With me translate Turkish
185,014 parallel translation
If he's okay with me being here, then you should be, too.
Eğer o benim burada olmamdan memnunsa, sen de olmalısın.
You wanted to speak with me.
Benimle konuşmak istemişsin.
Maxine, come with me, please.
Maxine, benimle gel lütfen.
Aim's good. I just can't take people with me.
Sadece yanıma başkalarını alamam.
done with me? I--I was helping you.
Sana yardım ediyordum.
No, you're not coming in with me.
Hayır sen benimle gelmiyorsun.
- I could pay you $ 500 to make out with me?
-... benimle öpüşmen için 500 $ verseydim?
He said you should hang out with me today.
Bugün benimle takılman gerektiğini söyledi.
The little maniac clearly has some perverted obsession with me.
Belli ki o küçük manyağın bana sapıkça bir takıntısı var.
Can you guys please stop making eye contact with me?
Lütfen, bakmayı bırakabilir misiniz?
Miss Jenny is with me, of course... as are you... always.
Hanımefendi Jenny benimle birlikte, elbette... senin gibi... her zaman.
I need you to convince your mom to go away with me.
Anneni benimle gelmesi için ikna etmelisin.
Oh! I know. Why don't you come with me and hit on Amanda?
Sen benimle gelip Amanda'ya sarksana.
What is it with me and Nazis?
Şu Nazilere neden bu kadar ayar oluyorum?
Come with me. The spear can help us fix your messed up future and my past.
Mızrak, senin geleceğini ve benim geçmişimi değiştirebilir.
- Stay with me!
- Benimle kal!
My men have shared with me your interviews and theories, and we believe that not everyone is ready to handle such pressure.
Adamlarım görüşmeleriniz ve teorilerinizi benimle paylaştı ve herkesin böyle bir baskıyı kaldıramayacağını düşündük.
Come with me.
Benimle gelin.
I need you to stay with me.
Benimle kal.
Stay with me.
Benimle kal.
That's when I made the decision to bring her back to Washington with me.
Washington'a getirme kararını o zaman verdim.
Erlich, you're with me.
Erlich, benimle geliyorsun.
He filled your mind with lies about me, about things that I've done.
Aklını benim yapmadığım şeylerle ilgili yalanlarla doldurdu.
With this, she won't be able to get the best of me again.
Bunun sayesinde, beni tekrar alt edemeyecek.
But, you see, I'm not gonna get any of that, not with your sister threatening to reform me at every step.
Ama her hareketimi düzeltmeye çalışan... kız kardeşin olduğu sürece bunların hiçbirine sahip olamayacağım.
How can I trust you with the truth when you don't even trust me? Mm. This way, Papa.
Sen bana güvenmezken, ben sana gerçeği... söylemek için nasıl güvenebilirim ki? Bu yoldan, baba.
She sent me away with that copy.
Beni o nüsha ile uzaklara gönderdi.
Get me a club soda with lime, please.
Bana limonlu soda getir, lütfen.
My mom never let me play with these.
Annem bunlarla oynamama asla izin vermez.
I'll give you 300 bucks if you let me zap you with it.
Sana bunula vurmama izin verirsen 300 dolar veririm.
What'd you want me to do with it?
Ya ne yapmamı isterdin?
I want you to come to me with boy problems.
Erkek sorunlarında bana gelmeni istiyorum.
I know you think you're pretty clever with this little plan to drink me under the table.
Beni masa altından içirmek gibi küçük bir planla oldukça zeki olduğunu düşündüğünü biliyorum.
I'm lucky he didn't beat me with it.
Beni onunla dövmediği için şanslıyım.
Come on, do you have any other toxins you want to fill me up with?
İçime tıkmak istediğin başka toksinler var mı?
Let me tell you a little story about a guy I grew up with who just told the truth.
Gerçeği söyleyen çocukluk arkadaşımın hikâyesini anlatayım sana.
I mean, geno pinero Just kind of smoked me in the nuts with a pine cone.
Aslında Geno Pinero, az önce bir kozalakla hayalarıma sataştı ama...
And it filled me with regret once again.
Ve bir kez daha konuşamadığıma pişman oldum.
Tell me, what sort of an eternal life would that be with that stain on your conscience?
Söyle bana, vicdanında taşıyacağın lekeyle nasıl sonsuz bir hayat yaşayacaksın?
I need you to help me with something.
- Bir konuda yardımına ihtiyacım var.
- I need you to show me the historical record on zambesi, starting with my return home.
Eve döndüğüm zamandan itibarenki Zambesi kayıtlarını göstermeni istiyorum.
You sent me and Malcolm off to find the Kalabros Manuscript while the Legends managed to abscond with the Spear of Destiny.
Efsaneler gelip Kader Mızrağı'nı aşırdığı sırada sen Malcolm'la beni Kalabros Yazması'nı almaya yollamıştın.
Let me see what we're dealing with.
Sorun ne, bir bakayım.
With the spear, it'd be so easy to bring me back.
- Öyle olmak zorunda değil Mick. Mızrakla beni getirmek çok kolay olur.
My roommates are on the crew team, so they're all big and strong and good friends with each other, which is awesome for me.
Oda arkadaşlarım takımdalar, hepsi iri ve güçlü. Hepsi yakın arkadaş, ki bu benim için muhteşem.
So every time you stayed with us in our home, you were spying on me?
Evimizde her kaldığında beni mi izliyordun?
Are you really trying to seduce me with taco talk right now?
Beni taco hakkında konuşarak baştan çıkarmaya mı çalışıyorsun?
There was this girl, Aubrey Diaz, and I obsessed for weeks over how to ask her, so I made a video of me outlining 16 reasons why Aubrey Diaz should go to prom with me.
Bir kız vardı. Aubrey Diaz. Haftalar boyu nasıl teklif edeceğimi düşünmüştüm.
Do you want to go to prom with me?
Benimle baloya gelir misin?
Well, he told me he was supplementing her meds with omega-3s and making sure she was eating a ton of leafy greens.
Annesinin ilaçlarını Omega 3 ile desteklediğini ve bir sürü yeşil yapraklı sebze yedirdiğini söylemişti.
You'll forgive me for feeling like justice isn't exactly being served with this move.
Bu hareketin adaleti getirdiğine inanmadığım için beni affedin.