English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Don't believe him

Don't believe him translate Turkish

606 parallel translation
Don't believe him.
Ona inanmayın.
Darned if I don't believe he isn't glad this thing happened to him.
Başına gelene memnun oluğunu düşünsem lanetlenirdim.
Don't believe him.
Ona inanmıyorum.
I told him a lot of nonsense I don't believe myself.
Ona kendimin bile inanmadığı bir sürü saçmalık anlattım.
Come on, I don't believe she ran out on him.
Gel, onu terk ettiğine inanamıyorum.
- Don't believe him.
- Ona inanma!
You don't believe I killed him.
Onu benim öldürdüğüme inanma sakın. Senin yapmadığını biliyorum.
- It isn't that... but I don't believe we'd have much chance against him in the jungle.
- Konu o değil... ormanda ona karşı fazla şansımız olduğunu sanmıyorum.
- Go ask him, if you don't believe me.
Bana inanmıyorsanız gidip kendisine sorun.
You've never liked him and that's why you don't believe me now!
Onu hiç sevmedin. Bana da inanmıyorsun.
I wanted to say to everyone at that table : Why do we sit here and take it when he's attacking everything we believe in? Why don't we call him on it?
Masadaki herkese bu adam inandığımız her şeye saldırırken, neden oturup, bunu kabulleniyoruz, neden onu susturmuyoruz demek istedim.
- You don't believe me, you'll believe him
- Bana inanmıyorsunuz, ona inanırsınız.
- Don't believe it. - Just seen him!
- İnanmıyorum.
If you don't believe me, search him.
İnanmıyorsan kendin bak.
I don't know, he wouldn't tell me, that's one of the reasons I didn't believe him.
Bilmiyorum. Bana söylemedi. Ona inanmama sebeplerimden biri de bu.
- You don't believe in him?
- Ona inanmıyor musun?
- Don't believe him, my dear.
... ona inanma lütfen, sevgilim.
- And if you don't believe it, ask him.
- Eğer inanmıyorsan sor ona.
I didn't believe him, I don't see how you or the jury could either.
Ben ona inanmadım, siz ona nasıl inandınız.
I don't believe him.
Ona inanmıyorum.
I don't believe that he took this glory I gave him and gave me horns.
Ona verdiğim şerefle beni boynuzladığına inanmıyorum.
If you don't believe us, ask him.
Eğer bize inanmıyorsan, git ona sor.
You don't believe that I killed him, do you?
Onu benim öldürdüğümü düşünmüyorsun değil mi?
Don't believe a word he says And don't ever let him get behind you in the dark.
Onun söylediği hiçbir şeye inanma, karanlıkta arkanda kalmasına asla izin verme.
- I don't believe you hit him.
- Onu vurduğunuza inanmıyorum.
- Don't believe him.
- İnanmıyorum.
You don't believe him, do you?
sen ona inanmıyorsun değil mi?
- No, I don't believe that I know it. Good, well in the parable, as it is written in the gospel the son returns home and the father sacrifices for him a fat calf, okay?
Kıssada, incilde yazıldığı şekliyle oğul eve döner ve babası onun için besili bir dana kurban eder tamam mı?
Don't believe him.
Ona inanma.
Or don't you wanna believe Dr. Kimble actually saw him?
Yoksa Dr. Kimble'ın fiilen onu gördüğüne inanmıyor musunuz?
Don't you believe him?
Ona inanmıyor musun?
Why don't you believe him?
Neden ona inanmadınız?
Don't believe him and don't lose heart.
Ona inanmayın ve cesaretinizi kaybetmeyin.
And I don't believe you'll ever get him to cross that barrier!
Onun o duvarı aşmak isteyeceğini sanmıyorum!
I don't believe him. I can't explain it, but the more I study that patient...
Ona inanmıyorum. Açıklayamıyorum ama, onun üzerinde çalıştıkça...
You don't believe him and you can't explain it.
Ona inanmıyorsun ve açıklayamıyorsun.
I don't believe you. You saw him leave with his suitcase.
Sana inanmıyorum.
I don't believe that Mr. Maggott would care to indulge... so I suggest you save some whiskey for him when he gets off of duty.
Bay Maggott'un katılacağını sanmam ona biraz viski ayırın. Nöbetten sonra içsin. ´
Well, I don't believe him. Professor.
Ona inanmıyorum, Profesör.
I don't believe him to be so bad as they make out.
Cinsel ilişkide bulunmadan onun hakkındaki kötülüğe itibar etmem.
I really believe that if I don't give him my word, he'll go out of his mind.
Eğer ben söz vermemiş olsaydım onun beni aklından çıkaracağını düşünüyorum.
Don't believe him!
Umarım ona inanmamışsındır.
Don't you believe him!
Ona inanmayın!
- You don't believe him?
- Ona inanmıyor musun?
And, man, I don't even believe in Him, you know.
Ve ona inanmıyorum bile.
Call him if you don't believe me.
Bana inanmıyorsanız onu arayın.
- l heard him. I don't believe him.
- Onu duydum. İnanmıyorum.
I don't believe it of him.
Hayır. Onun düşüncesi olduğuna inanmıyorum.
You don't believe him, do you?
Ona inanmayın sakın?
I don't believe him. Lobero.
Ben Lobero'ya inanmıyorum.
I don't believe it of him.
Onun bunu yaptığına inanmıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]