English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fine woman

Fine woman translate Turkish

406 parallel translation
She's a fine woman, Bill.
O iyi bir kadın, Bill.
You got a fine woman. But you young man.
İyi bir kadının var, ama sen genç adam.
Make fine woman.
İyi bir kadın yap.
Exactly where a fine woman belongs.
İyi bir kadının ait olduğu yer.
His wife's a fine woman, and they have two beautiful children.
Karısı iyi bir kadın, iki de güzel çocuğu var.
Your Aunt Sissy's a fine woman, Francie.
Sissy teyzen iyi bir kadın Francie.
Now your sister is a fine woman, Noah, but she must find out the kind of man she's married to.
Ablan iyi bir kadın, Noah. Ama nasıl bir adamla evli olduğunu bilmeli.
You have labored hard in this lovely vineyard, Marshal... and your labor is rewarded by a fine woman's love.
Bu güzel bağda çok emeğin var, şerif ve emeğin iyi bir kadının sevgisiyle ödüllendirilmiş.
You're a fine woman, Susan.
Sen iyi bir kadınsın, Susan.
- You're a very fine woman.
- Siz çok iyi bir kadınsınız.
You're gonna grow up to be a strong, fine woman... and I'm gonna see that you do.
Büyüdüğünde iyi ve güçlü bir kadın olacaksın. Öyle olmanı sağlayacağım.
You've broken a fine woman's heart, Fisby.
Nazik bir bayanın kalbini kırdın, Fisby.
She's a fine woman, isn't she?
İyi bir kadın değil mi?
She'll grow into a fine woman one day.
Bir gün çok hoş bir hanım olacak.
- You took yourself a fine woman.
- Kendine güzel bir kadın bulmuşsun.
My mother was a fine woman... a fine Spanish woman.
Annem güzel bir kadındı güzel bir İspanyol kadını.
Ah, Madame Bertholt is a very fine woman, Your Honour.
Madam Bertholt çok hanımefendi biridir, efendim.
Iz, you're a fine woman.
Iz, sen iyi bir kadınsın.
This is no life for a fine woman like you.
Sizin gibi güzel bir bayan için hiç uygun bir hayat değil bu.
You're a fine woman, Mrs Warren.
Siz iyi birisiniz Bayan Warren.
I thought at first you had the usual pride of a fine woman.
Önceleri bu gururunu, hanımefendilere has olan o gururdur diye sanmıştım.
Oh, you're a fine woman!
Ah, Fena parça değilmişsin!
Regarding the light of a young woman, she's a fine, handsome girl.
Aslına bakarsan oldukça hoş, güzel bir kız.
- Fine-looking woman.
- Güzel kadın.
Sure is a fine-looking woman.
Çok güzel bir kadın olmuş.
Sister Bessie, you sure are a fine-Iooking woman.
Rahibe Bessie, görünüşüne diyecek yok.
So stay here, with that woman you earned for yourself by such fine means.
O halde burada kal, çok iyi yollarla kazandığın o kadınla.
I've seen how fine and sweet things can be between a man and a woman... how love can be calm and good.
Aşkın ne kadar da dingin ve güzel olabileceğini gördüm.
A fine Christian woman, Mrs. McGonigle.
İyi bir Hristiyan, Bayan McGonigle.
- Really? - She's too fine a woman.
- O çok hoş bir kadın.
She's a very fine old woman.
O çok hoş bir yaşlı bayan.
I'd have liked fine to have just one more really good dram before I join the old woman!
Benim ihtiyarın yanına gitmeden önce bir kadeh atmayı çok isterdim doğrusu.
Number one : you're a fine figure of a woman.
Bir : güzel bir kadınsın.
Miss Denver, she's the young one there, she ain't his daughter. And Miss Fleuretty dad-blasted fine figure of a woman that she is... -... well, she ain't exactly- -
En gençleri olan Bayan Denver, onun kızı değil ve Bayan Fleuretty, oldukça da hoş bir bayan kendisi, o da tam olarak- -
- Aslak has a fine-looking woman.
- Aslak'ın güzel karısı varmış.
Such feelings of love are fine when you are nineteen or twenty years of age but when you are an old woman of sixty like I am then it's just shameful
Böyle bir aşk genç iseniz ne kadar da güzel. Ama benim gibi 60 yaşındaysanız elinizde utançtan başka bir şey olmaz.
Fine guy that makes me... taking food out of a woman's mouth... especially a nun's.
Bir kadının ağzından yemeğini almış gibi oldum. Hem de bir rahibenin.
You know, did... Did anyone ever tell you, Miss Ogi, that you're a fine-looking woman?
Acaba daha önce size ne kadar güzel bir kadın olduğunuzu söyleyen oldu mu, Bayan Ogi?
You're a fine young woman, and I'm sorry you dislike me.
Sen iyi bir genç kadınsın. Benden hoşlanmadığına üzüldüm.
Clyde Fletcher's widow, a generous woman of fine character.
Clyde Fletcher'ın dul eşi, çok cömert ve iyi bir kadın.
Fine, woman.
İyi, bayan.
You've grown up into a fine young woman.
Büyümüş, hoş bir genç hanım olmuş.
Some day, you'll make some lucky woman a fine husband.
Eminim siz de, günün birinde iyi bir koca olacaksınız.
Fine-lookin'woman.
Çok çekici bir bayan.
Fine, but is the woman safe?
Güzel, ama kadın güvende mi?
So the fine woman you've chosen to run around with turns out to be broke and a murderer as well. That sounds very likely.
Kulağa mantıklı geliyor.
Woman breaks up a fine home to play a piano in a saloon and take up with a man she's known only a few hours.
Kadın evini barkını bırakıp bir gazinoda piyano çalıyor. Birkaç saattır tanıdığı bir adamı kocasına tercih ediyor.
You're a fine sea dog, captain, but it seems to me that the Battledore could well do with a woman's hand at the helm.
Siz iyi bir denizcisiniz Kaptan ama dümende bir kadın elinin olması Battledore'a yarayabilir.
Fine little woman.
Çok iyi bir kadın.
She may be a female hellcat about whiskey, sir, but a fine figure of a woman, with eyes... - Smythe.
Viski konusunda şirret bir kadın olabilir, efendim, ancak çok hoş görünüşlü bir hanım, gözleri...
A fine young woman.
Güzel, genç bir kadın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]