English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gatherer

Gatherer translate Turkish

85 parallel translation
Cloud-gatherer, stay!
Bulutları bir araya getiren, dur gitme.
- Find yourself another tax gatherer.
- Kendine başka vergi memuru bul.
I don't suppose that every hunter-gatherer had such thoughts about the stars.
İlkel toplulukların yıldızlara bakıp böyle düşündüklerini sanmıyorum.
But we know from contemporary hunter-gatherer communities that very imaginative ideas arise.
Fakat son avcı-toplayıcı insanlar geniş hayalgücüne sahiplermiş.
The Neanderthal man, hunter-gatherer, seeks nourishment.
Avcı toplayıcı Neandertal adamı, yiyecek arıyor.
To try to put an end to the Gatherer raids, we have come to the Acamar system to enlist the aid of Marouk, the Sovereign of Acamar III.
Toplayıcı akınlarına son vermeye çalışmak için, Acamar sistemine... Acamar III hükümdarı, Marouk'a yardıma geldik.
I have reason to believe there is a Gatherer encampment somewhere in the Hromi Cluster.
Hromi takımyıldızının bir yerlerinde Toplayıcı kampı olduğuna... inanmak için nedenlerim var.
The old Gatherer on the planet?
Gezegendeki yaşlı Toplayıcı var ya?
Quite simply, I'm proposing amnesty for every Gatherer.
Çok basit, her Toplayıcı için genel af öneriyorum.
53 years ago, a Gatherer named Penthor-Mul.
53 yıl önce, Penthor-Mul adında bir Toplayıcı.
With the Gatherer truce in effect, it should be.
Toplayıcılarla ateşkes geçerliyken, öyle de olacaktır.
Is this essential to our survival in the hunter-gatherer sense?
Bu, avcı-toplayıcılar olarak hayatta kalmamız için gerekli mi?
Back in time, he was a hunter-gatherer.
Çok eskiden avcıydı.
I am a gatherer.
Ben bir koleksiyoncuyum.
A gatherer of information, a seeker of truth. You know?
Gerçekleri bulmak için bilgi toplayan.
I'll find a job here... mussel gatherer, oyster taster.
Burada bir iş bulurum... mideye toplarım, istiridyeleri test ederim.
- To the tax gatherer?
- Vergi toplayıcısına?
But most importantly, he's losing his role as hunter, gatherer, as you go out into the world and take lunch with dynamic men like me!
En önemlisi de, sen benim gibi dinamik erkeklerle dışarıda yemek yerken o, avcı - toplayıcı rolünü kaybediyor!
That's why hunter-gatherer populations are so sparse.
Avcı-toplayıcı toplumların seyrek nüfuslu olmasının sebebi budur.
They've uncovered the remains of ancient dwellings that were clearly more sophisticated than any hunter-gatherer shelters.
Avcı / toplayıcı toplulukların barınaklarından... çok daha karmaşık olan antik yerleşim yerlerinin... kalıntılarını açığa çıkardılar.
You're a bone gatherer.
Sen bir kemik toplayıcısısın.
Archaeologists had always wondered what made us give up our hunter-gatherer existence, What caused the agricultural revolution, the greatest change in human history?
Arkeologlar için tarım toplumu oluşumuz merak konusu olmuştur insanlık tarihini değiştiren bu devrim nasıl olmuştu?
Hunter and gatherer and all that crap.
Avcı ve toplayıcı falan.
Keep in mind that when they left Atlantis, we were basically a hunter-gatherer species.
Aklınızda bulunsun, onlar Atlantis'i terk ederken bizler avcılık-toplayıcılık yapan bir ırktık.
The hunter and gatherer has returned.
- Avcı ve toplayıcı döndü.
It's me, the hunter - gatherer.
Benim. Avcı-toplayıcı.
See, moving on had been easier as a Hunter-Gatherer... difficult when villages emerged,
Gördüğünüz gibi, yer değiştirmek, toplayıcı-avcıyken kolaydı. Köyler ortaya çıkınca, işte işim o zaman zorlaştı.
If the worst should happen, Edwards is ready to become a new age hunter-gatherer, carrying what he needs on his back, living off the resources he finds along the way.
Eğer en kötüsü olursa Edwards ihtiyaç duyduğu herşeyi çantasında taşıyan ve yoluna çıkan kaynaklarla yaşayan bir yeniçağ avcı-toplayıcısına dönüşmeye hazır.
- Or gatherer.
- Veya toplayıcı.
