English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fare you well

Fare you well translate Turkish

121 parallel translation
I will requite your love, so fare you well.
Unutmam sevginizi. Hadi, güle güle.
Fare you well, my liege. I'll call upon you ere you go to bed and tell you what I know.
Müsaadenizle efendimiz, siz yatmadan önce gelir söylerim öğrendiklerimi.
Fare you well, my dove.
Güle güle, kumrum benim.
Fare you well.
Hadi hoşça kalın.
- Fare you well.
- Uğurlar olsun.
So, fare you well at once, for Brutus'tongue hath almost ended his life's history.
Hadi, size uğurlar olsun, gidin. Brutus söyledi bitirdi sayılır artık hayatının hikayesini.
Fare you well, my lord.
Uğurlar olsun soylu efendim.
Fare you well.
İyi günler.
Fare you well!
Kolay gelsin!
But it was not to be, sir. I fare you well ;
Ama kazandırmayacak, efendim.
Fare you well, my lord.
Hoşçakalın Lordum.
Well, fare you well, my lord.
Aceleniz var demek, Lordum.
Fare you well, boy. You know my mind.
Hoşça kal çocuk, düşüncemi biliyorsun.
Fare you well now.
"Git" dedin işte. Şimdilik hoşça kal.
So fare you well.
Hadi güle güle.
Fare you well, my liege.
Müsaadenizle kralım.
And on his grave rained many a tear Fare you well, my dove.
Mezarına yağmur gibi yaşlar döküldü.
Fare you well.
Uğurlar olsun.
But fare you well!
Elveda sana.
But fare you well.
Ama, haklısın.
Fare you well, my dove
Elveda güvercinim.
And you must turn around to the ladies and gentlemen and say, "Goodbye, fare you well".
Ayrıca son anda dönüp, "Bayanlar ve baylar Hoşçakalın, elvada." diyeceksin.
Goodbye, fare you well.
"Hoşçakalın, elveda."
" Fare you well...
"Elveda..."
He is well paid that is well satisfied and I, delivering you, am satisfied and therein do account myself well paid - fare you well.
Alınan iyi bir sonuç, en iyi ücrettir. Sizi kurtarmakla iyi bir sonuç aldığım için ücretimi ödenmiş kabul ediyorum. Hoşçakalın.
Well, I'll be off unless you have a fare for me.
Benim için bir işin yoksa bugünlük paydos edeceğim.
Yeah, well, I tell you, he's the rat.
Öyle mi? İşte fare o!
Well, it's not a question of wanting to be a mouse it just sort of happens to you.
Şey, bu fare olmayı isteme meselesi değil başınıza geliveriyor.
I hope you will fare well.
Kendine iyi bak.
Fare thee well, dear girl of mine, You'll stay behind till I come back...
Elveda sevgilim, demek bensiz gidiyorsun...
# Fare-thee-well, oh, you Barbary merchants
Elveda size Berberi tüccarlar
# Fare-thee-well to you Barbary merchants
Elveda size Berberi tüccarlar
Well, you could have saved the bus fare out here.
Dönüş biletleriniz için para ayırsaydınız keşke.
Well, you're tougher than Mighty Mouse.
Süper Fare'den daha güçlüsün.
Yeah, well, you ain't petting no mice when you walk with me.
Benimle yürürken fare mare sevemezsin.
Well, it's better than our usual Friday-night fare sitting around watching you and Buck play Don't Blame Me, It Was Him.
Her zamanki cuma akşamı eğlencemizden iyidir Buck ve senin "Beni suçlamayın o yaptı!" oynamanızı izlemeye yeğdir.
You kill me to deny it. - Fare thee well.
- Reddetmekle beni öldürdün.
You mean, take these in exchange... - for you paying your part of the fare. - Well, what do you think?
Demek istediğin, bunları senin ücretteki payın için alayım.
Do you teach the English children as well Mr Running Moose?
İngiliz çocuklarına da öğretiyor musunuz Bay Koşan Fare?
How'd you fare so well?
Bunu nasıl becerdin?
Fare you well, my lord.
Hoşça kalın efendimiz.
Oh, you did well, Rat.
İyi işti Fare. Evet, kesinlikle.
Kaspar, if you play well, you'll enjoy the finest fare.
Kaspar, eğer iyi çalarsan en iyi yemekleri de yersin.
Did you hear everything well from your rat hole?
Ama birtakım ejderha güçlerini onun gibi birkadına... vereceğine inananamıyorum. O fare deliğinden herşeyi iyice duydun mu?
Well, if you want to know more about a substance, I'd rather you gave it to a rabbit or a rat rather than taking it yourself and testing it on yourself.
Eğer bir madde hakkında daha çok bilgiye ihtiyacınız varsa, Onu bi fare veya tavşana vermeyi tercih ederim bu onu sizin alıp sizin test etmenizden daha iyidir.
As I told you, in Rose Red's heyday men didn't fare well here.
Size söylediğim gibi, Rose Red güçlüyken, erkeklerin işi zordu.
Why you left town without so much as a fare-thee-well.
Neden ansızın kasabadan ayrıldığını söyle ona.
You know, mice don't write very well.
Biliyorsun, fare pekiyi yazamaz.
Well, what do you know, you actually hit the fare way this time.
Belki de şu an bir uçağı indirmiş olabilirsin.
- Well, if you're going to do mice...
- İyi, şu fare olayına gireceksen...
A little mouse has found a well deserved piece of cheese but before you know whats going on.. a cat comes after you.. then.. a dog comes after you.
Minik fare, küçük bir parça peynir bulur daha ne olduğunu anlayamadan bir kedi, peşine düşer, sonra da bir köpek peşindedir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]