English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fingernail

Fingernail translate Turkish

395 parallel translation
In spite of myself... I marked all the 9s with my fingernail... and I was soon fired.
Tüm yaşadıklarıma rağmen destelerdeki tüm dokuzları tırnaklarımla işaretledim ve kısa süre sonra da kovuldum.
See those marks in the dust like pin scratches made with his fingernail.
Tozdaki şu izlere bak tırnağı ile iğne çizikleri yapmış gibi
One of'em is that you can't even up a fingernail by biting it.
Bunlardan birisi, tırnaklarını ısıramassın.
Oh, you broke your fingernail.
Tırnağını kırmışsın. Baksana.
The only sign - but you have to know - are the fingernail scrapings on the ceiling.
Bilinen tek iz bilmeniz gereken tavanlardaki tırnak çizikleri oldu.
And the universe is like one excrement-heap a fly on my fingernail.
Tüm evren ise tırnağımın üzerinde ki bir sinek kadardır.
" l got my fingernail torn off
Tırnaklarımı kestim.
Look, you can see every fingernail of her hand.
Baksana, elindeki her tırnağı görebiliyorsun.
I'd trade your life or my life or anybody else's... do anything — use any deception, any weapon — to get a fingernail sample of that enzyme.
O enzimden bir tırnak parçası kadar alabilmek için senin, benim veya herhangi birinin hayatını ortaya koyar her türlü kandırmacayı, her silahı kullanırdım.
In fact, you just sit comfy... and I`ll cut it out with my fingernail file, Ratso.
Sen arkana yaslan ben de tırnak törpüsüyle kesivereyim, Ratzo.
With a fingernail file.
Bir tırnak törpüsü ile.
However, the blue fibre under her fingernail belongs to a tie of mine.
Tırnağının altından çıkan kumaş benim kravatıma ait.
No, I've broke my fingernail.
Yok, tırnağımı kırdım.
- Get me the fingernail scissors.
- Bana tırnak makasını ver.
There were fingernail marks on people.
Vücûtları çiziklerle doluydu.
And even a little bitty radio set... the size of your fingernail, you see.
Tırnak büyüklüğünde... minicik bir radyoları bile vardı.
You do your crocheting or fingernail fixing', but stay out of my way.
Örgü örün, tırnaklarınızı törpüleyin ama gözümün önünden kaybolun!
A bright-red broken fingernail, wouldn't you say?
Parlak kırmızı kırık bir tırnak, ne diyordun?
- Around the size of my little fingernail.
- Tırnağımın büyüklüğünde.
Okay. That means that... our whole solar system... could be, like... one tiny atom in the fingernail of some other giant being.
Bu demektir ki... tüm güneş sistemimiz... bir başka dev yaratığın... tırnağındaki bir atom kadar küçük olabilir.
Use your fingernail.
Ya da tırnaklarınızı kullanın.
You got any fingernail glue?
- Tırnak yapıştırıcın var mı?
And I found this one under Yvonne Larkin's fingernail.
Bunu Yvonne Larkin'in tırnaklarının içinde buldum.
A fingernail, a hair...
Bir tırnak, saç...
The letter O under Maddy's ring fingernail.
Maddy'nin tırnağından "O" harfi çıktı.
The letter extracted from beneath the fingernail of Teresa Banks... gives me the feeling the killer will strike again.
Teresa Banks'in tırnağının altından çıkarılan harf, katilin yeniden harekete geçeceğini düşündürtüyor.
There's dirt way under this fingernail.
Bak, bu tırnağın altında pislik birikmiş.
Anyway, to get at the - the transmitter, I had to take my fingernail off.
Herneyse vericiyi almak için tırnağımı çıkarmak zorunda kaldım.
There's a faint scratch, almost certainly made by a fingernail tracing a route.
Hafif bir çizik var, bir rotayı izlemek için tırnakla yapılmış gibi.
Not the half moon. Not the fingernail moon.
Yarım ayda değil, ay hilalken de değil.
There is trapped in the fingernail... a hair.
Tırnakların arasında... Bir tel saç.
The hair trapped in the fingernail of the dead girl.
Ölen kızın tırnağına takılmış saç teli.
What? A lock of hair? A fingernail?
Bir saç lülesi... bir parmak tırnağı... bir parmak?
There was a fingernail in my food, you fat-ass moron.
Yemeğimde ayak tırnağı var, seni koca kıçlı aptal.
The Band-Aid was holding the fingernail on.
Yara bandı o tırnağı tutuyordu.
I have come to love... that little tap of the fingernail against the syringe.
Artık parmağını kullanarak şırıngadaki sıvının akmasını sevecek dereceye geldim.
There are fingernail marks in both palms.
Her iki avuç içinde de tırnak izleri var.
There's a blue fingernail in one of the quiche cups.
Kiş kaplarının birinde mavi bir tırnak var.
Your brain is a body part. Like your fingernail or your heart.
O vücudunun bir parçasıdır, tırnakların gibi, ya da kalbin..
- Although, I will say... that Edward has more spark and character... and imagination in one fingernail... than Herman Blume has in his entire body.
Diyebilirim ki ; Edward'ın bir tırnağındaki canlılık, nitelik ve yaratıcılık, Herman Blume'un tüm vücudundakinden daha fazlaydı.
One dead fingernail.
Cansız tırnağındaki.
- More than a needle under the fingernail?
- Tırnak altına giren iğneden de fazla mı?
Did you ever get something on your clothes and get it off with your fingernail?
Hiç kıyafetinize birşey döküldüğünde tırnağınızla çıkardığınız oldu mu?
Green fingernail polish, that's a start
- Yeşil ojeler, bu bir başlangıç.
I think they might be fingernail cuts.
Tırnak izleri olabilir.
I lost a fingernail, I must have scratched somewhere.
Bir tırnağım kayıp, bir yerleri tırnaklamış olmalıyım.
You know at least a fingernail more than I do.
Sen bu işleri benden iyi bilirsin.
Besides, we'll get a DNA match on the fingernail.
Ama önemli değil çünkü o tırnaktan DNA örneği alacağız zaten.
Hot sweats, fever blisters, difficulty breathing, difficulty swallowing, blurred vision, involuntary trembling, dead hands, numb lips, fingernail sensitivity, pelvic discomfort.
Sıcak terleme... Soğuk algınlığı... Nefes darlığı, yutkunmada zorluk...
My fingernail.
- Tırnağım!
They found part of a fingernail in the front seat of the cab.
Taksinin ön koltuğunda bir tırnak parçası bulmuşlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]