English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Damaging

Damaging translate Turkish

594 parallel translation
I am trying to break free of anything unhealthy or damaging.
Sağlıksız ve zarar veren her şeyden kurtulmaya çalışıyorum.
Mr Deeds, there has been a great deal of damaging testimony against you.
Bay Deeds, size karşı zarar verici çok ifade var.
By his tone, by his careful denials. - - He has been trying to plant damaging impression of my conduct.
Sözlerindeki edayla, yadsımalarıyla benim davranışlarımı çarpıtmaya çalışıyor.
- They're nice but very damaging.
- Sevimliler ama çok fazla zarar verirler.
Mr. Graham, I bought books and pamphlets to make my arguments more damaging.
Bay Graham, tezimin daha yıkıcı olması için kitaplar ve broşürler edindim.
You delay in making a statement could be damaging to the investigation.
İfade vermedeki gecikmeniz soruşturmaya zarar veriyor olabilir.
I feel it might be damaging for you, too.
Sana da zararı olabilir diye düşünüyorum.
She even sent back some... damaging photographs... of us.
Hatta bana bazı ilişkimizi ifşa edebilecek fotoğrafları da geri yolladı.
Whatever your gambit may be, do you know that, under British law, you cannot be called to give testimony damaging to your husband?
Fikriniz ne olursa olsun, İngiliz yasalarına göre kocanızın aleyhinde ifade vermeye zorlanamayacağınızı biliyorsunuzdur, değil mi?
And most damaging of all, the prosecution has produced a surprise witness, one Christine Helm, whom the prisoner brought from the rubble of her homeland to the safety of this country, giving her his love and the protection of his name.
Ve son olarak içlerinde en zarar verici olanı iddia makamının sürpriz tanığıydı. Kendisi mahkumun evlendiği ve ülkenin güvenli ortamına getirdiği sevgisini ve adının korumasını verdiği kadın.
I'll have you arrested for damaging the company's property!
Hepinizi mülke zarar vermekten tutuklatacağım!
And you didn't see how you were damaging yourself as a person.
Ve kişiliğine ne kadar zarar verdiğini farketmedin.
I'm suing you for damaging my professional integrity.
Mesleki itibarıma zarar verdiğin için seni dava edeceğim.
I can diagnose opium addiction but your addiction, I suspect, is something less familiar and more damaging.
Afyon bağımlılığını teşhis edebilirim ancak. Senin bağımlılığın korkarım daha az bilinen ve daha tehlikeli bir bağımlılık.
Doesn't sound so damaging to me.
Bana o kadar da sakıncalı gelmiyor.
"Factory workers and all those with jobs who are exposed to noise machine operators, metal workers exposed to repetitive noise which is damaging to the auditory nerve will protect their eardrums with ear plugs."
Fabrika işçileri ve gürültüye maruz kalan tüm işlerde çalışan işçiler makine operatörleri, metal işçileri tekrarlayan gürültüye maruz kalanlar kulak sinirlerinde hasar oluşanlar kulak zarlarını bu tıkaçlarla koruyacaklar.
You're not only late with the rent... but you're damaging the property.
Sadece kirayı geciktirmekle kalmadınız, ayrıca evime de zarar veriyorsunuz.
She's damaging those fibres.
Dokulara zarar veriyor.
You are damaging them...
- Onlara zarar vermişsin...
- And damaging to me.
- Bana zarar verici.
Damaging evidence.
Kanıt.
By damaging just a small detail in this relay the whole machine is put out of function.
Bu rölede ufak bir alana zarar verirsem bütün makine devre dışı kalır.
You're charged with number one, Gronsky... not to mention roughing up two policemen... and damaging a patrol car.
Birinci derece cinayetle suçlanıyorsun Gronsky. Ayrıca iki polisi dövmek ve bir polis aracına zarar vermekle.
The next batch of slides will show your biggest and most damaging faults.
Bir sonraki slaytlar en büyük ve can alıcı kusurlarını gösterecek.
Very damaging.
- Oldukça zarar verici bilgiler.
You can't defy an order that's lasted for centuries, without damaging your own cause.
Kendine, davana zarar vermeden, bir emre karşı gelemezsin.
But isn't that damaging to the faith?
Peki bu inanca zarar vermiyor mu?
