English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Embarrassingly

Embarrassingly translate Turkish

51 parallel translation
Much easier than expected, almost embarrassingly so.
Beklediğimden daha kolay oldu, âdeta utanç vericiydi.
But embarrassingly enough, the thing is, I don't even actually know how.
Ama utanç verici olan bunu nasıl yapabileceğimi bile bilmiyorum.
Before the detectives were quite settled down to work, they are faced with an embarrassingly oversupply of confessions.
Detektifler işe iyice koyulmadan önce, sıkıntı verecek derecede çok sayıda itirafla karşı karşıya geldiler.
I'm delighted to hear that, chief. Once Mother Horta tells her kids what to look for, you people are gonna be embarrassingly rich.
Horta, çocuklarına aramaları gereken şeyi söyleyince, çok zengin olacaksınız.
Of course, you are embarrassingly weak and far too decent... to compete with your Catherine the great.
Kuşkusuz, sen rahatsız edecek derecede zayıf ve büyük Catherine ile rekabet edemeyecek kadar iyi yüreklisin
Imagine a Gotham City of the future, lit up like a blanket of stars but blinking on and off embarrassingly low on juice.
Düşünsenize... Geleceğin Gotham'ı gökyüzündeki yıldızlar gibi parlıyor ama arada yanıp sönüyor çünkü ne yazık ki elektrik yetmiyor.
Mr. Embarrassingly Pure.
Bay utanılıcak derecede saf.
Pacey... you said that you were embarrassingly pure.
Pacey... utanılıcak derecede safım demiştin deği mi? .
"The only exception was the embarrassingly dated humor... of Springfield's green-haired, red-nosed hack -"
"Tek istisna ise Springfield'ın utanç verici yeşil saçlı, kırmızı burunlu, tozlanmış -"
Now that is what's known as being stunningly and embarrassingly full of shit.
Bunun biliniyor olması da şaşırtıcı ve utanç verici bir şeydir.
Embarrassingly, yes.
Utana sıkıla.
If you were to build them a prototype, they would be embarrassingly grateful.
Eğer onlara bir prototip yapsaydın ne yazık ki buna memnun olurlardı.
Send an embarrassingly big car, and I'll be there.
Beni utandıracak kadar büyük araba gönderirsen gelirim.
he thinks he's embarrassingly average.
Onu küçük düşürdüğüne inanmaktadır.
If we have to go ahead with only four of our G8 partners... I need to be assured it's not such an embarrassingly small amount of money... that it looks like a failure.
Eğer ki yola sadece 4 G8 partnerimizle çıkacaksak... paranın çok düşük bir miktar olmadığından emin olmalıyım... başarısızlık gibi görünebilir.
Even though they're embarrassingly underprivileged, they're just too proud to ask for help.
Her ne kadar yardıma ihtiyaçları olsa da yardım istemeycek kadar gururlular.
You were the one who was embarrassingly forward!
Utanç verici şekilde ısrarcı olan sendin!
At the risk of sounding embarrassingly misguided, would you care to join me for dinner?
Utandırıcı bir şekilde yanlış anlaşılma riskim olsa da, bu akşam benimle yemeğe çıkar mısın?
And what does having embarrassingly white teeth have to do with performing his duties?
Utandırıcı derecede beyaz dişlerin görev yapmayla ne ilgisi var?
Pain in the ass though he may be I am, in fact, embarrassingly fond of my brother.
Ne kadar sinir biri olsa da utanç verici bir şekilde ağabeyimi çok seviyorum.
It's almost, like, embarrassingly long to now finally be engaged.
O kadar uzun süre durup şimdi nişanlanmak gerçekten utanç verici.
- Embarrassingly so.
- Yüz kızartacak cinsten.
I mean, think about it : Our lives are embarrassingly easy.
Demek istediğim, düşünsene bir hayatımız utanç verici bir şekilde basit geçiyor.
They're incredibly, almost embarrassingly common.
İnanılmaz biçimde, neredeyse utandıracak kadar yaygınlar.
Embarrassingly, I had to be pulled out of the mud by Adam's 30-year-old gun-range target.
Utanarak ta olsa, çamurdan Adam'ın 30 yaşındaki kamyonetiyle çekildim.
So rather embarrassingly, we had to ask the man we murdered to give us a hand.
Hiç umut yoktu. Bu yüzden yüzümüzü kızartıp, öldürdüğümüz adamdan yardım istedik.
