Consequences translate Turkish
4,303 parallel translation
He said the universe itself was made out of vows, and breaking them carries consequences.
Evrenin kendisinin yeminlerden oluştuğunu ve onları bozmanın sonuçları olduğunu söyledi.
Teaching you consequences. - But I have to go.
Sana sonuçları öğretiyorum.
It's real in its consequences, yes.
- Sonuçlar gerçektir, doğru.
Today, we'd like to share a few stories from the field in which we learned this lesson up close and faced the consequences when untested technology or biology lands in the wrong hands.
Bugün, sahadan birkaç hikâye paylaşmak birebir olarak öğrendiğimiz bu dersi ve test edilmemiş teknolojinin veya biyolojinin yanlış ellere düştüğündeki sonuçlarıyla yüzleşmemizi anlatmak istiyoruz.
There are things in life that have consequences, Norma.
Bu hayatta bazı şeylerin sonucu vardır Norma.
There's consequences in that.
Yoksa bedeli de büyük olabilir.
Do you see any consequences?
Herhangi bir terslik görüyor musun?
I don't see any consequences.
Herhangi bir terslik görmüyorum.
Because they're breaking the natural law and they don't care about the consequences.
Doğanın kanunlarını çiğniyorlar ve sonuçları umurlarında bile değil.
And as such I must accept the consequences of my actions without complaint.
Bu itibarla şikayet etmeden hareketlerimin sonuçlarını kabullenmeliyim.
And she spent two centuries in Purgatory suffering the consequences!
Ve o da 2 yüzyılı... Araf'ta, olanlar yüzünden acı çekerek geçirdi!
And she spent two centuries in Purgatory suffering the consequences!
O da sonuçların acısını Araf'ta iki yüzyıl geçirerek çekti!
You don't get to just act out and then run away from the consequences.
Önce bir şeyi yapıp daha sonra sonuçlarından öylece kaçamazsın.
If your performance is unsatisfactory, there will be consequences.
Performansınızdan memnun kalmazsam sonuçları kötü olur.
Revoking his asylum will have consequences.
Sığınmasını kaldırmanın sonuçları olacaktır.
If you fail to uphold your end of the deal, the consequences for you will be apocalyptic.
Eğer söylediklerini yerine getiremezsen sana dünya kaç bucakmış gösteririm.
He fears the consequences.
Sonuçlarından korkuyor.
And then I remembered what you said about not playing God, and the consequences, so I didn't.
Sonra Tanrı ile oynamamamız gerektiğini söylediğini ve sonuçlarını hatırladım, bu yüzden de yapmadım...
The consequences could be dire.
Sonuçları dehşet verici olabilir.
There's always consequences.
Bir bedeli olacaktır.
- That we're your consequences?
- Yaptığınız işin neticesi biz olduk.
Unfortunately, we didn't, uh, foresee the consequences.
Ne yazık ki, sonuçları tahmin edemedik.
You don't get to act out and then run away from the consequences.
Önce bir şeyi yapıp daha sonra sonuçlarından öylece kaçamazsın.
You know, there... there's consequences, and... yeah.
Bir de... bir de sonuçlar vardır. - Ee?
I send letters... Warnings about the consequences of their work.
Mektup gönderdim işlerinin sonuçlarına dair endişelerimi dile getirdim.
Doesn't see the consequences of her actions.
Hareketlerinin sonuçlarını göremiyor.
To hell with consequences.
Sonuçların canı cehenneme.
True, there was concern among us that it could lead to perverse consequences.
Doğru diyorsun, kötü sonuçlar doğurabileceğinden endişelenmiştik de.
Well, except for myself, there is no one that the Northmen will place a higher value on than you, and they are bound to know the consequences if they should harm you in any way.
Beni saymazsak, Kuzeylilerin senden daha çok değer verecekleri kimse yok ve sana herhangi bir şekilde zarar verirlerse bunun sonuçlarına katlanacaklarını biliyorlar.
Did you consider the consequences that the subject were to take you up on your proposal.
Şüpheli teklifini kabul etseydi, ortaya çıkacak olan sonuçları düşündün mü?
You think I can maintain a society without rules? Without consequences?
Sence kurallar olmadan ve bedel ödetmeden bir topluluğu idare edebilir miyim?
I am the one who suffers the consequences when this whole thing blows up in my face.
Bütün her şey başıma patladığı için acı çeken tek kişi benim.
If these files get out, the consequences will be very real.
Bu dosya ortaya çıkarsa, sonuçları çok ağır olacak.
Opium can have injurious consequences.
Haşhaşın zararlı sonuçları olabilir.
All I'm saying is that certain actions have inevitable consequences.
Demek istediğim belirli eylemlerin kaçınılmaz sonuçları vardır.
You see, now that you do, you're worried about the consequences, whereas I am not.
Ama şu anda bu işin sonuçları hakkında endişelisin ama gördüğün gibi ben değilim.
I accepted and I still accept the consequences that the military handed down to me.
Ben hala kabul etti ve ben sonuçlarını kabul Askeri beni aşağı teslim olduğunu.
I know how to accept the consequences of my actions.
Yaptıklarımın sonuçları olduğunu kabullenmeyi bilirim.
Do you understand the terms of the agreement between your attorney and public prosecutor and the consequences that it will mean for you?
Avukatınızla savcı arasındaki anlaşmanın şartlarını ve bunun doğuracağı neticeleri biliyor musunuz?
That's when I realized that our actions have consequences.
Sonunda anladım ki, her hareketin bir sonucu oluyor.
Real consequences.
Hem de gerçek sonuçlar.
She has no idea of the consequences.
Sonuçları hakkında hiçbir fikri yok.
Well, then, you know the consequences if you do not cede this ship to me.
İyi, o halde gemiyi bana teslim etmezsen. karşılaşacağın sonuçları biliyorsundur.
You're not walking away from me, not without consequences.
Benden uzaklaşamazsın, sonuçlarına katlanmadan olmaz.
We gotta try taking risks, without worrying about the consequences.
Sonucu düşünmeden risk almak gerekir.
And with deadlier consequences.
Ve ölümcül sonuçları.
No, but what we did, you and I, it does have consequences.
Hayır ama bizim yaptığımız şeyin, senin ve benim sonuçları var.
I don't mean those sorts of consequences.
O tarz sonuçlardan bahsetmiyorum.
There are physical consequences.
Fiziki sonuçları var.
And there were consequences.
- Ve bunun sonuçları oldu. - Baki her şeyi kitabına göre yaptım.
And there will be consequences.
Ve sonuçlarının olacağını da.