English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fronting

Fronting translate Turkish

121 parallel translation
And now I'm fronting for her.
Şimdiyse O'na bir şey olacak diye korkuyorum.
John was fronting for me.
John benim paravanımdı.
We know that you and the syndicate are fronting for him.
Senin ve sendikanın onun arkasında olduğunu da biliyoruz.
So you're fronting me the money before you take me in?
Yani beni içeri almadan para mı veriyorsun?
You be fronting yourself off every time you be coming out of your house.
Ενinden her dιşarι çιktιğιnda οnlarla çarpιşιyοrsun zaten.
You should know who you're fronting for.
Kimi temsil ettiğini bir bilsen iyi edersin.
Liberteens fronting there booty.
Saygısız gençler orada mallarla önümüzde.
Commissioner Gordon informs me that he has targeted those businesses suspected of fronting for the syndicate in this city.
Komiser Gordon'un bana söylediğine göre şehrimizin bu hale gelmesine sebep olan suç örgütü tespit edildi.
Did this broad steal this money without Benny knowing about it, or is she just fronting for Benny?
Acaba bu kadın parayı Benny'den habersiz mi çaldı, yoksa Benny'nin paravanı mı?
Stop fronting yourself. You know what I'm saying?
Kendini rahat bırak.
- Julian is fronting for her.
- Julian onun adına liderlik yapıyor.
Elliot tells me that you're fronting for a dirty cop.
Elliot bana, bu işte kirli bir polisle ortak olduğunu söyledi.
- I do. You live with your aunt, with Hilary and Jewel and all them others... - so you can stop fronting any time now.
Teyzenle, Hilary, Jewel ve diğerleriyle yaşıyorsun o yüzden kendini farklı göstermeyi bırak.
Stop fronting!
Kes şu tribi!
You got that? I'll be fronting you the money. I know you're good for it.
Charlie sana parayı vereceğim, merak etme.
And should that be fronting a segment... that allowed a tobacco giant to crash this network- -
Ve bu da bir tütün devinin... bu network'ü parçalamasına izin verecek bölümü karşılamak olacaktır- -
Fronting for the trilateral council and the Mansons. Masons.
Trilateral Komisyonu, Dünya Bankası'nı ve "Manson" ları paravan olarak kullanıyor.
But Michael's fronting his friends as the investors on every I.P.O. we do.
Ama Michael, yaptığımız her l.P.O.'da yatırımcı olarak arkadaşlarını gösteriyor.
Go back to Sonya's boyfriend's joint. See what he's fronting.
Siz yine Sonya'nın sevgilisinin olan bara gidin ve oranın neyin paravanı olduğunu öğrenin.
Too busy fronting?
Çok mu meşgulsun?
But when we pinpoint who it is... that was fronting that operation- - and we do believe it's someone from your office- - we'll get Mr. Nagel.
fakat, sana zarar verenlere karşılığı verilecek. Senin ofisten ayrılman gerekiyor... belki de uzun bir süreliğine.
- They were fronting me.
- Benimle dalaştılar.
So you don't mind fronting us again, right?
Öyleyse tekrar önümüzde durmayı düşünmüyorsun, doğru mu?
Or maybe Malcolm in the Middle fronting for the Butthole Surfers. - Some things are sacred.
Mailcom da "Butthole Surfers" a katılır.
So basically you would be fronting me the money?
- Yani aslında bana parayı sen vermiş olacaksın.
- Why are you fronting?
- Neden yalan söylüyorsun?
Look, man, I was just fronting.
Bak, sadece numara yapıyordum.
So Kima will be in the car for the buy, fronting as our Cl's girl.
Yani Kima satın alma işi için arabada olacak.
They the ones that was fronting that doughnut shop.
Tek bildiğim bu. Çörek dükkanının önündekiler onlardı.
- Come on, quit fronting.
Hadi, saçmalamayı bırak.
I ain't fronting.
- Bu benim düşüncem.
- While you were fronting like you're some player, I was outside waiting for you.
- Sen gevezelik edip... ... hava atarken, dışarıda bekliyordum.
All this time, I was just fronting to be cool.
Bunca zamandır havalı biri gibi takılıyordum.
You're all mad at yourself and feeling like some kind of fool because you've been fronting about who you are for two weeks?
Kendini aptal gibi hissettiğin için kızgın olduğunu biliyorum. Çünkü iki haftadır olmadığın biri gibi davranıyorsun.
I been fronting about who I am, who I wanna be for as long as I can even remember.
Ben kendimi bildim bileli kim olduğumu ve ne istediğimi bulmaya çalışıyorum.
We hired him fronting as a French crime syndicate.
Onu bir Fransız firması adına işe almıştık.
The casino's fronting the ransom money?
Fidye parasını kumarhane mi verdi?
Now, he fronting with all them books... but if we pull one down off the shelf, ain't none of the pages ever been opened.
Şimdi, bütün kitaplara sahip burada... fakat, bir tanesini çıkarsak raftan, sanki hiç bir sayfası açılmamış gibi.
Man, all these CO's are fronting and shit.
Adamım, tüm gardiyanlar bana cephe aldı.
Now you fronting. You a comedian now?
Şimdi de komedyen misin?
Hey, I am not fronting you the cash for this stuff, OK? Ha ha.
Bende bunlar için nakit para yok, tamam mı?
The law says that's an assumed risk. You need to stop fronting like you're a real lawyer... and pass the bar.
- Biliyor musun, avukat olmak için baro sınavını geçmelisin.
You'd want a more central plot, say fronting Cochran's alley.
Daha merkezi bir yer olmalı, mesela doktorun sokağının karşısında.
I earn a living fronting an organization that kills 1,200 human beings a day.
Günde 1200 insanı öldüren bir organizasyonun başında yaşamımı sürdüyorum.
Keep fronting, white girl. You ain't fooling nobody.
Devam et beyaz kız, hiçbişey yapamazsın.
Why are you fronting like that?
Niye o kadar inat ediyorsun?
Stop fucking fronting me.
Beni engellemeyi bırak, yavşak.
- Being truthful with yourself, most people just be fronting all the time, lying.
- Kendine karşı dürüstsün, çoğu insan yalanların ardına sığınır.
- He's fronting.
- Yalan söylüyor, bırakın beni!
I mean, they're fronting as fashion guys.
Modacı ayağına yatıp, paravan olarak kullanıyorlar.
We're past the fronting here, dog!
Yalan söyleme artık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]