No reason translate Turkish
11,366 parallel translation
Rose, you have no reason to fear me either.
Rose, senin de benden korkmana gerek yok.
No reason for two people to be stuck here.
İkimiz de burada hapis kaldık.
But still, that's no reason for her to shut you out just when you needed each other the most.
Yine de, kızımız seni terk etmemeliydi. Birbirinize destek olmalıydınız.
Then there is no reason for me to be here.
O zaman benim burada olmam için bir neden yok.
No reason to get mixed up with him.
Ona karışmak istemezsin.
That I didn't go through all that for no reason.
Sebepsiz yere bir türlü ilerleyemediğim şeye.
There's no reason I would've done this.
Bunu yapmam için bir neden yok.
Graphically, there's no reason it can't run off a cartridge.
Grafik açısından kartuş konsollarında çalışmasına bir engel yok.
I see no reason to do that.
Hiç gerek yok.
Like we suddenly decided to block you guys for no reason?
Adama ulaşmanızı sebepsiz yere mi engelledik?
Well, I guess there's no reason to put off painting the porch anymore.
Sanırım artık verandanın boyasını ertelemek için mazaretim kalmadı.
I'm not the one who just shows up at someone's door for no reason.
Nedensiz bir şekilde başkasının kapısında beliren ben değilim.
But that is no reason to give up on the man who's right for you.
Senin için doğru olan adamdan vazgeçmen için bir neden yok.
~ He's been to your house in Manchester but there's no reason to think he knows where you are.
- Manchester'daki evinizde bulunmuş ama nerede olduğunuzu bilmesinin bir mantığı yok.
Killed a man for no reason!
Adamı boşuna öldürdün!
Mmm, no reason.
Bir sebebi yok.
No reason to lie.
Yalan söylemesi için bir neden yok.
No. They'll have no reason to look for you.
Seni aramaları için hiçbir neden olmayacak.
Don't go out to eat near Hongik University or Garosu Road for no reason.
Zahmet edip de Hongik Üniversitesi'ne yahut Garosugil'e gitmeyin.
And you just smile for no reason.
Kahkahalar havada uçuşur.
Because if you're straight, then there's no reason for me to tell my wife that you tried to kiss me, because it really didn't mean anything.
Çünkü öyleysen aramızda geçenleri, yani beni öpmeye çalıştığını....... karıma anlatmak için bir nedenim olmaz. Çünkü hiçbir şey ifade etmiyordu.
Randall had no reason to do anything like that... none.
Randall'ın böyle bir şey yapması için hiçbir sebep yoktu.
And as I said on the phone, there is no reason I can't come back.
Telefonda da söylediğim gibi, geri dönmeme engel bir durum yok.
No reason not to come back.
Dönmene bir engel kalmadı.
No reason.
Bir nedeni yok.
They don't just do DDoS attacks for no reason.
Sebepsiz yere DDoS saldırıları yapmazlar.
No reason.
Bir sebebi yok.
In such a state, the subject feels no reason to hold anything back.
Böyle bir durumda denek, herhangi bir şeyi saklamaya çalışmaz.
There is no reason since he is connected to everything and everyone.
Her şeye ve herkese bağlı olduğundan saklamak için hiçbir sebebi yok.
You know, because most of the buildings in New York are nice and cheap, so I'll just pop into one of those instead of this one that I chose for no reason.
New York'ta çok bina ucuz ve çok iyi. Öylesine taşındığım bu ev yerine onlara geçerim.
Did I just destroy a man's life for no reason?
Bir insanın hayatını yok yere mi mahvettim?
No way you take a step back on a Pelant case for no reason.
Sebepsiz yere Pelant vakasından uzaklaşmazsın.
Oh, no reason.
Bir sebebi yok.
A king does not endanger his people for no reason.
Bir kral, halkını sebepsiz yere tehlikeye atmaz.
Still, that is no reason to be mean to you.
Yine de bu sana kaba davranmalarını gerektirecek bir sebep değil.
You know, there's no reason for me to buy any of your concerns.
Senin endişelerini yutmam için bir neden olmadığının farkındasındır.
Have you... ever seen me do something for no reason?
Sen sebepsiz yere bir şey hiç yaptığımı gördün mü?
She offered no reason.
Sebep söylemedi.
We've no reason to risk death and blasphemy.
Ölüm ve kutsal şeyleri hor görme riskine girmemiz için sebep yok.
Thank Fitz, but there's no reason to dote over me.
Teşekkürler Fitz ama üzerime düşmene gerek yok.
- No, but an unfinished article could be the reason Tenant killed your father.
- Yo, ama bitmemiş bir makale... Tenant'ın babanı öldürmesine neden olabilir.
There is no big, meaningful reason why someone we love is taken from us.
Sevdiklerimiz öldü diye neden öldüklerini sorgulayamayız.
Picture or no picture, Pepe, it's not enough of a reason to make yourself vulnerable!
Resim var ya da yok, pepe bu kendini savunmasızlaştırmak için bir gerekçeye kafi değil.
It turns out, for no good reason, and I know you're going through a lot, but the normal thing, and the polite thing would be to ask me in for cup of tea.
Sıkıntın çok farkındayım ama normali ve kibar şekli beni içeri çay için davet etmen olur.
No, it's a reason.
- Hayır, bu bir neden.
- No, no, hold up. The only reason why this place hasn't exploded yet is the gas is too rich to burn.
Bu evin hâlâ patlamamasının tek nedeni gazın çok verimli olması.
Except for political reasons I see no other reason for it.
Politik sebeplerden başka sebep görmüyorum ben.
Their reason was plain - for they warned that there is no greater crime than a mother putting her own flesh to death.
Sebepleri gayet açık. Bir annenin kendi canından olanı ölüme göndermesinden büyük bir suç yoktur. Bir annenin kendi canından olanı ölüme göndermesinden büyük bir suç yoktur.
The worst thing I ever saw was an elephant being hanged for no other reason than to amuse a large crowd on a hot summer afternoon.
Gördüğüm en kötü şey, sıcak bir yaz gününde sırf büyük bir kalabalığı eğlendirmek için asılmasıydı.
- No, that's not the reason.
- Hayır, Sebebi bu değil.
No, no, I-I think that my dad deserves to know, after years of trying to get back together with my mom, that the only reason that she said yes is because she's approved for the short list for V.P.
Hayır, annemi bu kadar kazanmaya çalıştıktan sonra bence babam bilmeyi hak ediyor. Ve annemin kabul etmesinin tek sebebi yardımcılık için final listesinde olması.
no reason at all 28
reason 73
reasons 43
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25
no response 122
no rest for the wicked 37
no refunds 32
no reply 23
reason 73
reasons 43
reasonable 43
reasonable doubt 18
reasonably 25
no response 122
no rest for the wicked 37
no refunds 32
no reply 23
no return 32
no records 21
no regrets 133
no relatives 18
no record 91
no respect 40
no really 41
no remorse 20
no reaction 22
no retreat 38
no records 21
no regrets 133
no relatives 18
no record 91
no respect 40
no really 41
no remorse 20
no reaction 22
no retreat 38