- Yes. Or gatherer.
- Evet, veya toplayıcı.
She's a gatherer herself is the irony.
Kendisinin toplayıcı olması da işin ironisi.
She's a self-loathing gatherer.
Kendisinden nefret eden bir toplayıcı.
Almighty food gatherer, father of the earth, sky, water and ice and food, we give you thanks.
Nimetleri bol, her seye kadir Tanrim, yerin ve goklerin, suyun ve buzun yiyeceklerin sahibi, sana sukurler olsun.
I'm much more of a gatherer.
Ben daha çok toplayıcıyım.
But they are still proud of their hunter-gatherer traditions.
Ama yine de avcı-toplayıcı gelenekleriyle gurur duyuyorlar.
Medieval slut gatherer.
Modern sapık güruhu.
All the shellfish are exposed, so this water which you see here is out there at that point, where that rock is. So the smart coastal hunter-gatherer knows how to use the moon to signal to them when to come to the coastline to collect the shellfish.
Sahillerin zeki avci-toplayicisi kabuklulari toplamak için ne zaman sahile inilecegini gösteren Ay'i kullaniyor.
"'faggot'later was defined as a bundle of sticks. "and in the 19th century, " a'faggot gatherer'was someone who made a meager living gathering firewood. "
Puşt daha sonra bohçasını sırtına alıp gezen ve ormanlarda yaşayan fakir fukaralar için kullanılmaya başlanmıştır.
You see, for millions of years we basically lived by the philosophy of hunter-gatherer.
Anlayacağınız, milyonlarca yıl önce basitçe avcı-toplayıcı düzen içinde yaşıyorduk.
So the climate and the winds dealt a tough hand to the ancient Aboriginal peoples. continuing with the hunter-gatherer lifestyle made more sense than taking up farming.
İklim ve rüzgarlar, kadim Aborijinlere zorlu bir el dağıtmıştı. Kıtanın büyük bir kısmı kurak ve susuz olduğu için çiftçiliğe başlamaktansa, avcı-toplayıcı yaşamlarına devam etmek çok daha mantıklıydı.
Gatherer.
Toplayıcı.
It was a big surprise because we didn't expect such a developed architecture in the context with late hunter gatherer societies.
Bu büyük bir sürpriz oldu çünkü böylesine gelişmiş mimariyi bu şartlar altında geç dönem avcı-toplayıcı toplumlardan beklemiyorduk.
Hunter gatherer societies had been dominating the human history in old Stone Age, farming was not invented and the common idea was from that very primitive beginnings civilized way of life has been developed here in the Near East with the settled societies
Eski Taş Devrinde insanlık tarihine avcı-toplayıcı toplumlar egemendi henüz tarım bilinmiyordu ve ortak kanı uygar hayatın Yakın Doğu'da yerleşik toplumlar tarafından çok ilkel başlangıçlarla buralarda geliştirildiğiydi.
In the age of hunter-gatherer societies, it is quite unlikely for mankind to convert a symbolic thought into a cultural object.
In the age of hunter-gatherer societies, it is quite unlikely for mankind to convert a symbolic thought into a cultural object.
It's true, she's a hunter, gatherer, woodswoman.
Bu doğru, o bir avcı-toplayıcıdır, ormancıdır.
Science needs evidence, and Tycho was a new sort of data gatherer.
Bilimin kanıta ihtiyacı vardır. Tycho da yeni bir veri toplayıcısıydı.
It said that humans weren't designed to be monogamous, that in our hunter-gatherer phase, women took several mates.
Buna göre insanlar tek eşli olarak tasarlanmamış, avcı-toplayıcı zamanında kadınların birden fazla eşi varmış.
You're such a good gatherer.
Sen iyi bir toplayıcısın.
It's the gatherer Stilgar sent to the spice blow.
Stilgar'ın bahar püskürtüsüne gönderdiği toplayıcı.
It was here, just over a million years ago, that Turkana Boy and his kind, with their bigger brains and bodies, formed the first hunter-gatherer societies.
Burada sadece 1 milyon yil önce Turkana Çocugu ve türü büyük beyinleri ve vücutlariyla ilk avci-toplayici toplumlari olusturdu.
It looks like four to six potential locations in Africa that would still be supportive of hunter-gatherer populations.
Afrika'daki 4 ila 6 potansiyel bölge avci-toplayici toplumlari hala besleyebilecek gibiydi. Siginaklara ragmen atalarimizin neslinin tükenme tehlikesi olustuguna dair kanitlar bulunur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]