English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Ess

Ess translate Turkish

104 parallel translation
What religion do you prof ess, preacher?
Hangi dine bağlısınız, Vaiz?
Oh, my goodn ess, It is hot today!
- Tanrım, bugün hava ne sıcaktı!
Now let's get To bus in ess, shall we?
Meselemize gelelim, olur mu?
U n f in ish ed bus in ess Of a major natu re.
Önemli bir yarım kalmış meselesi olanlar.
You don't have Any u n f in ish ed Bus in ess, do you?
Yarım kalan bir meseleniz yok, değil mi, Bay Bookman?
I- - yeah. I have some U n f in ish ed bus in ess.
Evet, benim yarım kalmış bir meselem var.
U n f in ish ed bus in ess, yes.
Yarım kalmış bir mesele, evet.
Yes, yes, i've always Had qu ite a fon dn ess For ch i ldren, you know.
Evet, çocukları oldum olası çok sevmişimdir.
And when reference is made To u n f in ish ed bus in ess Of a major natu re, The only i nterpretation To be made here Is s imply that- -
Yarım kalmış önemli bir mesele dendiği zaman buradan çıkarılabilecek tek anlam şu ki...
You've got Bus in ess in there? I most certain ly do.
Kesinlikle öyle.
[soft melancholy music] Well, i gu ess it's Time for me now.
Sanırım artık zamanım geldi.
WHERE IS H E? HE'S IN TOWN ON BUS IN ESS.
Tanrım, berbat görünüyor olmalıyım!
I BU I LT A CH ESS SET AND EVERYTHING.
Ama dediğim gibi, sadece 15 dakikamız var. Birkaç dakika dediğin nedir ki?
I CAN'T STAND THIS LON ELIN ESS ONE MORE DAY.
Her sabah uyandığımda, kendi kendime, bu akıl sağlığımın yerinde olduğu son gün diyorum.
"WITH A SET OF EMOTIONS AND A MEMORY TRACK, " THE ABILITY TO REASON, TO THINK AND TO SPEAK. " SHE IS BEYON D I LLN ESS AND, U N DER NORMAL CI RCU MSTANCES,
"Duygularıyla olsun, hafızasıyla olsun, muhakeme, düşünme ve konuşma yeteneğiyle olsun fizyolojik ve psikolojik açıdan bir insandır."
ALL YOU'RE LEAVING BEH IN D IS LON ELIN ESS.
- Eve mi? - Evet. Geride bıraktığın tek şey yalnızlık.
AND THAT MERRY-GO-ROU N D- - OH, MY GOODN ESS.
Şuradaki tarlada beyzbol oynardım.
I GU ESS BECAUSE WE ONLY GET ONE CHANCE.
Belki her müşterinin yalnızca bir yaz hakkı vardır.
I GU ESS WE ALL WANT THAT. MAYBE WHEN YOU GO BACK, MARTI N, YOU'LL F IN D THAT THERE ARE M ERRY-GO-ROU N DS AND BAND CONCERTS WHERE YOU ARE.
Belki oraya döndüğün zaman, yaşadığın yerde atlıkarıncaları ve orkestra konserlerini bulacaksın, Martin.
WELL, MY GOODN ESS.
- Gidelim buradan.
YEAH, I GU ESS YOU'RE RIGHT.
Sanırım haklısın.
IT'S HAPPENED BEFORE. A FEW YEARS OF HAPP IN ESS AND THEN- -
- Susanna'nın bana aşık olduğunu farketmiştim ve ne olabileceğini biliyordum.
YEAH, I GU ESS THEY ARE.
- İşler tıkırında, değil mi, Bay Bevis?
WELL, I WAS J UST PASSING TH ROUG H TOWN ON BUS IN ESS AND SOMEON E PO I NTED YOU OUT TO ME
Ben de bir uğrayıp merhaba diyeyim dedim.
WELL, I GU ESS I'D BETTER BE GOING.
Nasıl yaptığını sormak zorundayım. Kakaosunu içip dolu fincan bırakmış.
NO. I, I GU ESS YOUR EARS ARE BETTER THAN M IN E.
Size göstermek istediğim bir şey var.
AND I GU ESS THERE'S NOTHING YOU CAN DO ABOUT THAT!
Bilimimin giriş becerisi.
G U ESS HE GOT P ICKED UP. PROBABLY.
Sadece şu otostopçuya bakıyordum.
[laughs] YEAH. I GU ESS IT'S A GOOD WAY
Aslında bir şey değiştirmez.
Waiter-ess!
Garson!
Hey, waiter-ess!
Hey, garson!
- S HOGU N M ESS ENGER, KIS H U FI EF
- SHOGUN HABERCİSİ, KISHUFIEF
e c t zes poay w g y oecause oeoe t s po a o M c tocks you s st, oeat you d u m, out m d you ow ous ess
Bu da vatandaş isteyerek vergi veriyor demek. McIntock'un planından önce - Israr edeceksen davulunu çal ama kendi işine bak.
So as to commune with your ess ence.
Özüne ortak oluncaya kadar.
You know how to addr ess her?
Ona nasıl davranacağınızı biliyorsunuz?
She's the mur... der... ess!
O ka... dın... ka... til!
- Eddie Holt works for ESS?
- Eddie Holt Destek Sistemleri hesabına mı çalışıyor?
Well... ye-e-ess, yes.
Şeyy... Ee.ve.e.t, evet.
Sorry I couldn't be of more help, officer-ess.
Kusura bakma, pek yardımcı olamadım memure.
The Hair-ess, right?
Hair-ess'i mi yazmıştı?
Oh, man, T ess.
Of be Tess.
When I get done... S / eep / ess C / ty / / is gonna rock the world.
Uykusuz Şehir'i yazdığım zaman... dünyayı yerinden oynatmıştı.
That's right. My goodn ess, [chuckles]
Doğru.
U n f in ish ed bus in ess Of a major natu re
- Hayır.
HEY, WE COULD PLAY CH ESS.
Keşke kalabilsek, Corry.
SOMETHING TO--ANYTHING SO YOU CAN J UST FIGHT LON ELIN ESS.
- Sana özgürlüğünü veremem.
HEY, JOE, YOU WERE WRONG. JUST BRU ISED, I GU ESS, HUH?
- Demek ki kırık değilmiş?
I GU ESS NOT, HENRY.
Belki büyü vardır, dilekler gerçek olur...
I GU ESS THE TROU BLE IS- -
İyi geceler, evlat.
I GU ESS THE TROU BLE IS THERE'S NOT ENOUGH PEOPLE AROUND TO BELIEVE.
İyi geceler, Bolie.
OH, THIS IS MADN ESS. IT'S IMPOSS I BLE TO MAKE A CALL IN NEW YORK.
- Doğru söze ne hacet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]