English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Contained

Contained translate Turkish

1,982 parallel translation
'They contained an oil that quickly replaced fossil fuels.
Fosil yakıtların yerini çabucak alacak bir yağ içeriyorlardı.
And this letter- - It contained my family history,
Bu mektupta ailemin geçmişi anlatılıyordu.
Yes, by our standards, it contained a lot of magic and mumbo jumbo, but it placed an emphasis on experimentation that was truly revolutionary.
Evet, bizim standartlarımıza göre, sürüyle büyü ve üfürükten tayyare içerse de deney üzerine öyle bir vurgu yerleştirdi ki bu işte hakikaten devrimciydi.
Well, the fundamental ideas contained here about how the body works, I mean... they hadn't changed until the early 19th century.
Eh, vücudun nasıl çalıştığı hakkında burada yer alan temel fikirler 19. yüzyılın başlarına kadar değişmemişti.
'Unfortunately for the Caliph Al-Mamun,'the hieroglyphs contained no alchemical secrets.
Ne yazık ki hiyerogliflerde Halife El-Memun için simya sırları yoktu.
In it, he writes with barely contained frustration,
Onun içinde, ancak hayal kırıklığı içeren bir şekilde yazar...
Show off if you want, but we're in the same situation contained by a bunch of pitiful risk-takers!
Ama benimle burada aynı gemidesin. Birkaç beceriksiz maceracı tarafından kitlenmiş ve korunuyorsun.
One day, the dragons began to lay strange Dofus that contained not one, but two babies.
Bir gün ejderha çok farklı yumurtalar bırakmaya başlamış. Hem bebek ejderha hem de insan şeklinde.
Because the robot more human contained than most of us.
Çünkü o robotun çoğumuzdan fazla insanlığı vardı.
Madam, please keep your meat pillows contained.
Madam, lütfen etten yastıklarınızı zaptedin.
We had him contained until you came here.
Siz gelene dek onu zaptetmiştik.
You said you contained him.
Onu alıkoyduğunu söyledin.
I congratulated Mrs. Plum on the beauty of her kitchen and added that it was a marvel to keep a place so clean when it contained a dog.
Evinin güzelliğine iltifat edip, köpekli bir evde, bu kadar temiz tutabilmiş olmasının bir mucize olduğunu söyledim.
As soon as my common senses returned and I envisaged a future that contained eight extra dogs...
Aklım başıma geldiğinde, 9 köpekle bir hayat canlandı gözlerimin önünde.
Female carbon-based life form, or Susan, not contained.
Karbon bazlı dişi yaşam formu, yani Susan, durdurulamadı.
They say that the moves contained within are so powerful that you can literally blow a chick's mind, turning her into some kind of raging nympho.
Derler ki bütün o hareketler, hamle hepsi ve güç hepsi içinde Sen de tüm bunlarla o civcivin aklını uçurabilirsin. Azgınlığınla onu tam bir erkek delisi yapabilirsin.
If we were to drop bombs on a much wider area... an area, say, that we knew contained factories, railway lines, important roads... we'd stand a much greater chance of success.
Eğer bombalarımızı daha geniş bir alana atarsak mesela fabrikalar, demiryolları önemli anayollara sahip olduğunu bildiğimiz alanlar. Başarı şansımız çok daha fazla olur.
I have contained the situation.
Her şey kontrolüm altında.
We're gonna take you to a secure location, Miss Havens, until Miller is contained.
Ajanlar Bay Miller'ı yakalayıncaya kadar sizi gizli bir yere götüreceğiz.
Belial cannot be destroyed, only contained.
Belial yok edilemez, yalnızca muhafaza edilebilir.
# Whose pocket # Contained one special treasure
# Kimin cebinde # değerli bir hazine yoktu
The contagion can be contained with isotopes, similar substances vanish.
Yayılma bir eşdeşle kontrol altına alınmalı benzer maddelerle etkileşime girecektir.
The surviving nations finally realised that... man's unstoppable appetite for destruction... must be contained.
Hayatta kalan uluslar sonunda yakıp yıkmayı seven insanoğlunun kontrol altına alınması gerektiğini anladı.
A very important factor is that the repository is self-contained.
çok önemli bir faktörde deponun müstakil olması.
But a flash drive that was seized at his workplace contained access codes as well as photos that you'll see later.
Ama işyerinde bulduğumuz bir flaş bellekte giriş kodları vardı. Az sonra göreceğiniz fotoğraflar gibi.
File boxes contained property tax receipts from 22 years ago.
