şey değil.
Mr Compeyson is running slightly late.
Bay Compeyson biraz gecikecek.
Mr Compeyson, I apologise. Excuse me.
- Bay Compeyson üzgünüm, izninizle.
Oh, Compeyson, Meriwether.
Compeyson, Meriwether.
Compeyson, of course, do forgive me.
Compeyson, tabii ki, beni bağışlayın.
This is Meriwether Compeyson.
Bu, Meriwether Compeyson.
Well, I know Mr Compeyson considers women only good for parties, and that's all I wish to know.
Kadınların sadece partiler için olduğunu düşünen Bay Compeyson'u tanıyorum ve bilmek istediğim bütün şey bu.
COMPEYSON : Havisham.
Havisham?
MATTHEW : Compeyson.
- Compeyson!
Perhaps Mr Compeyson could join us, for Sunday lunch.
Belki Bay Compeyson da bize pazar günü için eşlik edebilir.
Arthur's in a spot of trouble, Compeyson.
Arthur'un başı biraz belâdaymış Compeyson.
Well that's very decent of you, Compeyson.
Çok naziksin, Compeyson.
I've asked Compeyson to Satis House for Sunday lunch.
Pazar günkü yemek için Compeyson'u da Satis House'a davet ettim.
To Mr Compeyson, without whom some of us literally wouldn't be here.
O olmasaydı, burada olmayacağımıza, Bay Compeyson'a.
AMELIA : Mr Compeyson.
Bay Compeyson.
I believe you've come to know Mr Compeyson quite well.
Bay Compeyson'u daha yakından tanımak istediğine inanıyorum.
Mr Compeyson, I'm mortified.
- Bay Compeyson! Mahcup oldum!
I'm sure he meant well, Mr Compeyson.
İyiliğime dediğine eminim, Bay Compeyson.
Mr Compeyson?
Bay Compeyson?
Does Mr Compeyson still show an interest in the brewery?
Bay Compeyson hâlen bira fabrikasıyla ilgileniyor mu?
I've come to see Mr Compeyson.
Bay Compeyson'u görmeye geldim.
I owe you an apology, Compeyson.
- Size bir özür borçluyum, Compeyson.
You had me there, Compeyson!
- Kafa buluyorsun benimle, Compeyson!
Mr Compeyson.
Her ne kadar iyi niyetiniz için minnettar olsam da yabancı birini aile işlerime dâhil edeceğime dair bir izlenim verecek olan ne yapmış olabilirim? Bay Compeyson.
Are you married, Compeyson?
Evli misin, Compeyson?