Curiously translate Turkish
190 parallel translation
Curiously enough, just down the hall from....
Ne garip, tam koridorun...
Joan seemed so curiously affected when you killed it.
Kediyi öldürdüğünüzde Joan hayli etkilenmiş göründü.
She inspected them rapidly and curiously.
Büyük bir hızla ve merakla odaları inceleyip durdu.
- So do I, curiously enough.
- Garip ki ben de öyle.
And look. Just here... curiously enough, there used to be another smear of black paint from the first cylinder.
Ve bakın tam şurada ilginçtir ki ilk tüpten kalma başka bir siyah boya lekesi var.
The world seemed curiously empty and silent.
Dünya son derece boş ve sessiz bir yer gibi göründü gözüme.
They're dead in there. We never realized as we stared so curiously at our unexpected guest how much history might have been differently lived if she'd not been there.
Onlar orada öldü biz beklenmeyen misafire merakla baktığımız için onu hiç fark etmedik yasanmış birsürü farklı tarih olsa gerek eğer o burda olmasaydı.
But I felt alive and curiously powerful... unconcerned if it were good or bad.
Ama kendimi capcanlı ve güç dolu hissetmiştim... ve bunun iyi ya da kötü bir şey olup olmadığını hiç umursamamıştım.
This Mr. Bunbury seems to suffer... from curiously bad health.
Şu Bay Bunbury'nin sağlığı merak uyandıracak kadar bozuk herhalde.
Curiously enough, you were out for once.
İşin garibi, bir kere dışarı çıktınız.
You were curiously gentle with the builders.
Müteahhitlere karşı ilginç bir şekilde hoşgörülüydünüz.
The ankle is curiously swollen and full of foreign bodies.
Bilek garip bir biçimde şişmiş ve yabancı cisim dolu.
The absence of a corpus delicti is curiously troublesome to the police.
Cesedin bulunmaması, polis için son derecede rahatsız edici bir durumdur.
Curiously, you look very appetizing.
Gerçekten çok iştah açısı görünüyorsun.
Now when she's alone, she takes them out and looks at them handles them gently, curiously puts them on and stares at herself in the mirror and then goes into that other world, is someone else again.
Şimdi yalnız, arada onları çıkarıyor ve bakıyor onları nazikçe ve merakla elliyor ve onları takıp aynada kendini seyrediyor ve sonra sanki başka bir dünyada başka biri oluveriyor.
It found the rocks curiously eroded perhaps by the corrosive gases perhaps because the temperature is so high that the rocks are partly molten and sluggishly flow.
Bu mekik, ilginç bir şekilde aşınmış kayalar buldu belki aşındırıcı gazlar yüzünden belki de sıcaklık çok yüksek olduğu için bu kayalar kısmen erimiş ve yavaşça akıyordu.
Some of the old tales of Japan have come down to us in curiously unfinished form.
Şimdi, eski bir Japonca kitapta, bir hikayenin garip bir şekilde korunmuş parçalarına rastlanmakta.
I see him as curiously unattractive.
Bana çekici olmayan biri gibi geliyor.
curiously sensitive face.
duyarlı bir yüz.
It's a rugged but curiously sensitive face.
Sert hatlara sahip, ama duyarlı bir yüz.
It was inhuman it was dull and curiously technocratic.
İnsanlık dışıydı duygusuzluktu ve garip bir biçimde teknokratikti.
And after close association with humans, I find that curiously refreshing.
İnsanlarla bu kadar yakın olduktan sonra, Horta'nın mantığını rahatlatıcı buldum.
Oh, how curiously human. How wonderfully barbaric.
Çok ilginç biçimde insan ve barbar!
Curiously enough, she was your type :
İşin tuhafı, o kız tam senin tipindi.
I watch over him, and have been curiously content.
Ben de ona bakıyorum, ve merakım da uyanmadı değil tabii.
There's a curiously high incidence of TB.
Tüberküloz vakıaları gittikçe artmaya başladı.
Curiously enough, I think she was the reason he came here in the first place.
Fazla merak etme Waverley bence buraya gelme sebebi kadının kendisi.
My mother remained curiously innocent of much that was going on, until one day, Apicata came to visit her.
Annem tuhaf bir biçimde, olan bitenden habersiz gibi davrandı ta ki Apicata'nın onu ziyaret ettiği güne dek.
There are many such oases for intergalactic travelers, but none so far off the known arteries of trade, and none so curiously close to a tylium mine.
Galaksilerarası yolcular için pek çok vaha vardır. Ama, bilinen ticaret yollarına bu kadar uzak ve garip bir şekilde, tylium madenine bu kadar yakın olmadık.
Fuel has begun to arrive from the Ovion mines, but in curiously small quantities.
Yakıt, Ovion madenlerinden gelmeye başladı ama, şaşılacak kadar az biktarlarda.
There are many such oases for intergalactic travelers, but none so far off the known arteries of trade, and none so curiously close to a tylium mine.
