English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fingering

Fingering translate Turkish

148 parallel translation
Your boss, witnesses to those two other killings, they're all fingering Herbie.
Patronun, şu iki diğer cinayetlere tanıklar hepsi Herbie'yi işaret ediyorlar.
They are fingering trinkets at the purple booth.
Mor çadırda değersiz şeylere bakıyorlar.
Why is it that people who follow people always end up fingering trinkets?
Neden başkalarını takip eden insanlar her bir şeylere bakıyor?
I don't know, but they're fingering trinkets all right.
Bilmiyorum ama onlar sürekli bir şeylere bakıyorlar.
I got well paid for fingering Reese.
Reese'i yoklamam için iyi para verdiler.
Go and repeat your piano fingering.
Git ve piyano derslerini tekrarla.
Always fingering me.
Ya sen? Bana her zaman dokunuyorsun.
If you feel like fingering me...
Ama sen istersen bana dokunabilirsin...
Lightning may flash and thunder may roar around my plane, but when the biggie walks through the cabin, little old ladies stop fingering their beads and sweaty palms dry up.
Uçağımın çevresinde Şimşekler çakabilir ve fırtına gürleyebilir, ama önemli kişi kabine girince, küçük yaşlı hanımlar tespihleriyle oynamayı keserler ve terli avuçları kurur.
I haven't even bothered to learn the fingering.
Parmak egzersizlerini bile yapmaya zahmet etmedim.
Your technique wasn't bad at all, though you might have taken more interest in Cortot's fingering, but let's just talk about the conception.
Tekniğin çok kötü olmasa da Cortot'un parmak tekniğine daha çok dikkat edebilirdin. Ama sadece parçayı kavraman hakkında konuşalım.
Gentlemen, whoever's fingering us has got a lot of pull.
Bu kişi her kimse, gayet donanımlı.
Gentlemen, whoever's fingering us has got a lot of pull.
Beyler bu kişi her kimse, gayet donanımlı.
That is because I made a slight error in my recollection of Urkian's fingering his cadenza in the third movement of the Beethoven Violin Concerto ba, ba, ba.
Bunun nedeni de Beethoven'ın Keman Konçertosu'nun üçüncü kısmını hafızamda icra ederken Urkian'ın doğaçlamasında vurduğu notalarda küçük bir hata yapmamdı. la, la, la.
It'd better be a she. I don't want some bloke fingering my wife about.
Herifin birinin karımı parmaklamasını istemem. O bir erkek.
- There goes your theory... about them fingering Shu instead of the trigger man.
- Kahretsin. - Böylece tetikçi yerine... Shu'yu ihbar ettikleri yolundaki teorin de güme gitti.
I'll just work on my fingering.
Sade parmaklarımı çalıştıracağım.
Her fingering's come a long way.
Çalış stili bayağı gelişmiş.
He was fucking fingering me, sucking on my tits.
Lanet olası beni parmaklamaya ve göğüslerimi yalamaya başladı.
Just give me the fingering.
bana parmaklarını ver
He fingers, fingering my cigarettes
Dokunuyor, sigaralarımı parmaklıyor
Yeah? All I know, you're just trying... to keep them from fingering you.
Bence sadece bu adamların seni teşhis etmesini önlemeye çalışıyordun.
You there, fingering that stomach wound.
Sen, oaradaki! Midesini tutan.
I don't want them to see you fingering the money.
Sizi parayi parmaklarken görmelerini istemiyorum.
He's fingering her wattle!
Boynuna dokunuyor.
He's about to shoot his load, reaches down to start fingering undoes the skirt, reaches in, grabs hold of a goddamn prick.
Tam boşalmak üzereyken, kadını parmaklamak için eteğini kaldırıyor, elini sokuyor, ve eline bir sik geliyor.
I don't think you children have been working on your fingering!
Siz çocuklar hiç biriniz parmak egzersizi yapmamışsınız!
Kyle was working on his fingering with his mom all night long!
Kyle tüm gece boyu annesiyle parmak egzersizi yapmış!
Kyle's mom says Kyle getting really good at fingering!
Kyle'in annesi dedi ki ; Kyle parmaklarını kullanmakta gayet iyiymiş
I try my best to learn the fingering
Parmaklarımı geliştirmek için çok çalıştım.
Pratt's having a little trouble fingering it out.
Pratt konuya parmak atmakta zorlanıyor.
You wasted your time fingering me.
- Benden şüphelenip vakit harcadınız.
He's got us digging up gardens and fingering the PM's best friend.
Adam bahçeleri kazdırıyor ve Başbakan'ın en yakın dostuna çamur atıyor.
Within hours of fingering a minister, Lermov is murdered.
Oniki saat içinde bir Bakan'a çamur atılıyor, Lermov da öldürülüyor.
Grace opened it at number 18, where Martha always had trouble with fingering.
Grace, Martha'nın çalmakta zorlandığı 18 numaralı ilahiyi açtı.
ä ¹ ³ ¿'ve not mastered the fingering for d ³ cap underneath them.
Bilekten kâğıt çekme işinde hâlâ kafama takılanlar var.
Don't be fingering the robots.
Ayağını denk al.
THEN, I'M GOING TO REACH AROUND... BACK, AND START FINGERING...
Sonra da arkasına uzanıp onu parmaklayacağım.
DID HE MARVEL AT YOUR MAGNIFICENT FINGERING?
Muhteşem parmaklamalarınız karşısında şaşkına döndü mü?
- Fingering Brittany!
- Brittany'yi parmaklamak!
I mean, the fingering was a little bit off, but why don't you play it again.
Yani, parmakların birazcık zayıflamış, neden bir kez daha çalmıyorsun.
Gina Gershon is fingering me.
Gina Gershon oynuyor.
He's fingering himself!
kendini parmaklıyor!
You're fingering a chick, right?
Bir pilice parmak atıyorsun, tamam mı?
They were moving, like he was playing a piano or fingering a rosary maybe.
Sanki piyano çalıyormuş gibi hareket ediyorlardı ya da tesbih çekiyormuş gibi.
I admire your fingering.
Çalışına bayıldım.
You know, fingering through this house.
Bu evin her yerini didik didik ediyorsun.
I thought I was fingering her.
Ben sadece parmaklarımı kullanıyordum.
You got mixed up with the fingering.
Parmakların hatalı oldu.
Watch the fingering.
Parmaklarıma dikkat et.
Took ages to get it on.. stop fingering it, it'll come off.
Onu elde etmek içinı.. Ona dokunmayı durdur, o olacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]