Enlightening translate Turkish
242 parallel translation
Very enlightening.
Çok aydınlatıcı bir konuşma oldu.
On the contrary, it may prove to be most enlightening.
Aksine, bazı şeylerin ortaya çıkmasını sağlayabilir.
That's very enlightening.
Bu oldukça aydınlatıcıydı.
It's been very enlightening to me too.
Bu benim için de çok aydınlatıcı oldu.
- It was very enlightening.
- Çok aydınlatıcıydı.
Extremely enlightening.
Fazlasıyla aydınlatıcı.
Go on, what do you think I am? This ought to be enlightening.
Devam et, nasıl biriyim sence?
If I know the habits of our leading Lochester citizens Professor Lightcap is about to have an enlightening experience.
Lochester halkını biraz tanıyorsam profesör için eğitici bir tecrübe olacaktır.
Good, this should be most enlightening.
Güzel, bu çok aydınlatıcı olacak.
In the interest of enlightening our audience, we are inaugurating a new policy for this portion of the program.
İzleyicilerimizi aydınlatmak amacıyla, programın bu bölümü için yeni bir politika başlatıyoruz.
I know what you're going to say. After such an enlightening and courageous speech,
Başı yukarda, omuzları dikti.
I find her a most enlightening woman myself.
Bana çok aydınlatıcı bir kadın gibi geldi.
In fact, her visit was quite enlightening.
Aslında, ziyareti oldukça aydınlatıcıydı.
Yes, yes, I remember the time... when it was all very inspiring and enlightening... all this history and literature and sociology shit.
Evet, evet.Bütün bu tarih, literatür ve sosyoloji... boklarının aydınlatıcı ve ilham verici... olduğu zamanları hatırlıyorum.
I presume you've had an enlightening trip.
Sanıyorum bilgilendirici bir yolculuk yaptınız.
It's enlightening.
Anladım.
- This visit has been most enlightening.
- Bu z ¡ yaret çok aydinlatici oldu.
Yes. Very enlightening.
Evet, çok aydınlatıcıydı.
How very enlightening.
Çok bilgilendirici oldu.
A superior mind wouldn't need enlightening.
Üstün zeka, aydınlatılmaya ihtiyaç duymazdı.
Well, that's very enlightening, Mrs. Draper. I thought you'd like it.
- Bunlar çok aydınlatıcı oldu Bayan Draper.
This has really been enlightening, but I'm needed back on Earth.
Çok aydınlatıcı oldu ama tekrar dünyaya dönmeliyim.
What was so enlightening about what we did today?
Bugün yaptığımız şeyde aydınlatıcı olan unsur neydi?
This is enlightening.
Çok aydınlatıcı.
You can burn it if it's any use enlightening you to the truth.
Eğer senin için doğruyu bulmakta aydınlatıcı olacaksa yakabilirsin bile.
This has been an enlightening experience.
Çok aydınlatıcı bir deneyim oldu.
But I find the reference section much more enlightening.
Ama bence gerçekleri görmek daha sevindirici.
Today I'd like to focus on a most enlightening... and challenging topic.
Bugün üzerinde duracağım aydınlatıcı... ve zorluyucu bir konu var.
Very enlightening.
Orada olmalıydın.
That was enlightening.
Bu aydınlatıcı oldu.
Yes. I hope this has been enlightening for you.
Evet, umarım sizi aydınlatabilmişimdir.
I found our little talk enlightening.
Küçük sohbetimiz çok aydınlatıcı oldu.
I found my discussions with the clerics there to be most enlightening.
Oradaki rahiplerle olan tartışmalarımı oldukça aydınlatıcı buldum.
It might be enlightening to understand how sex might be different with a fossil.
Seksin bir fosille nasıI farklı olduğunu anlamak benim için aydınlatıcı olabilir.
I'm sure it will be interesting and enlightening too but but in the meantime what they ought to be doing is telling these priests who took a vow of chastity to keep their hands off the altar boys.
Eminim ilginç olacaktır ve aynı zamanda aydınlatıcı da fakat fakat bu arada yapmaları gereken diğer şey de bu bekaret yemini etmiş papazlara ellerini papaz yardımcısı çocuklardan uzak tutmalarını söylemek.
- David Duke's enlightening us.
- David Duke bizi bilgilendiriyor.
- Very enlightening.
- Çok öğretici.
And maybe some Yorkshire pudding... and a raktajino with whipped cream on top. ... so it ultimately turned out to be a worthwhile and enlightening experience.
Ve belki biraz Yorkshire pudingi... ve üstünde kreması olan bir raktajino,... en sonunda, aydınlanma tecrübesi için iyi oldu.
But there's something on television you might find enlightening.
Fakat televizyonda ilginizi çekecek bir şey var.
You should be enlightening your mind with more intelligent entertainment.
Zihinlerinizi aydınlatıcı, daha zeki ve eğlenceli programları izlemelisiniz.
If I wasn't fighting her and I knew what it meant for Jolinar to be a Tok'ra, it might've been I don't know... enlightening.
Eğer onunla savaşmasaydım..... ve Jolinar için bir Tok'ra olmanın ne kadar önemli olduğunu anlasaydım, bu daha fazla..... bilmiyorum... aydınlatıcı olurdu.
I wish to compliment you for enlightening children to open minds and taste life.
Çocuklarımın fikirlerini genişletip, hayatı tattırdığın için seni kutlamak isterim.
It's been a most enlightening weekend.
Çok aydınlatıcı bir haftasonu oldu.
Thank you for enlightening us.
Bizi aydınlattığın için teşekkür ederim
Very enlightening.
Evet. Çok aydınlatıcıydı.
It's all been an enlightening experience.
Eminim çok keyifli bir tecrübe olmuştur.
Culture was now enlightening it.
Şimdi onu, kültür aydınlatıyordu.
Not that you ever had anything enlightening... to say on the subject.
Sanki bu konuda çok fikrin varmış gibi.
Well, sir a lot has happened to the landscape of the suburban high school since I was a student and I feel it would be a valuable... perhaps even enlightening endeavor, to chronicle the changes... to get intimate with the realities kids and parents face in American schools today.
Bayım şey bayım benim lise dönemimden beri birçok şey değişti.. banliyö liselerinin görünümünde ve ben bu filmin çok değerli olacağını düşünüyorum bu anlamda. ... film, bu değişimlere ışık tutacak ve sıralayacak bugün amerikan okullarında okuyan çocukların ve ailelerin... gerçeklerle yüzleşmeleri sağlayacak...
Well, wasn't that fucking enlightening.
Valla, pek aydınlatıcı değil.
Oh, it's very enlightening.
Bu çok aydınlatıcı.