English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Don't mind him

Don't mind him translate Turkish

529 parallel translation
- If you don't mind, I'd like to hear more about him in detail.
Mümkünse onu daha ayrıntılı anlatır mısın?
Don't change your mind, Buddha is strict, so serve him as priestess. "
Kararını değiştirme, Buddha katıdır, bu yüzden ona bir rahibe olarak hizmet et. "
And don't worry about him, he has a Continental mind.
Onun için endişelenmeyin, çok Avrupalı bir kafası vardır.
- I don't mind telling you, I'm worried about him.
Onun için endişelendiğimi sana söylemekte sakınca görmüyorum.
I don't mind takin care of him.
Ona bakmak bana ağır gelmiyor.
You don't really mind him, do you?
Onu dikkate almıyorsun, değil mi?
Don't mind him, Mr. Neff.
Siz ona bakmayın, bay Neff.
You don't mind if I borrow him?
Onu ödünç almamın sakıncası var mı?
And now you've seen fit to take him where being crookedly in mind or limb don't matter.
ve sen onu yanına almayı uygun gördün aklındaki ve bacaklarındaki sakatlık sorun değil.
Mind out! He's slipping! Don't let him go!
Kayıyor!
I don't mind telling you... that I want the bird because there's money in him.
Size söylememde bir sakınca yok, bu kuşu istiyorum çünkü işin ucunda para var.
No, don't mind him, dear, when they tease like that, it's just because what they really want to do is pinch you.
Boşver onu. Sana böyle takıldıklarında aslında seni mıncıklamak isterler ama bilirler ki insanların arasında hoş karşılanmaz.
Ah, Leo. Don't mind him.
Ona aldırma.
I must join him here. If you don't mind, I'll wait.
Eğer sizin için sorun olmazsa, burada bekleyeceğim.
What you want him for if you don't mind my asking you?
Onu niye arıyorsunuz, sormam da bir sakınca var mı?
I'd like to look after him, if you don't mind putting up with an old jailbird.
eğer eski bir hapishane kuşu size sorun olmayacaksa ona bakmak istiyorum.
Don't mind him.
Ona aldırma.
If you don't mind, ma'am, I'd rather you didn't feed him.
Eğer sizi kırmayacaksam, madam, Ona yemek vermemenizi istiyorum.
Don't mind him, Val.
- Onu boşver söyle.
Don't mind him.
Aldırma ona.
Don't mind him, my dear.
Boş ver onu canım.
Don't mind him, Gwen.
Aldırma ona, Gwen.
- You don't mind if I talk about him?
- Alex hakkında konuşursam sakıncası var mı?
Don't pay him no mind, Shep.
Ona aldırma Shep.
Don't pay him no mind, ma'am.
Ona aldırmayın bayan.
George? You don't really mind him, do you?
George, onu önemsemiyorsun, değil mi?
I don't mind carrying him for a day or two.
Birkaç gün hesap tutabilirim.
You don't know how much it's meant to me to have you work with me every day... and take my mind off him.
Her gün enimle çalışıp, aklımı ondan uzaklaştırmış olman ne kadar önemliydi bilemezsin.
I don't mind confessing to you I have been worried about him.
Sana açılmakta bir sakınca görmüyorum. O beni endişelendiriyor.
I don't mind him taking the locket you gave me, but he tied me up like a stuffed turkey!
Bana verdiğin madalyonu alması umurumda değil, ama beni öyle sıkı bağladı ki, sormayın.
Now mind you, don't let him drink too much of that, Jeff, warm like he is.
Jeff, ata sakın çok fazla su içirme, hava çok sıcak, o da terli.
Don't mind him, he's always got his head in the clouds.
Merhaba. Aldırmayın. Aklı bir karış havadadır.
If you don't mind, I'll take him outside.
Dışarıya götürmek istiyorum.
If you want to accept presents from him, even to the extent of a small establishment, or to be blunt, room, board and enough to get by on, I don't mind.
Ondan armağanlar kabul etmek istersen, hatta küçük bir işyeri, ya da açık sözlü olmak gerekirse, oda, barınma ve geçinecek kadar bir şey istersen karşı çıkmam.
Don't mind him.
Onu dikkate alma.
Don't mind him. - Cream and sugar?
- Süt ve şeker?
I don't mean to low-grade him, mind you.
Onu bir alçak olarak niteleyemem.
I don't mind him as much as he seems to mind me.
Ona, onun bana aldırdığı kadar aldırmıyorum.
And if you don't mind, now, I'll take him up to his room because it's very late and I'm sure he's tired.
Onu odasına götüreceğim. - Geç oldu. Eminim uykusu vardır.
Don't you pay him no mind.
Aldırma ona.
We can go out with him, if you don't mind.
Mahsuru yoksa, o da bizimle gelecek.
Don't pay him any mind, he's just jesting.
Ona aldırmayın, latife ediyor.
Perhaps I'd better leave him to you, Miss Marple, if you don't mind.
Siz yalnız gitseniz belki daha iyi olur Bayan Marple.
Don't mind him.
Onu kafana takma.
You don't want him to kiss you anymore because you've changed your mind.
Artık seni öpmesini istemezsin çünkü fikrin değişmiştir.
Don't mind him.
Onun kusuruna bakmayın.
Don't pay him no mind.
- Siz ona aldırmayın.
But since you don't know him you must make up your own mind.
Ama sen onu tanımadığına göre kendin bir fikir yürütebilirsin.
If you don't mind him, you'll spit up blood again.
Eğer ona aldırmazsan, tekrar kan kusmaya başlarsın.
Don't mind him.
Kafana takma onu.
I don't know what you have in mind, Herr General, but with the offensive at its height, there'd have to be a legitimate excuse to order him from the front.
Aklınızda ne olduğunu bilmiyorum General ama taarruz zirvedeyken onu cepheden almak için mantıklı bir sebep olması gerekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]