Front door translate Turkish
3,733 parallel translation
He took them, pointed his stolen gun at whoever he needed to, walked out the front door.
Giysilerini yürütüp, çaldığı silahını gerektiği kişilere doğrultup kaçmış.
Look at those boxes by the front door.
Kapının önündeki kutulara bak.
If Weinberger's car is parked out front, you've got six seconds from front door.
Weinberger, arabasını dışarı park ettiyse ön kapıdan itibaren altı saniyen var.
- No, you'd have crawled your way to the front door.
Hayır. Ön kapıya kadar sürüklenmiştin.
Now, Jimmy, lock that front door.
Jimmy, kapıyı kilitle.
Perhaps we should mount a warning sign over the front door.
Kapıya uyarı levhası asmalıyız.
Any minute, that-that sweet fella is gonna be at our front door. ( chuckles )
Her an bu tatlı adam kapının önünde belirebilir.
Who do you think knocked on the front door and saved your ass so you could get out of there?
Kapıyı çalıp, seni oradan kurtaran kimdi sanıyorsun?
You'd know that yourself if you'd come through the front door.
Ön kapıdan gelseydin kendin de görürdün.
I say we just grab it and walk it right out the front door.
Ben alıp ön kapıdan çıkıp gidelim derim.
We just... spring the dude and walk him out the front door as the federal marshals are walking in?
Sadece adamı tahliye ediyor ve federal polis şefleri girerken ön kapıdan çıkartıyor muyuz?
I'm gonna... keep my head low and wait for these damn reporters to come up with something else they wanna talk about so I can walk out my front door again without publically embarrassing my children every day.
Başımı eğeceğim ve konuşmak istedikleri bir şey olursa diye muhabirleri bekleyeceğim böylece çocuklarımı utandırmadan yürüyebileyim.
Oh, I assure you, the trail will lead right to Division's front door. Unless you end it now.
Sana garanti veriyorum, eğer şimdi buna bir son vermezsen silahlar, izleleri sürüldükleri zaman direk Bölüm'ü hedef gösterecek.
I just noticed that you have six very expensive security cameras here and then two more at the front door.
Burada altı tane çok pahalı güvenlik kameranız olduğunu fark ettim. Ön tarafta da iki tane var.
Front door was open.
Ön kapı açıktı.
What? He came in the front door.
- Ön kapıdan girdi.
I was at the front door, totally in control, and then I started thinking about all that stuff you said about messiness, and it threw me off my game.
Kapının önündeydim ve kontrol bendeydi sonra karmaşık durumlarla ilgili söylediğin şeyler aklıma düştü ve ayarımı bozdu.
- The front door was already open.
- Ön kapı açıktı.
On the hallstand by the front door.
- Dış kapının önünde.
Leave it at the front door.
Her şeyi dış kapıda bırakmayı.
But because this was going to be a brand-New situation For the delivery guy, I wanted to prepare him for what might happen at the front door.
Ama bu kurye için çok farklı bir deneyim olacağı için kapı önünde olabilecekler için onu önceden hazırlamak istedim.
One day, Lou, I am gonna throw you right out the front door.
Bir gün seni kapının önüne koyacağım Lou.
Go to the front door.
Kapıya git.
He was sleeping in the closet across from the front door.
Ön kapının karşısındaki dolapta uyuyormuş.
Must have walked right out the front door.
Ön kapıdan çıkıp gitmiş olmalı.
Enter the house and kneel at the front door.
Eve gir ve ön kapıda dizlerinin üstüne çök.
I could have left right now... walked out the front door.
Şu anda kapıdan çıkıp gidebilirdim.
Okay, Cee Lo is at the front door.
Pekâlâ, Cee Lo ön kapıda.
They let themselves in the front door and then they pried this open.
Ön kapıdan girmişler.
And all of a sudden there are two huge guys with badges at our front door.
Sonra birden kapımızda elinde rozetlerle iki adam vardı.
- I'll take the front door.
- Ben ön kapiyi alirim.
'Cause we were by the front door, and I thought there was, like, a communal "give an umbrella, take an umbrella" thing.
