Faster and faster translate Turkish
1,620 parallel translation
So when the captain turns on the engines the force pushes the plane faster and faster.
Kaptan motoru çalıştırdığında motor, uçağı hızlandırır da hızlandırır.
It goes faster and faster, and it works its way... until it eventually hits the pole.
Gittikçe hızlanır ve devam eder ta ki direğe çarpana kadar.
This energy that appears to fill the universe... and stretch the expansion ofthe universe... faster and fasterwith time is now known as dark energy.
Bu evreni dolduran... ve zaman geçtikçe evreni daha da... uzatarak genişleten kuvvete karanlık enerji deniyor.
So you throw the apple... and itjust zooms away faster and fasterwith time.
Yani elmayı fırlatıyorsunuz... ve zamanla daha da hızlı bir şekilde uzaklaşıyor.
It almost feels like you'rejust accelerating... faster and faster and faster... as you burn all the fuel out of the big main tank.
Giderek hızlanmaya başlıyorsunuz. Ama ana tankerdeki bütün yakıt yanıp bitiyor.
Their hypothesis : that melt water has cut all the way through to the bedrock a quarter of a mile below, and is lubricating the underside of the glacier, propelling it faster and faster into the sea.
Hipotezleri şu : eriyen buzun suyu 400 metre kadar derinde, ana kayaya kadar buzulu oyuyor ve altını kayganlaştırıyor.
Actually, Ronald, did you know that, on average girls develop faster than boys and have higher levels of cognitive functioning including math calculation, written language and verbal fluency?
Ronald. Bunlara matematik hesapları yazılı dil ve sözel akıcılık da dâhildir. Bunları biliyor muydun Ronald?
Like a great ape, but bigger... faster and a lot more agile.
İri bir maymuna, ama daha büyük... daha hızlı ve çok daha çevik.
And, you know, it affects us in - - in ways - - it's not fair, but, you know, it's forcing us to go faster than we normally would.
Bizi öyle açılardan etkileyecek ki... Adil değil ama bizi daha hızlı ilerlemeye zorluyor.
I even told him that, I was authorized for the coalition and if we can agree on a new Prime Minister everything can be solved faster.
Gruptan koalisyon için yetki aldığımı birlikte tarafsız bir başbakan ismi üzerinde anlaştığımız takdirde hızla sonuç alabileceğimizi anlattım ama...
I believe it would be better for us if you make a statement indicating that Sep. 12th Intervention was necessary it will be good for us and it will get you out of here faster.
Bence... Yani bana sorarsanız,... 12 Eylül'ün lüzumlu olduğu hakkında bir beyanat verirseniz hem bizim için iyi olur hem de sizlerin çıkışı kolaylaşır.
It'd make life so much easier and faster for the rest of us.
Bu hayatı çok daha kolaylaştırır ve geri kalanımız için hızlandırırdı.
Yeah, well, I mean these guys are faster than the post office getting info in and out.
Evet, bu adamlar bilgi alıp vermede postaneden daha hızlı.
They're flat out, and you want us to go faster?
Hepsi çok yorgun. Daha hızlanmamızı mı istiyorsunuz? !
I have a million errands to run, and I'd do it a lot faster without you.
Lütfen, Carlos. Yapacak milyonlarca işim var, ve sen olmadan çok daha hızlı yapabilirim.
Keeping it clean was getting in the way of the contest, so I chopped it off last night. It just makes me faster and sleeker, like a cheetah.
Böylece çita gibi daha hızlı ve pürüzsüz oldum.
And faster than you can say, "Jesus H. Clone"... I was alone... again.
"İsa H. Klon" diyebileceğinizden daha kısa sürede yalnız kalmıştım...
Aspirin. Insert. We'll get the full effect faster and more intense.
Aspirin katılmalı ki tam etkisini daha hızlı..... ve daha çok hissedelim.
And the faster reactants, i. e. Explosives...
Ve tepkenler, yani patlayıcılar ne kadar...
And then you zapped daphne, And she could travel a thousand times faster.
Eğer sen Daphne'yi binlerce kez hızlandırırsan zamanda yolculuk yapabilir.
And they are faster and stronger.
Daha hızlı ve daha güçlüler.
Tough kid who thinks his hands are faster than they really are and that he can take his punch.
Yumruklarının olduğundan daha hızlı olduğunu sanan sıkı çocuk yumruğunu yüzünde buluverir.
We're doing this for our patients, not for ourselves... and the faster we can locate the mutation, the better.
Bunu hastalarımız için yapıyoruz, kendimiz için değil ve bu mutasyonu ne kadar hızlı belirlersek, o kadar iyi olur.
I'm faster, and stronger than you.
Senden daha hızlı ve kuvvetliyim.
Ifthe planet is rotating faster... than the moon it orbits, like Deimos... the tidal forces between the two... actually shove Deimos out further and further.
Eğer gezegen kendi uydusundan daha hızlı dönüyorsa tıpkı Deimos gibi ikisi arasındaki gelgit kuvvetleri Deimos'u gittikçe uzaklaştırır.
And the more stuff there is in the Sun... the faster those planets have to move... to stay in their orbits.
Güneşte ne kadar çok şey olursa... yörüngede kalabilmek için... gezegenler o kadar yüksek hızda dönmelidir...
