Fresh translate Turkish
15,558 parallel translation
American Century stays intact, but with a fresh imprint.
American Century el değmemiş kalacak ama taze bir markayla.
Fresh off the boat...
ANNAPOLIS, MARYLAND Haziran 1767 Esir alındıktan 87 gün sonra
This is as fresh as I can get.
Bu alabileceğim kadar yeni.
Fresh air and the fine aroma of shit.
Temiz hava ve mis gibi bok kokusu.
- You know, the fresh air will do you good.
- Biliyor musun temiz hava sana iyi gelecek.
I've had to learn not to blink, because every time I close my eyes, I see a fresh horror.
Göz kırpmamayı öğrenmek zorunda kaldım çünkü ne zaman gözlerimi kapatsam, yeni bir dehşet görüyorum.
Okay, fresh meat.
Dinle bakalım çaylak.
They were fresh.
Tazelerdi.
Not so fresh anymore.
Artık çok taze değiller.
He's got a fresh idea.
Yeni bir fikri var.
Fresh salt every day.
Her gün tuzlayın.
It just wouldn't be as fresh.
Çünkü aynı etkiyi yaratmaz.
I needed a... I needed a fresh start.
Yeniden başlamaya ihtiyacım vardı.
Keeps the air fresh in here, you know?
Hava girmesi lazım işte.
Maybe I need some fresh air.
Belki de temiz hava bana iyi gelir.
Can I get a fresh whisky, please, sir?
Taze bir viski alabilir miyim lütfen?
Got you some fresh batteries.
Sana yeni bataryalar aldım.
You show up at a fresh crime scene after floating all night at the Rusty Nail?
Bütün gece Paslı Çivi'de demlendikten sonra taze suç mahallinde boy mu gösterdin?
A thousand apologies, Your Excellency, there will be a little wait for fresh horses.
Binlerce kez özür dilerim ekselansları. Dinç atlar için birazcık bekleyeceğiz.
You need to be fresh in the morning and so do I.
Sabah zinde olmak zorundasın ben de öyle.
I'm just going to step out for a breath of fresh air.
Ben biraz dışarı çıkıp, temiz hava alacağım.
It's as if he's fresh from the bathhouse, all pure and clean.
Sanki hamamdan yeni çıkmış gibi taptaze, saf ve temiz.
Plucked fresh from the banks of the Mekong River.
Mekong Nehri kıyısından taze yolunmuş.
- Fresh oregano and a hint of red pepper.
Taze kekik ve kırmızı pul biber.
I'll need a fresh horse.
Daha dinç bir at gerekecek.
The greatest shame in life is to perish without purpose, which is why I always consume my victims fresh.
Hayattaki en büyük utanç amaçsız bir şekilde yok olmaktır. Bu yüzden de kurbanlarımı taze yerim.
Perhaps a fresh start, a new role for you.
Belki sana yeni bir rol veririz tekrar başlarsın.
Police have made a fresh appeal for information relating to the possible abduction of the Fournier family from the Eurotunnel.
Polis, Manş Tüneli'ndeki olası adam kaçırma ile ilgili istihbarat talebinde bulundu.
Let me make you some fresh coffee. Please.
- Size taze kahve yapayım.
Fresh ginger, real copper mug, the works.
Taze zencefil, gerçek bakır bardak, efsane.
Something about a fresh start.
Neden? Yeni bir başlangıç vesaire.
Yeah. Fresh fish daily.
Günlük taze balık.
When it subsided, i patrolled the area extensively And recovered several pieces of fresh debris.
Fırtına sakinleştiğinde bölgeyi geniş bir şekilde taradım ve birkaç parça gemi enkazı kurtardım.
Most of the fresh water Was lost in the flooding in the storm.
Temiz suyun çoğunu fırtınada kaybettik.
Fresh water is just about gone.
İçme suyu neredeyse bitti.
You know, fresh water helps.
Tatlı suyun faydası oluyor.
I just need some fresh air. Can I come?
Biraz temiz havaya ihtiyacım var.
The fresh feeling, the scented talc.
Tazelik hissi, kokulu pudra.
The police say they have fresh evidence to put to Spector.
Poliste Spector aleyhinde yeni deliller varmış.
We're farm fresh around here.
Burada her şey doğadan.
Get some fresh air, make men out of you boys.
Biraz hava alır, sizi gerçek birer erkek hâline getiririz.
- Fresh faces.
- Yeni yüzler.
There's plenty of fresh towels.
Bir sürü temiz havlu var.
It's amazing, going through these archives with fresh... if not wiser... eyes, how many of these cases, whether it's "The Amarillo Armadillo Man"
Bu arşivleri taze ve daha mantıklı bir bakışla tekrar incelemek inanılmaz.
It's a fresh kill.
Bu yeni öldürülmüş.
Watch for fresh snow drifts.
Taze kar yığınlarına dikkat et.
It'll be a new, fresh start.
Yeni bir başlangıç olacak.
We need a fresh take.
Yeni bir başlangıca ihtiyacımız var.
They'll want a fresh print.
Taze bir örnek isteyeceklerdir.
Fresh clothes.
Temiz kıyafetler.
A fresh start.
Yeni bir başlangıç.
freshman 32
freshmen 18
fresh fish 24
fresh air 133
fresh out 16
fresh meat 60
fresh start 71
fresh eyes 18
freshman year 55
fresh water 23
freshmen 18
fresh fish 24
fresh air 133
fresh out 16
fresh meat 60
fresh start 71
fresh eyes 18
freshman year 55
fresh water 23