Çünkü kapının önündeydik ve ben de sanmıştım ki ; "şemsiyeni bırak, şemsiyeyi al" gibi bir şeyler yapıyorlar.
How about a glass front door so I can wave good-bye to you?
Camdan sokak kapısına ne dersin sen giderken arkandan el sallarım.
I should leave the front door open with the key in the lock.
Kilitte bir anahtar bırakarak ön kapıyı açık bırakmalıyım.
Somebody had to have given Rigby access to the front door.
Biri Rigby'e ön kapının şifresini vermiş olmalı.
We chain ourselves to the front door of the Pentagon?
Kendimizi Pentagon'un kapısına mı zincirleyelim?
So surely you know that partial fingerprints were found on her front door that night.
Yani, o gece kapıda bulunan kısmi parmak izlerinden haberiniz vardır.
Front door unlocked.
Ön kapım kilitliydi.
Duct-taped wrists and ankles and the front door lock was picked.
Eller ve ayaklar bağlanmış ve ön kapı maymuncukla açılmış.
Your front door's missing.
Ön kapın yok.
Shelby left this taped to the front door.
Shelby bunu ön kapıya bırakmış.
Which one of my lazy siblings put that box of dad's stuff in front of my bedroom door?
Bir sorum var. Hangi tembel kardeşim babamın eşyalarını koyduğu kutuyu odamın önüne bıraktı?
If there's a sign out front and an open door, they waive all their rights.
Eğer kapıda bir işaret varsa ve kapı da açıksa, bütün haklarından feragat ediyorlar demektir.
The defendant burned a cross on the front yard of an African-American family's house who lived next door.
Davalı yan komşuları olan Afro-Amerikalı bir ailenin evinin önünde bir haç yakmış...
Just keep moving until you hit the back door'cause I'll be coming in the front.
Arka kapıya gelene kadar koşturmaya devam et çünkü ben ön taraftan geliyor olacağım.
First responders came moments later. That door was locked and that couch was in front of it.
Müdahale ekipleri geldiklerinde kapı kilitli ve önüne de şu kanepe çekili bir vaziyetteymiş.
I sprinkled flour in front of your door and this morning there was a message written in it.
Ben kapının önüne un serptim ve bu sabah bir ileti yazılmış olduğunu gördüm.
So when you arrive at the front door,
Kapıya vardığında geç kalmış olacaksın.
We wouldn't be having this discussion if Sarah were a Saul or a Steve, and that double standard will become front and center in the coverage of this scandal until the name Ryocorp is synonymous with discrimination, until you have to change the name on every door
Sarah'nın yerinde Saul ya da Steve olsaydı şu anda bu konuşmayı yapıyor olmazdık. Bu çifte standart, "RyoCorp" ismi ayrımcılıkla eş anlamlı hale gelene dek bu skandalın odak noktası olacak.
Calvin, I know that's Lucy's car out front! Now open the door!
Calvin, Lucy'nin ön taraftaki arabasını gördüm!
Dragged her out the front door and put her in the car.
Helen Jenkins'i sen mi öldürdün, Hywel? - Onu nasıl öldürdün?
front door ajar 17
doors 63
door 437
doorbell 96
doorman 19
door opens 1163
door closes 936
door slams 187
door was open 50
doorbell rings 420
doors 63
door 437
doorbell 96
doorman 19
door opens 1163
door closes 936
door slams 187
door was open 50
doorbell rings 420
door open 23
doors closing 23
door closed 19
doors open 18
doors opening 23
door closing 46
door shuts 99
doorbell ringing 46
door opens and closes 57
door's open 45
doors closing 23
door closed 19
doors open 18
doors opening 23
door closing 46
door shuts 99
doorbell ringing 46
door opens and closes 57
door's open 45
door opening 118
door neighbour 16
door neighbor 57
door bangs 17
door creaks open 16
door creaking 24
door creaks 69
door to door 18
door squeaks 18
door buzzes 59
door neighbour 16
door neighbor 57
door bangs 17
door creaks open 16
door creaking 24
door creaks 69
door to door 18
door squeaks 18
door buzzes 59