Gökadalar arası yolculuk için pek çok vaha var ama bilinenlerden hiçbiri ticaretin atardamarından bu kadar uzak değil ve hiçbiri bir tylium madenine çok garip bir şekilde yakın değil.
Fuel has begun to arrive from the Ovion mines, but in curiously small quantities.
Yakıt Ovion madenlerinden ulaşmaya başladı ama garip bir şekilde küçük miktarlarda.
While we fling our winter coat onto the air the foreigners are looking curiously, soberly.
Kışın ceketlerimiz havada uçuran, merakla yabancıları arıyoruz, ağırbaşlılıkla.
Massive black holes, produced by the collapse of a billion suns may be sitting at the centers of other galaxies curiously producing great jets of radiation pouring out into space.
Milyarlarca güneşin çökmesiyle oluşan güçlü kara delikler diğer galaksilerin merkezinde tuhaf görünümlü ve muazzam radyasyon fışkırmalarını uzay boşluğuna salarlar.
'Curiously enough, an edition of the Encyclopaedia Galactica'that fell through a time warp from 1,000 years in the future'defines the Marketing Division of the Sirius Cybernetics Corporation'as " A bunch of mindless jerks
İşin garibi, Galaktik Ansiklopedi'nin zaman sapmasına kapılmış 1000 sene sonraki bir baskısı Sirius Sibernetik Şirketi'nin pazarlama departmanı için
'Curiously enough,'the only thing that went through the mind of the bowl of petunias was :
İşin garibi, bir saksı petunyanın düşerken aklından geçen tek şey : "Olamaz, yine mi!" oldu.
'Curiously enough,'the dolphins had long known of the impending demolition of Earth,'and made many attempts to alert mankind of the danger...'but most of their communications were misinterpreted'as amusing attempts to punch footballs or whistle for titbits,
İşin garibi, yunuslar dünyanın yıkılacağını biliyorlardı ve insanoğlunu uyarmak için birçok girişimde bulunmuşlardı... ama iletişim yöntemlerinin bir çoğu toplara vurmak ya da yemek için ıslık çalmak gibi eğlendirici şeyler olarak algılanmıştır.
Funny you should mention that,'cause curiously enough we haven't heard a peep out of them since we left five years ago, yet they must be behind us somewhere.
Bunu hatırlattığın iyi oldu, beş yıl önce yola çıktığımızdan beri, onlardan haber almadık, arkamızda bir yerde olmalılar.
However, I belong to that great world of millions of innocent men and women who, curiously enough, don't have the foresight to provide themselves with an alibi when a murder is taking place of which they know absolutely nothing.
Ne yazık ki ben... milyonlarca masum erkek ve kadının yaşadığı ve ne yazık ki aslında... hiç ilgilerinin olmadığı bir cinayet işlendiğinde kendilerine bir tanık... bulmayı akıl edemedikleri dünyada yaşıyorum.
Curiously all of that makes me think of a past or future war :
Garip bir sekilde bunlarin hepsi bana geçmis ya da gelecek bir savasi düsündürtüyor :
Well then, this man, this evil man, showed me to a room which appeared to be very curiously furnished.
O adam, o şeytan adam Döşeli bir oda da yanında garip bir adamla loş bir ışıkta içeri girdi.
Curiously, she said we had roughly the same build.
Kabaca aynı bedene sahip olduğumuzu söyledi.
Oh God, I find you curiously pleasant company, young Bob.
Tanrım, tuhaf bir şekilde senden hoşlanıyorum genç Bob.
Oh God, I find you curiously pleasant company, young Bob.
Lord Blackadder bebek bezi kullanmıyor. Bu durumda, banyo yapması daha elzem görünüyor!
which I firmly believe to be poisoned, that card and that curiously shaped instrument were lying there on the table.
kesin kanaatime göre, zehirlemiş, şu kartı ve masanın üstünde duran şu ilginç şekilli enstrümanı.
And the curiously dressed young woman, you step in, too.
Kapım her zaman açık. Siz de girin genç bayan.
'It is curiously in the joints of his hips and wrists.
" Özellikle kalça ve bilek eklemlerinde...
I'm sure the last skier to beat Reid, Dave Marshak, head instructor for Section 8, is preparing to do just that, although he's curiously missing from Reid's pre-pageant ski exhibition.
Eminim ki Reid'i yenecek son kayakçı Şube 8'in baş antrenörü olan Dave Marshak'tır. Reid'in açılış gösterisi sırasında ilginç bir biçimde ortalarda görünmese de sırf onu yenmek için hazırlanıyor.
At a time like this, curiously, you began to think of the things you regret or the things you might miss.
Böyle bir anda,... pişmanlıklarını ya da özlem duyacağın şeyleri düşünmekten kendini alamıyorsun.
I find it curiously hard to hate her for it.
Ondan nefret etmek, garip bir şekilde güçleşiyor.
Curiously enough,
Bu kadar merak yeter...