Kutudaki dosyalarda 22 yıl öncesinin vergi makbuzları vardı.
Organism must be contained and delivered.
Organizma teslim edilmeli.
The very same, who long ago was wife to him who ruled Milan most liberally who, with as tolerant a hand toward me gave license to my long hours in pursuit of hidden truths of coiled powers contained within some elements to harm, or heal
Bir zamanlar Milan'a adilce hükmeden benim uzun saatler boyunca gizli gerçekleri yaratma ve yok etme güçlerine sahip elementleri araştırmama izin veren adamın eşiydim.
And that desire cannot be contained forever by prison walls or Marshall laws or secret police.
Ne hapishane duvarları, ne sıkıyönetim ne de gizli polis bu arzuyu dizginleyebilir.
Who chooses a contained room with three witnesses for a killing?
Kim birini öldürmek için üç tanığın olduğu kapalı bir alanı seçer ki?
- His email contained the address of a courier company.
E-mail'inde şirketin adı vardı.
So, you're saying that the telegram, a telegram sent from the War Office, contained false information?
Yani sen diyorsinki telegraf, Savaş bürosundan gelen telegraf, Yanlış bir bilgi içeriyor?
The child, a youth, not yet a man, no longer a child, could not have known that of all the bags at his disposal, the one he artfully made his own contained the most precious cargo of all :
Bir çocuk, bir delikanlı henüz adam olamamış, çocukta değil elinin altındaki çantanın içinde ustaca hazırlanmış olan değerli bir paketin olduğunu bilemezdi.
It needs to stay that way. It's important that we keep this situation as contained as possible.
Durumu mümkün olduğunca gizli tutmamız çok önemli.
I think it's pretty contained.
Durum gayet kontrol altında! Yardım edin!
We should be able to keep this contained, but it... it's not gonna matter if Bauer's already passed along the evidence he got from Dana Walsh to the press.
Bu şekilde götürmeliyiz, ancak Bauer, Dana Walsh'tan aldığı kanıtı basına çoktan verdiyse artık koşturmamız önemini kaybediyor.
The courts charged that it contained child murder and pedophilia.
Mahkeme onu cinayetten ve pedofiliden dolayı suclamıştı.
It contained Port and only Port.
İçinde sadece şarap varmış.
I'll let everyone know what's going on, but the situation's been contained, so there's no need for anybody to get alarmed.
Herkesi durumla ilgili bilgilendireceğim ama durum kontrol altında yani kimsenin telaş yapmasına gerek yok.
As you know, after its initial outbreak in South America, the native H1N1 virus has been largely contained.
Bildiğin gibi, Güney Amerika'da ortaya çıkan ilk salgından sonra, temel H1N1 virüsü büyük oranda kontrol altına alındı.
The microchip contained personal information and passcodes that opened the security doors at his lab.
Bu teknoloji sayesinde aynı anda yüzlerce, milyonlarca kanalı gözlemleyebiliyoruz, ve milyarlarca kanalı aynı anda gözlemleyebilmek için sabırsızlıkla bekliyorum.
Devon's identity has been contained.
- Devon'ın kimliği korundu.
Firstly, please wear the suit contained in this case.
İlk olarak lütfen bu çantalardaki kostümleri giyin.
The poison has been contained.
Zehrin etkisi geçti.
See, my dessert is contained within your dessert.
Çünkü senin tatlın benimkini de ihtiva ediyor.
if they did not cross the ocean, then the very continents that contained their fossils must have separated.
Okyanusu geçmemiş olsalardı, anakara içinde onların fosillerini barındıran pek çok kıtaya bölünmüş olması gerekirdi.
Forgive me for saying, sir, but I don't understand why we haven't contained them already.
Bunu söylediğim için bağışlayın efendim, ama neden onları hâlâ kapatmadığımızı anlamıyorum.
A few weeks ago, however, I received the following letter from Mrs Llewellyn-Smythe which contained the following document.
- Ancak birkaç hafta önce Bayan Llewellyn-Smythe'den, bu okuyacağım mektup ve belge geldi.
I believe that the virus now senses That it's contained within the building, And-and it wants to get outside to continue spreading.
Sanırım virüs binanın içinde kaldıkça kendine yeni bir mantık geliştirdi ve yayılmak için dışarıya çıkmak istedi.
Maybe she thought it contained something valuable.
Belki içinde değerli bir şey olduğunu düşünmüştür.
And besides the bed it contained,
Yatağın dışında, rahat bir kanepe olduğunu görünce sevindim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]