There are particles in space... even dust-sized particles, pebble-sized particles... that are traveling tens of thousands of miles an hour... and sometimes even faster.
Uzay boşluğunda bazı parçacıklar var. Bunlar toz halinde veya çakıl büyüklüğünde olabiliyorlar. Çakıl boyutunda olanlar saatte binlerce kilometre hareket ediyorlar.
Additionally, bacteria can grow up to fifty times faster... and any virus brought onboard... could mutate into a never-before-seen predator... thanks to the ever-present radiation.
Ayrıca bakteriler 50 kat daha hızlı çoğalıyor ve uzay aracına giren her virüs radyasyon yüzünden daha önce hiç görülmemiş bir biçimde mutasyona uğruyor.
How about we walk faster and talk less?
Daha hızlı yürüyüp, daha az konuşmaya ne dersin? Bana uyar.
Look harder and faster.
Daha dikkatli ve hızlı göz at.
Made from the male sex hormone testosterone which tells the body to increase muscle size and strength and helps to recover from workouts faster.
Bunlar, vücuda kas boyutunu ve gücünü arttırmasını söyleyen, yorgunluğun geçmesini hızlandıran erkeklik cinsiyet hormonu testosterondan üretilirler.
Your test scores go up and you're doing homework faster, so you can do more work.
Test puanlarınız yükseliyor ve ev ödevlerini daha hızlı yapıyorsunuz.
And my attending gets called away to consult on a procedure and the surgery ended faster than normal.
Sonra uzman doktor bir prosedür hakkinda görüs bildirmesi için çagrildi bu yüzden ameliyat normalden daha kisa bir sürede bitti.
Claire and Sylvios relationship was moving even faster
Claire ve Silvio'nun ilişkisi oldukça hızlı ilerliyordu.
Nothing gets a woman in your arms faster than scary robots and simulated privacy.
Bir kadının kollarına girmesini istiyorsan hiçbir şey gizlenmiş, taklit, korkunç robotlar gibi olamaz.
Getting stronger and faster.
Daha güçlü ve hızlı olmak için.
It's definitely larger and faster than I'd anticipated.
Kesinlikle beklediğimden çok daha büyük ve hızlı.
And they're reproducing faster than we can capture or eradicate them.
Ve onları yakalayabileceğimizden ya da yok edebileceğimizden çok daha hızlı ürüyorlar.
.. the heart starts beating faster and makes you sigh.
.. kalp atışları hızlanır Ve derin bir nefes alır...
It can isolate the platelets and direct them to an injury sooner, and heal faster.
Trombositleri izole edip yaraya daha çabuk gönderebilir ve daha çabuk iyileştirebilir.
Rest early and the wound will heal faster
Dinlen ki, yaraların daha çabuk iyileşsin.
Morning and night application will help the wound heal faster
Sabah ve akşam günde 2 kere kullanırsan yaran daha çabuk iyileşir.
I can bike away much faster, and ring the bell to drown out bad thoughts!
Bisikletle çok daha rahat kaçarım, hatta kötü düşünceleri duymamak için de zilini çalarım!
They're only 52 feet long, but they go a lot faster than the sleds and the maxi boats of the'70s or'80s.
15 metre uzunluğundalar ama 70-80'lerin kızaklı ve maksi teknelerinden daha hızlılar.
More water from melting ice absorbs more of the sun's heat, melting the ice sheet and heating the planet even faster.
Eriyen buzdan gelen sular, Güneşin ısısının daha fazla hapsedilmesine sebep olarak buz kütlelerini hızla eritiyor ve gezegeni giderek artan bir hızla ısıtıyor.
The taller it grows, the faster its growth rate, so that in a matter of days it towers above the undergrowth and continues reaching for the sky.
Ne kadar uzarsa, gelişme hızı da o kadar artar. Böylece birkaç gün içerisinde topraktan çıkarak hızla gelişmeye başlar.
Put it four steps away, then I'll have to run faster and I'll push myself harder to get to it.
Dört adım öteye koyarsak daha hızlı koşmam ve ulaşabilmek için kendimi daha çok zorlamam gerekir.
I'm tying to go faster and deeper in my knowledge of people and life.
Ben insanlar ve yaşam üzerindeki Birikimimi artırmak ve bu konuda derinliklere inmek istiyorum
You would probably move faster If you ate a healthy diet, decreased your alcohol intake, And reduced the extracurricular activity
Eğer sağlıklı bir diyet ile alkolü azaltırsan kız arkadaşlarınla programım dışı aktivitelerini... azami düzeye indirirsen Büyük ihtmalle daha hızlı hareket edersin.
And whatever you have to tell me, the faster we can resolve this. We can maybe even save whoever you attacked last night.
Yani ne olursa olsun bana anlatmak zorundasın, bu işi hemen çözer ve belki de dün gece saldırdığın kişiyi kurtarabiliriz.
You do anything sideways like you did with Lemanski and I'll lock-up your corrupt ass faster than you can say how'd I lose this job.
Lemanski'ye yaptığın gibi bir şeyler yaparsan,... daha işimi nasıl kaybettim diyemeden kokuşmuş kıçını hapse tıkarım.