Go out with me translate Turkish
1,326 parallel translation
Hey, Catherine. Do you think Sara would ever go out with me?
Catherine, Sara benimle çıkar mı dersin?
Would you like to go out with me sometime? No.
- Benimle çıkmak ister misin?
- You never want to go out with me- -
- Benimle dışarı çıkmıyorsun.
I understand that you agreed to go out with me when you couldn't see and everything.
Beni göremediğin zaman benimle çıkmayı kabul ettiğini biliyorum.
- Life's just too short. - Go out with me.
- Benimle çıksana.
This is why Adam Carter wouldn't go out with me.
O yüzden Adam Carter benimle çıkmak istememiş.
- Will you go out with me?
- Benimle bu Pazar çıkar mısın?
- Why won't you go out with me?
- Hadi Leela, neden benimle çıkmıyorsun?
You're smart, beautiful, and best of all, you'll go out with me?
Sen zekisin, güzelsin, daha da önemlisi, benimle çıkar mısın?
Sara would never go out with me!
Kes sesini!
Come on, Carla. Give me one good reason why you won't go out with me.
Haydi Carla, benimle çıkmaman için Bir tek geçerli neden söyle
Loser had to go out with me for three days.
Benimle üç gün çıkmak zorunda kaldı.
- Will you go out with me this Saturday?
- Bu Cumartesi benimle çıkar mısın?
I was crazy to think she'd even go out with me
Benimle çıkmasını düşünmem bile saçmaydı.
Would you go out with me?
Benimle çıkar mıydın?
Will you go out with me on Saturday night?
Cumartesi akşamı benimle çıkar mısın?
Would you like to go out with me?
Benimle çıkmak ister misin?
Will you go out with me?
Benimle dışarı çıkacak mısın?
I asked you to go out with me.
benimle cıkarmısın diye sordum.
Do you want to go out with me?
Benimle dışarı çıkmak ister misin?
Then, will you go out with me next time?
Daha sonra benimle dışarı çıkar mısın?
Hey, go out with me!
Hey, benimle takıl!
Jen, I was sitting here hoping that you'd wanna go out with me for a while.
Jen, burada biraz benimle çıkmak isteyeceğini umarak oturuyordum.
Does that change your mind, or does that make you really not want to go out with me?
Fikrini değiştirmeye yardımı oldu mu yoksa benimle hiç çıkmak istememeni mi sağladı?
And not because I want you to go out with me.
Ve benimle çıkmanı istediğim için değil.
NOT UNTIL YOU AGREE TO GO OUT WITH ME.
Bu gece benimle çıkmayı kabul edene kadar vermem.
I'M NOT HANDING OVER THE BALL UNTIL HE AGREES TO GO OUT WITH ME ON A DATE.
Ta ki benimle çıkmayı kabul edene kadar...
- Will you go out with me?
- Benimle çıkar mısın?
Hey, go out with me.
Benimle çıkar mısın?
Do you want to go out with me, Elliot?
Benimle çıkar mısın, Elliot?
- Think Danny would go out with me?
- Sence Danny benimle çıkar mı?
You would go out with me?
Yani benimle çıkar mıydın?
I know this is coming out of the blue, but how would you like to go away with me next weekend to Belize?
Bu teklif biraz ani oldu ama gelecek hafta sonu benimle Belize'ye gelmek ister miydin?
Well, help me out so I can go with you, all right?
Pekala. O zaman yardım et de seninle beraber geleyim.
Would you like to go out for a drink with me on Friday?
Cuma günü bir şeyler içmeye gidelim mi?
First, Karen tells me... that I can't go out with her nephew because he's married.
İlk olarak, Karen bana... Yeğeniyle çıkamayacağımı ve onun evli olduğunu söyledi.
Now, look, the way shit is now, man, it's too hot out on the streets for me to be caught with myself trying to go out there and conduct something.
Bunu sonra konuşuruz. Bu tür şeyler sokakta konuşulmaz. Bunun bir çaresine bakacağız.
You'd want your mum to go out with someone like me?
Annenin benim gibi biriyle çıkmasını ister miydin?
I can't just go out with someone because you want me to.
Sırf sen istiyorsun diye... biriyle çıkamam.
Me and my hos go out there and catch a gang of catfish... with that motherfucker, you know what I mean?
Ben ve manitalarım bu lanet tekneyle açılıp yayın balığı sürüsü avlayacağız, demek istediğimi anlıyor musun?
How would you like to maybe go out and have a New York City dinner with me?
Şöyle dışarı çıkıp benimle New York akşam yemeği yemeye ne dersiniz?
When I go out I bring it with me
Dışarıya çıktığımda onu da yanıma alıyorum
But Sagara Sousuke, go out on a date with me tomorrow.
ama Sagara Sousuke, yarın seninle bulusalım.
I CAN GO OUT WITH YOU AND NOT LET THE LITTLE THINGS, YOU KNOW, GET TO ME,
Seninle çıkıp... ufak şeylerin üzerime gelmesine... izin verbilirim.
I'll go out that door and you can lock it behind me with any spell you like.
Şu kapıdan çıkıp giderim ve siz de arkamdan istediğiniz büyüyle kitleyebilirsiniz.
You and me in here, kind of checking in with each other before we go out into the world.
Sen ve ben, buradayız, dünyaya açılmadan önce birbirimizle durum değerlendirmesi yapıyorduk.
You're not asking me to drop out of school and go on tour with you.
Okulu bırakıp seninle tura çıkmamı istemiyorsun, değil mi?
After all this – the marathon hymns, the weak punch, the crabby Koreans, you still wanna go out on a date with me?
Tüm bunlardan, ilahi maratonundan hafif kokteylden ve huysuz Korelilerden sonra hâlâ benimle çıkmak istiyor musun?
And if you were really a concerned mother, you'd go out there with me.
Sen de sorumluluk sahibi bir anneysen benimle gelirsin.
I STILL DON'T UNDERSTAND WHY YOU WANT TO GO TO BED WITH AN OLD GUY LIKE ME WHEN THERE'S ALL THOSE BEAUTIFUL YOUNG MEN OUT THERE.
Hala dışarıda bir sürü genç ve yakışıklı erkek varken benim gibi yaşlı biriyle yatağa girmeni anlamıyorum.
We can go out in the parking lot. You can hit me with your car.
Otoparka gidelim, arabanla beni ez.