English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Givin

Givin translate Turkish

446 parallel translation
He ain't above givin'lessons.
Ders vermekten bahsetmişti.
Givin'him the cold shoulder.
Ona sırt çeviriyorlar.
"I'm givin'this mine back to who it belongs to." And that's me!
" Madeni sahibine geri veriyorum. O da benim!
It don't stand to reason that a man that shot down a dozen fellows in battle... Would shoot down his own brother without givin'him a chance.
Bir adamın savaşta onlarca kişiyi öldürmesi kardeşini de rahatlıkla öldürebileceği anlamına gelmiyor tabi ki!
I'm givin'you Fowler and Constantino beginning'tomorrow morning.
Yarın başlamaları üzere sana Fowler ve Constantino'yo veriyorum.
They're givin'up!
Çatışmayı bırakıyorlar!
I been givin'that deal of ours a little thought, and, uh -
Belki de düşüncelerimi biraz size anlatmış oldum ve -
Maybe you fellas are givin'up on that gold, but I ain't.
Belki adamların şu altından vazgeçebilir, ama ben geçmem.
- I'm givin'the orders around here.
- Burada emirleri ben veririm.
Whether you like it or not, we're givin''em their full share.
İstediğin gibi veya değil, biz onlara tam pay veriyoruz.
I'm givin'the orders and you're taking them.
Emirleri ben veririm ve sen de uygularsın.
You said I was givin the orders, remember?
Emirleri benim verdiğimi sen söyledin, unuttun mu?
Because today I'm givin'away solid gold watches for one dollar each.
Ama bugün tanesi 1 dolara som altın saat dağıtıyorum.
Or are you just givin'me the old needle again?
Bana yine eski zokayı mı yutturuyorsunuz?
I'm givin'you till the count of three to get out of here, then I'm shootin'!
Üçe kadar sayıyorum. Buradan hemen gitmezsen ateş edeceğim!
I'm givin'the orders and you'll follow'em or we're splitting'up right here and now.
Emirler benden uygulaması sizden, yoksa hemen burada yollarımız ayrılır.
- What are you givin'us here?
- Bize ne anlatıyorsun şimdi sen?
I'm givin'you that.
Bunu kabul ediyorum.
I'm givin'ya fair warning!
Seni dürüstçe uyarıyorum!
He's givin'you the finger. What are you talking about, Montana?
Neden bahsediyorsun, Montana?
Yeller sure has been givin them coons the mortal fits.
Yeller, kesinlikle onlara ölümcül bir darbe vurdu.
Listen, tonight I'm givin'a party - you know, girls, females, broads.
- Demek istediğim şu. Dinle, bu gece ben bir parti vereceğim, bilirsin, kızlar, dişiler, kadınlar...
- What are you givin'me with a rabbit?
- Bu tavşan bize ne verecek?
What are you givin'me with flying'fish?
Uçan balıkların bana ne yararı var?
Sure does have a big-sounding name. Givin'us orders.
Her halde, ordusunun büyüklüğüne güveniyor.
- It's no wonder, givin'everybody else hope and courage, nobody to lean on yourself.
- Başka herkese umut ve cesaret aşılarken, dayanacak kimse olmayınca bu çok doğal.
We're givin'up.
Vazgeçiyoruz.
This place is givin'me the willies.
Burası sinirlerimi geriyo.
He ain't above givin'lessons, not'im.
Bi kere o, ders vermiycek kadar burnu büyük biri diil.
Just one good spree for meself an'the missus givin'pleasure to ourselves and employment to others.
Şöyle hanımlan bana bi cümbüş... bize keyif, başkalarına da iş.
He ain't above givin'lessons. I'eard'im say so.
Bi kere o, ders vermeyecek kadar burnu büyük biri diil.
Joy, they say, is in the givin'
Vermek haz verir derler
There he was, givin'her a rubdown.
Adamı masöze masaj yaparken yakaladık.
Boom, boom, I was givin'him. Whang!
Boom, boom, çaktım yüzüne.
"Givin'pretty flowers " To the people that we meet "
Güzel çiçekler veriyoruz Tanıştığımız insanlara
We don't Want McCord givin'our people ideas.
McCord'un insanlarımızın kafasına soktuğu fikirleri istemiyoruz.
Governor Carter... he's got his heart set on givin you amnesty... and I'm takin'you in to get it.
Vali Carter senin için af kararı vermeyi çok istiyor ve ben bunun için seni kurtardım.
We're givin'you a chance.
Sana bir fırsat tanıyoruz.
He thinks I'm givin'him a sales talk.
Satıcı ağzı yaptığımı düşünüyor.
Who be givin'orders today, Jim?
- Bugün emirleri kim veriyor, Jim?
She's living in Philadelphia with her cat, givin'piano lessons.
- Şimdi Philadelphia'da kedisiyle birlikte yaşıyor, piyano dersleri veriyor.
And I'm not givin'you the runaround
" Seni de başımdan savmıyorum,
I'm just obliged to you for letting us off like this - I mean, givin'us time, no matter what reason you got.
Bizi böyle göndermen makbule geçti yani sebebin ne olursa olsun, zaman tanımanı diyorum.
Mr. Riddaway be givin'us a lift.
- Bay Riddaway bizi bırakacak.
Then, at the padre's request, I'm givin'her to the orphans.
- Bende Oklahoma var. - Aman Tanrım!
That's all the time I'm givin'you.
Sana vereceğimiz tüm süre bu kadar.
He's givin'me one hell of a hard time getting there.
Bana cehennem kadar zor 1 saat süre verdi.
- I'm not givin'away another free ride.
- Başka bir beleş yolcuya müsaade etmeyeceğim.
Okay, I'm givin'odds on the bo.
Bahis oranlarını veriyorum.
I'm givin'you a lift home.
Seni evine bırakıyorum.
- Like I'm givin you now.
Şu anda benim yaptığım gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]