Its damaging effect is increased by the presence of chemicals.
Kimyasalların varlığıyla zararlı etkileri artıyor.
This constitutes documentation which could be damaging.
Ortaya çıkmış olan bu belgeler aleyhimize olabilir.
We have heard some incredibly bizarre testimony... and we have seen some damaging physical evidence... but my client is innocent... innocent by reason of insanity.
İnanılmaz derecede acayip tanıklıklar dinledik... zarar görmüş fiziksel delilleri inceledik... ama müvekkilim masumdur... deliliği sebebiyle masumdur.
If you're looking to punish a nigger that's one way of doing it without damaging the goods.
Eğer bir zenciyi cezalandırmak istiyorsanız mala zarar vermeden yapmanın tek yolu bu.
And we were troubled - troubled that the change in plea came only after. Some damaging and rather irrefutable evidence had emerged :
Ve biz zor durumda kaldık çünkü savunmanın değişikliği, bazı zararlı ve reddedilemeyecek kanıtlar ortaya çıktıktan hemen sonra geldi.
Do you realise how politically damaging for you.
Bunun size çok zararı dokunabilir, farkında değil misiniz?
It does cause profound resentment if those at the top continue to enjoy the comforts, the conveniences, they with draw from those below them, not to mention the deeply damaging publicity...
Yukarıdakilerin zevk ve sefa içinde yüzerken aşağıdakilerin olanaklarını ellerinden alması bazı kişilerde büyük kin uyandırabilir...
Well, be that as it may, any publicity would bevery damaging.
Bu konu hakkında herhangi bir yayın.. .. çok zarar verici olabilir.
But suppose the PM were to answeryes, itwould be very damaging in the country?
Diyelim ki Başbakan onayladı ülkeye çok zararı dokunmaz mıydı?
And if the PM were to answerno itwould be very damaging in Europe?
Diyelim ki Başbakan onaylamadı bu sefer de Avrupa'ya çok zararı dokunmaz mıydı?
Our magnetic field protects us from the onslaught of cosmic rays, which would be very damaging to our biosphere.
Manyetik alanımız, bizi biyosferimiz için çok zararlı olan kozmik ışınların saldırısından korur.
You mean that only bullets damaging the cranium can stop these monsters?
Demek istediğin, sadece kurşunların kafatasına hasar vererek bu canavarları durdurabilecekleri midir?
That's the most damaging punching you've seen recently.
Çoktan böyle sert darbeler görülmedi.
"Mr damodar, he can get cirrosis of the liver. If he doesn't stop..." "... drinking, results can be very damaging. "
Eğer içkiyi bırakmazsa netice kötü olabilir.
And perhaps even more damaging to your theory is the fact that it has been established that messieur Brewster was here in Gull Cove with Mademoiselle Linda at 12 o'clock.
Belki de teorinize en büyük... zararı verecek şey, Bay Brewster'ın Matmazel Linda ile... birlikte burada Martı Koyunda olduğunun kesinleşmiş olması.
Yes, damaging a car and walking away is not done, is it?
Tabii, zarar verip kaçmak uygun bir davranış olmaz, değil mi?
Stop acting like a fox, damaging the fields and scaring the horse!
Tarlalara zarar verip, hıncını Harumatsu'dan çıkarma.
Sacrifice is all very well, but damaging your health...
Kendini feda etmen çok güzel ama sağlığına zarar veriyorsun.
Its signal is damaging everything in its path.
Yaydığı sinyal yolu üzerindeki her şeye zarar veriyor.
We could knock out their engines without damaging the ship.
Gemiye hasar vermeden motorlarını devre dışı bırakabiliriz.
Mr Worf, can we knock out their shields without seriously damaging their ship?
Bay Worf, gemilerine ciddi bir zarar vermeden... kalkanlarını devredışı bırakabilir miyiz?
Her testimony is gonna be very damaging.
Onun tanıklığı çok zarar verici olacak.
You are damaging personal property and I'm gonna...
- Bu da ne böyle? - Kişisel evraka zarar verdin ve ben...
The war bird has exceeded maximum engine output by 30 percent, irreparably damaging their warp coils.
Savaşkuşu maksimum motor gücünü % 30 aşmış durumda, warp sargılarına onarımı imkansız hasarlar vermekte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]