Fasten your seat belt translate Turkish
116 parallel translation
You'll be all right by the time you fasten your seat belt.
Uçakta kemerini bağladığında senin için her şey yolunda olacak.
Be sure and fasten your seat belt, huh?
Dikkatli ol ve emniyet kemerini tak, huh?
Did you fasten your seat belt?
- Kemerinizi bağladınız mı?
Fasten your seat belt and chew gum.
Kemerini tak ve sakızını çiğne. Güldüğün zaman daha güvenli oluyor.
Fasten your seat belt and no smoking.
Kemerlerinizi bağlayın, sigara içmek yasaktır.
I'll see you in New York, and don't forget to fasten your seat belt.
New York'ta görüşürüz. Kemerinizi bağlamayı da unutmayın.
Fasten your seat belt, please.
Kemerinizi bağlayın, lütfen.
Fasten your seat belt.
Kemerinizi bağlayın.
- Hey, fasten your seat belt.
- Kemerlerinizi bağlayın.
Fasten your seat belt.
Maskelerinizi çıkarın.
Fasten your seat belt, sir.
Kemerinizi bağlayın efendim.
I'll fasten your seat belt.
Emniyet kemerini takalım.
- Fasten your seat belt, please.
- Koltuk kemerlerini bağlayın, lütfen.
Please sit up and fasten your seat belt.
Lütfen dik oturun ve kemerlerinizi takın.
You'd better fasten your seat belt.
Kemerinizi bağlasanız iyi olur.
[Voice Echoing On Speaker] Ladies and gentlemen... the captain has just turned on the "no smoking" and "fasten your seat belt" sign for taxiing and take-off.
Bayanlar baylar kaptanınız konuşuyor. Sigaralarınızı söndürün ve kalkış için kemerlerinizi bağlayın.
Now let's fasten your seat belt.
Şimdi de kemerini bağlıyoruz.
- Fasten your seat belt.
- Kemerlerinizi takın.
Fasten your seat belt, honey, and say hello to freedom.
Emniyet kemerini bağla tatlım ve özgürlüğe merhaba de.
Please fasten your seat belt.
lütfen, emniyet kemerini bağlayın.
Fasten your seat belt, Mac.
Bayır aşağı gidiyoruz.
- You must fasten your seat belt, sir.
- Kemerinizi takmanız gerekiyor efendim.
Why don't you just close your eyes and fasten your seat belt.
Neden sadece gözlerini kapatmıyor ve emniyet kemerini bağlamıyorsun?
brian, sit down and fasten your seat belt.
Brian, Yerine otur ve kemerini bağla.
Fasten your seat belt!
Emniyet kemerini bağla!
Fasten your seat belt!
Kemerini bağla!
Fasten your seat belt.
Emniyet kemerini tak.
Fasten your seat belt.
Kemerini bağla.
- Fasten your seat belt.
- Kemerini bağla.
I told you to fasten your seat belt.
Kemerini bağlamanı söylemiştim.
Fasten your seat belt!
Emniyet kemerinizi bağlayınız!
Please fasten your seat belt.
Lütfen kemerinizi bağlayın.
- Good. Fasten your seat belt.
- Güzel, emniyet kemerini bağla.
Fasten your seat belt.
Emniyet kemerini bağla.
- Fasten your seat belt.
Kemerini bağla.
All right, fasten your seat belt.
Pekala, emniyet kemerini bağla.
Fasten your seat belt, please.
Lütfen kemerini tak.
Fasten your seat belt.
Kemerini tak.
Fasten your seat belt, please.
Kemerini tak, lütfen.
Fasten your seat belt.
Sen sür. Emniyet kemerini tak.
Fasten your seat belt.
Emniyet kemerini bagla.
Please return to your seats and fasten your seat belts and remain there until we release the fasten-your-seat-belt sign.
Lütfen yerlerinize oturup kemerlerinizi bağlayın ve "kemerinizi çözün" ışığı yanana dek öyle kalın.
Take your seat and fasten your seat belt.
Yerinize oturup, kemerinizi bağlayın.
Fasten your seat belt, and try to remain calm
, emniyet kemerini bağlayın ve sakin kalmaya çalışın
Fasten your seat belt, Miss Ma.
Kemerinizi bağlayın, Bayan Ma.
And you should fasten your seat belt.
Kemerini de bağla.
Fasten your seat belt, Daphne.
Kemerini bağla Daphne.
Fasten your fuckin Seat belt!
Kemerini bağla!
Fasten your seat belt, sweetheart.
emniyet kemerini tak, güzelim.
Fasten your seat belt, please.
Kemerini bağla lütfen.
If you can feel, I can heal. Fasten your seat belt, Eddie.
Kemerini bağla Eddie Sarsıntılı bir yolculuk olacak