Fare translate Turkish
7,841 parallel translation
I was just taking a bath and I saw another mouse.
Duş alıyordum ve başka bir fare daha gördüm.
There was only one mouse and I let him in your apartment so I could be near you.
Sadece bir fare vardı ve sana yakın olabilmek için tekrar evine bıraktım.
He is more than willing to let animal control check for rats.
Hayvan Kontrol Ekibi'nin evde fare olup olmadığını araştırmasına izin verdi.
How well you know these guys, Mouse? I don't know.
Bu herifleri nasıl bu kadar iyi tanıyorsun Fare?
- Relax.
- Sakin ol Fare.
All this cat and mouse stuff, It has to stop!
Tüm bu kedi fare olayları, durmak zorunda!
Good night, Mouse.
İyi geceler fare.
Last week, I called New York City an overpriced, rat-infested hellhole that smells like an adult diaper.
Geçen hafta, New York'un fazla abartılmış, fare istilasına uğramış bir cehennem çukuru olduğunu ve yetişkin bezi gibi koktuğunu söylemiştim.
How does it feel to know that a pawnbroker and a rat killer know more than you do, huh?
Bir rehincinin ve fare avcısının senden daha fazla şey bilmesi nasıl bir his söylesene?
If I were hunting rats, this is exactly where I'd assume they'd go.
Fare avlıyor olsaydım, buradan gittiklerini düşünürdüm.
Did you think that I would try to slink out of my rooms, like a rat in a passageway?
Koridordaki bir fare gibi, odalarımdan sıvışmaya çalışacağımı mı düşündün?
Not like a rat.
Fare gibi değil.
I'm sick of his cat and mouse game.
Kedi fare oyunundan sıkıldım.
Took five mice, put'em in a cage, fed them just enough to survive, and you know what happened?
Beş tane fare alıp bir kafese koymuşlar sadece hayatta kalabilecekleri kadar beslemişler ve sonra ne olmuş biliyor musun?
The weakest mouse. Bullshit.
- En zayıf fare.
A mouse set a trap for you.
Bir fare, senin için kapan kurmuş.
Yes, mouse, what is it?
Evet, fare, ne oldu?
~ That's double the fare.
~ Bu çifte ücret.
~ It's human nature, Mr Pepys. ~ You'll get your regular fare out of us and no more.
~ Bu insan doğası, bay Pepys. ~ Bizden düzenli ücret alıyorsunuz, daha fazlası değil.
Well, actually, those are rat teeth that I filed down into perfect little circles.
Törpüyle yuvarlak hâle getirdiğim fare dişi onlar.
Oh, and when you get out of here there's a little taco place on the corner that has enough potential jewelry to keep you in business for years.
Hapishaneden çıktığında köşede taco yapan bir yer var. Seni yıllarca meslekte tutacak kadar fare var içinde.
Hmm. Is it another pair of earrings made out of rat teeth?
Fare dişinden yapılmış küpe mi gene?
The rat tooth necklace.
Fare dişinden kolyeyi.
Let's dispense with the cat-and-mouse phase, if you don't mind.
Eğer sorun değilse kedi fare kovalamacası kısmını geçelim.
I was one click away from starting a second Iranian Revolution.
İkinci İran devrimini başlatmaya bir fare tıkı kadar yakındım.
- I'll get your fare.
- Senin ücretini ben öderim.
♪ Beauty and the Beast 2x18 ♪ Cat and Mouse Original Air Date on June 9, 2014
Beauty and the Beast Sezon 2 Bölüm 18 Kedi ve Fare.
Jenna and Darcey always sit together on the rides, so, I get crammed into a teacup with a horny, 50-year-old with a Minnie Mouse tramp stamp.
Bir şeye bindiğimizde Jenna ile Darcey hep yan yana oturuyor. Öyle olunca fincanda beli Mini Fare dövmeli 50'lik azgın birinin yanına sıkışıyorum.
Gerbil game?
Fare oyunu mu?
It's called Catch the Gerbil.
Oyunun adı Fare Yakalamaca.
I had to pick up a lubricant for Catch the Gerbil, so I stopped by a convenience store.
Fare Yakalamaca oynarken kullanacağımız kayganlaştırıcıyı almak için markete girdim.
I was scrambling to think of a way to get you out of there, when I realized I had the perfect combination of a deviant's delights- - the gerbil, the lube, the alcohol... the ski mask.
Seni oradan nasıl çıkarırım diye düşünüyordum. Sonra elimde bir sapığın eşyalarının kusursuz kombinasyonunun olduğunu gördüm. Fare, kayganlaştırıcı, içki.
Twice I gave you train fare out of this place, and you still don't leave.
Buradan gitmen için 2 defa tren parası verdim ama hâlâ gitmiyorsun.
Rats everywhere.
Her yerde fare var.
It turns out Sonic Hedgehog shapes not just the wings of chickens, but the paws of mice and other animals and even our own hands.
Anlaşıldı ki, sonic hedgehog sadece tavukların kanatlarını değil fare ve diğer hayvanların patilerini de şekillendiriyordu. Hatta bizim ellerimizi de!
The thing that struck me the most when I first opened the skate egg was how shockingly similar that embryo looks to a chicken embryo, a mouse embryo, a human embryo.
Tırpana balığı yumurtasını ilk açtığımda en çok dikkatimi çeken şey bu embriyonun bir tavuk, fare veya insan embriyosuna ne kadar benzediğiydi.
I see you've taken up rat catching.
Şimdi de fare avcılığına mı başladınız?
- Use these for catching rats?
Bunları fare avlamak için mi kullanıyorsunuz?
A rat catcher?
Fare avcısı mı?
Like a naked mole rat yawning.
- Esneyen tüysüz bir fare gibi aynı.
Mole rat is getting its supper.
Bizim fare karnını doyurmak üzere.
Wouldn't it be a riot if some rat poison found its way into his cute little bowl, hmm?
Ya bir kargaşa sırasında o küçük tüy yumağına birisi fare zehri verirse ne olur?
I honestly believe that he may die of sheer fright, like some tiny, shivering little mouse.
Küçük titrek bir fare gibi sırf korkudan ölebileceğine cidden inanıyorum. - Altını pisletti galiba.
It's a dead rat!
Fare... ölüsü!
Han Yoo Ra's portrait was delivered. And a dead rat.
Daha önce Han Yoo Ra'nın cenaze portresini bugün de ölü bir fare aldım.
He sent a dead rat on last Sunday.
Geçen Pazar ölü bir fare gönderdin.
I'm sure you will fare well.
Seni de seveceğine eminim.
- Ruzek, Mouse.
- Ruzek, Fare.
Shut up, Mouse.
Kapa çeneni Fare.
- On my way out,
Çıkarken yeni bir fare alıvereyim dedim.
I figured I may as well grab a new gerbil for that little gerbil game Bear and I like to play.
Ayı'yla oynadığımız o fare oyununda kullanmak için.