For no reason translate Turkish
3,793 parallel translation
They take delight in screaming for no reason.
Sebepsiz yere bağırıp keyif alıyorlar.
Too many people have died for no reason.
Sebepsiz yere bir sürü insan öldü.
And then out of the blue, he just dumps me for no reason.
Sonra birden bire beni sebepsiz yere terk etti.
I wasn't chosen for such a big mission for no reason.
Ben böyle bir görevi boşu boşuna üstlenmedim.
- They arrested me for no reason.
- Evet, durduk yere beni tutukladılar.
You're getting furious for no reason.
Kızmana hiç gerek yok, madam.
If he was gonna drop dead suddenly, for no reason, I would be the first person that they would turn to.
Birden durduk yere ölürse dikkatlerini çekecek ilk kişi benim.
Well, healthy kids don't seize for no reason.
Sağlıklı bir çocuk nedensiz nöbet geçirmez.
We're the only ones that hate people for no reason.
Sebepsiz yere insanlardan nefret eden bir tek biz varız.
She hates me for no reason other than the fact that I'm hearing.
Benden duyabilmem dışında nedensiz bir yere nefret ediyor.
.. who, for no reason... always..
Öyle biri ki... durduk yere... hep... bizim...
People don't tend to hide for no reason.
İnsanlar nedensiz yere saklamazlar.
I just don't recommend approaching Juliette Barnes for no reason.
Ortada sebep yokken Juliette Barnes'a yaklaşmanı hiç önermiyorum.
She hates me for no reason, other than the fact that I'm hearing.
Duyuyor olmam dışındaki gerçek dışında,... benden sebepsiz yere nefret ediyor.
I felt, my dad worries for no reason.
Babamın boşuna endişelendiğini düşündüm.
You simply worry for no reason!
Sen boşu boşuna endişe ediyorsun.
You do bad things for no reason.
Sen kötü şeyleri sebepsiz yapıyorsun.
It's putting the patient at risk for no reason.
Hastanın hayatını yok yere riske atmaktır bu.
You put me in this hellhole for no reason.
Beni bu Cehennem çukuruna sebepsiz yere koydun.
For no reason.
Nedendir bilmem.
You are occupying people for no reason.
Bak insanları boşu boşuna meşgul ediyorsun.
So you're just doing this for no reason at all... For the fun of ruining everyone's chance to say good-bye?
Yani bunu tamamen sebepsiz yere yapıyorsun yoksa herkesin veda etme fırsatını mahvedip eğlenmek için mi?
Silly is canceling a party for no reason.
Nedensiz yere bir partiyi iptal etmek saçmalamaktır.
No, the reason I couldn't stand Lemon Breeland was because she was gonna keep him in that backwater town for the rest of his life.
Lemon Breeland'a katlanamama sebebim ; George'u hayatı boyunca bu taşra kasabasında tutacak olmasıydı.
There's no other reason for your visit?
Yani ziyaretinin başka bir amacı yok?
For this reason there is no western democracy that can do without Secret Services.
Bu nedenle batı demokrasileri gizli servissiz yapamaz.
They all said no for a reason.
Hepsinin reddetmesinin bir nedeni vardı.
No, I mean he's hard on you for a reason.
Hayır, sana sert davranmasının bir sebebi var.
For Master George's sake, if for no other reason.
Başkası için değilse bile Oğlu George'un iyiliği için.
No, there's no reason for you to be.
Hayır, gelmen için bir sebep yok.
Why should I forfeit my life for no good reason?
Sebepsiz yere neden hayatımı kaybetmeliyim ki dedim kendime?
No, that's not the reason for this.
Hayır, bunun sebebi o olamaz.
They are no longer my men, nor stand for reason.
Onlar artık benim adamlarım değil ve hâlâ mantıklı davranmıyorlar.
If you have no defense, there is no reason for a hearing.
Savunmanız yoksa, duruşmanın olması için de bir neden yok.
Well, there was no reason for my call'cause I didn't call 911.
Arama sebebim falan yoktu çünkü 911'i aramadım.
No, there's gotta be a reason that they were framing McManus. They had to have been planning this for tonight, here.
Bombayı bu gece burada patlatmayı planlamış olmaları gerekiyordu.
But if it doesn't pass, then it's just - Look, I see no reason whatsoever for me to make a bet right now. - a margin business at best.
Ama geçmezse Miramar senin için olsa olsa kenardaki köşedeki bir iş olur.
If for no other reason, to keep ourselves occupied.
Başka bir sebebi olmasa da, kendimizi meşgul tutmak için.
There's no reason for us to go any further.
İkimizin de daha ileri gitmesi için bir sebep yok.
There's really no reason for you to do that.
Gerçekten bunun için geçerli hiçbir neden yok.
I'm glad to have him back, but the way offense is going, no reason to rush for the Washington game.
Geri dönmesine memnunum. Ama ofansın gidişine bakarsak Washington maçı için acele etmenin gereği yok.
There's no reason for you to trust me.
Bana güvenmek için hiçbir nedenin yok.
- There's no reason for me to stay here.
Burada kalmamı gerektirecek bir neden yok. Var.
It could be for no other reason!
Başka bir sebebi olamaz!
"l just smile at you for no good reason."
Ben sana öylesine gülümsedim.
But sometimes, for no apparent reason, it happens.
Ama bazen, ortada görünen bir sebep yokken bu olur.
No, she just doesn't want other people to have them for some reason.
Hayır, niyeyse başkasında olsun istemiyor.
You ever wonder if this constant pursuit for revenge is the reason we have no one who cares for us?
bizi önemseyen kimsenin olmayışının nedeninin intikam için olan bu sürekli kovalamacanın olup olmadığını merak ettin mi?
There's a reason surgeons are willing to roll the dice on a risky, go-for-broke, point-of-no-return surgery with potentially devastating consequences.
Cerrahların sonuçlarının yıkıcı olması muhtemel tehlikeli, her şeyi riske eden geri dönüşü olmayan işlere kalkışmasının bir sebebi var.
We can't expect your Mama to seize Elena's shares for no good reason.
Annenden Elena'nın hisselerine haksızca el koymasını bekleyemeyiz.
That was, until 3 days ago, and it just magically completed for no apparent reason.
Bu 3 gün öncesine kadar böyleydi. Ve bir anda yok yere iz tamamlandı.
for no reason at all 17
for now 2062
for nothing 156
no reason 651
no reason at all 28
reason 73
reasons 43
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25
for now 2062
for nothing 156
no reason 651
no reason at all 28
reason 73
reasons 43
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25