A former colleague of Pierre's came to make a speech that was embarrassingly emotional.
Pierre'in iş arkadaşlarından birisi gereksiz derecede duygusal bir konuşma yaptı.
Since I saw you this morning, I've been reading up on kerouac because I, um... you told me he spent some time in Morocco and embarrassingly enough, as an English teacher,
Ve bunu söyledim, sen ise çok... Cesur ve çok güçlüydün.
" one of us embarrassingly so.
Birimiz utandırıcı bir biçimde hem de.
( Abby ) All men, it turns out, because women don't have embarrassingly small sex organs they need to compensate for.
Hepsi erkek. Çünkü kadınların utanıp telafi etmek istedikleri ufacık cinsel organları yok.
Can you give me a reality show where people do horrible, unforgiveable things to each other for embarrassingly small sums of money?
Şimdi bana insanların utandırıcı bir şekilde ufak bir meblağ karşılığı birbirine korkunç, affedilemeyecek şeyler yaptığı reality şovlarına benzer bir şey yapabilir misin?
Embarrassingly, he's my friend.
Utanç verici ama arkadaşım olur kendisi.
I was trying to get along when I was singing that Pororo song so embarrassingly!
Bu haksızlık! Sen eğlen diye o utanç verici Pororon şarkısını söyledim.
We are embarrassingly close at this point.
Şu anda utanılacak derecede yakınız birbirimize.
It's so embarrassingly bargain basement.
Bu çok utanç verici bir durum.
And so embarrassingly repetitive.
Ve çok, utanç verici şekilde tekrar edici.
I was in the basement, consummating my marriage, when I embarrassingly quick-came and then heard a crash upstairs.
Bodrumda evlilik görevimi yerine getirirken utanç verici biçimde erken geldim ve yukarıdan bir ses duydum.
I KNOW THIS CONJUGAL TRAILER IS NOT WHAT WE ENVISIONED, BUT I PROMISE YOU AN EMBARRASSINGLY OUTLANDISH HONEYMOON
Biliyorum bu pek de bizim hayal ettiğimiz gibi değil,... ama sana söz veriyorum serbest kaldığımda seni eşi benzeri görülmemiş bir balayına çıkaracağım.
Well, that was an embarrassingly close call.
Utanç verici bir şekilde kıl payı yırttın.
Yes, embarrassingly so.
Evet, utanılacak bir şey.
In fact, he's drunk, embarrassingly so.
Aslında o sarhoş. Çok utanç verici.
I wish that I hadn't spent an embarrassingly huge amount of my childhood dreaming about my wedding day.
Keşke çocukluğumun utanç verici şekilde uzun bir dönemini düğünümün hayallerini kurarak geçirmeseydim.
♪ It's embarrassingly gassy ♪
- Bazen de iğrenç.
I've made that clear on... numerous occasions, sometimes embarrassingly so.
Bunu pek çok durumda belirttim ve hatta bazen utandım bile.
Another embarrassingly wrong answer, bringing your score down by 80 points and 12 dollars.
Utanç verici bir yanlış cevap daha ve skorun 80 puan ve 12 dolara düştü.
We were able to present embarrassingly, the difference between an older photograph and what we then had, which was the photograph from that night as to how Steven Avery actually looked.
Eski bir fotoğrafla,... elimizdeki o geceye ait ve Steven'ın aslında nasıl göründüğünü gösteren başka bir fotoğraf arasındaki farkı yüzlerine çarpmış olduk.
Well, your files are embarrassingly outdated.
- Dosyalarınız aşırı eski kalmış.
Human doctors, which is embarrassingly two-dimensional thinking.
İnsan doktorlar utanç verici olsa da sadece iki boyutlu düşünebiliyorlar.
Before all this happened, I was a cut-rate political flack in an embarrassingly unprofessional relationship with my boss.
Bunlar olmadan önce patronu ile ilişkisinden utanan tatlı bir politikacı asistanıydım.
I was proud of this strangeness - and ashamed, too, depending on who saw me enter its front door, for it was actually three structures in one - most embarrassingly, a beauty salon run by my mom and my Aunt Lil... a sprawling seven-room suite in back for my aunt and grandmother... and up top, a big baby boomer bedroom cluster
Bu tuhaflıkla gurur duyuyordum ama utanıyordum da. Kapıdan kimin girdiğine bağlıydı bu. Çünkü evde üç yapı iç içeydi.
It's embarrassingly easy.
Çok kolay.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]