English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Go outside

Go outside translate Turkish

3,642 parallel translation
We'll just go outside.
Sadece dışarı çıkacağız, o kadar.
You want to go outside?
Dışarı çıkmak ister misin?
Perhaps you'd like to go outside.
- Belki de dışarı çıkmak istersin.
We can go outside and talk.
Ben iyiyim. Olmalıyım da.
- And go outside and put it near his car?
- Ve dışarı çıkıp arabasının yanına koyalım?
- Let's not go outside again today, okay? - Mm-hmm, yeah.
- Yarın dışarı çıkmayalım, tamam mı?
It seems better when we don't go outside.
- Olur. Dışarı çıkmayınca daha iyi oluyor gibi görünüyor.
Nami, go outside!
Nami-san, sen dışarı çık!
I just want to go outside for 15 minutes in the sun. Please.
On beş dakikalığına güneşe çıkmak istiyorum.
I'm going to go outside for a minute.
Ben biraz dışarıya çıkacağım.
I don't know why you had to go outside... you were just about kissing Big Nose at the bar.
Bardan niye çıktığını anlamadım. Koca burunluyu öpmene ramak kalmıştı.
Shall we go outside?
- Elbette. Biz dışarı çıkalım. - Güzel, sağ ol.
I found myself at the tunnel entrance door, dressed and ready to go, to go outside.
Giyinmiş ve çıkmaya hazırdım. Dışarı çıkmaya.
Why don't you go outside, it's so nice out?
Niye dışarı çıkmıyorsun? Dışarısı harika
Take your desk and go outside.
Dışarı çıkarken masanı da al
- Let's go outside.
- Dışarı çıkalım hadi.
Are you--do you think maybe today that we could, uh... Actually go outside?
Sence ikimiz bugün, gerçekten, dışarıya falan çıkabilir miyiz?
We didn't really go outside the hotel.
Otelden dışarı adım atmadık.
Go outside.
Gidin ardından.
Promise me you'll go outside and play.
Dışarı çıkıp eğleneceğine söz ver.
Why don't you two go outside and play with the horse?
Siz ikiniz bahçeye çıkıp atla oynamaya ne dersiniz?
Okay, well, how about we... we go outside and throw snowballs and make snow angels and create a magical Christmas memory?
Dışarıya çıksak kartopu oynasak, kardan melekler yapsak büyülü bir Noel hatırası yaratsak nasıl olur?
'Cause then what I'll do is is I'll go outside, get the paper, and shake the neighbor's hand.
Bu çok önemli. Bu yüzden şöyle yapıyorum. Dışarı çıkarak gazeteyi alıp komşuyla tokalaşıyorum.
Our friendship doesn't go outside that room.
Arkadaşlığımız o odadan dışarı çıkmayacak.
Now just go outside to play.
Dışarıda oyun oynayın.
I'm just going to go outside and have a smoke.
Dışarı çıkıp bir sigara içeyim.
They draw a circle around the area that they have set. They never go outside of the circle.
Bir daire çizerler ve..... asla karşıya geçmezler.
Fine, I'll go outside
İyi, ben dışarı çıkıyorum.
Please go outside.
Lütfen dışarı çıkın.
That is why we asked you to simply not go outside.
Sana bu yüzden dışarı çıkma diyorduk.
Every time we get to go outside of new york, It really just adds something extra special.
New York'un dışına her çıkışımız, daha özel bir şeyler ekliyordu.
They watch you when you eat, post someone outside the door when you go to the bathroom, and force you to sleep under lock and key.
Yemek yerken sizi izlerler, tuvalete gittiğinizde kapıya birini dikerler, ve sizi kilit altında uyumaya zorlarlar.
When you go to college, you'll meet someone who'll be able to look past what's on the outside and see what's underneath.
Üniversiteye gittiğinde dış görünümü bir yana bırakıp iç güzelliğe önem veren birini bulacaksındır.
So anyway, Lacey grabs a giant spoon to go after Athena, but Nolan stopped her and went outside and got chased up a tree by a Toyota 4Runner.
Her neyse Lacey Athena'nın peşine düşmek için devasa bir kaşık kaptı ama Nolan onu durdurdu ve dışarı çıktı ve dört çeker bir Toyota tarafından bir ağaca kovalandı.
Go pee outside and I'll be back in a while.
Çık dışarı işe, ben birazdan gelirim.
Go there and wait outside.
Oraya git ve dışarıda bekle.
Let's go wait outside the bathroom for Tom and scare him.
Hadi gidip, tuvaletin çıkışında Tom'u bekleyelim ve onu korkutalım.
I gave the driver 100 bucks to sit and wait, so whenever we're ready to go- - like, maybe right now- - all we have to do is walk outside.
Şoföre oturup beklemesi için 100 kağıt verdim yani gitmeye ne zaman hazır olursak mesela şimdi nasıl? Tek yapmamız gereken dışarı çıkmak.
Now go pass that baby around outside.
Bebeği dışarıda paslayın birbirinize.
Go, team. You want inside or outside?
- İçeriyi mi istersin, dışarıyı mı?
I'm gonna go make sure the people who live just outside the resort are super poor.
Uh, Gidip tatil yapamayan insanlar yoksul mu diye kontrol edeceğim.
I said, there's somewhere I have to go. Outside of the hospital.
Hastanenin dışında yapmam gereken bir şey var.
We'll do the rest of Christmas outside! Go, go, go!
Noel'in kalanını dışarıda yapıyoruz, yürüyün!
You race outside to go sledding and you go to the top of the steepest hill you find. Your heart starts racing, you get sweaty even though all your boogers are frozen. Next thing you know, you are zipping down Montague Street laughing and crying all at the same time and you never want it to end.
Kızakla kaymak için hemen dışarıya çıkarsın sonra bulabildiğin en dik yokuşa çıkar kalbin güm güm atmaya başlar, sümüklerin bile donduğu halde terden sırılsıklam olmuşsundur sonra bir bakmışsın Montague Sokağı'ndan aşağı doğru kayıyorsun aynı anda hem gülüyor hem de ağlıyor ve bunun hiç bitmemesini istiyorsun.
The wheels are outside, we're ready to go!
Araba kapıda. Gitmeye hazırız.
Outside the dressing room was the hallway where everyone would walk, and you could hear'em coming around the corner, and I would go, "Roadie, sic'em!"
Soyunma odasının dışında herkesin yürüdüğü ve senin onların köşeden gelirken konuştuklarını duyabileceğim bir hol vardı, ve ben derdimki, "Roadie, yakala onları!"
So, uh, I'll handle the drunk guy, and you go chat it up with Lance, preferably outside, got it?
Peki sarhoş adamla ben ilgilenirim sen de gidip biraz Lance'le muhabbet et.
Lily started using again, and her dirtbag dealer came over to the house, our house, so I went outside to tell him to go away.
Bizim evimize, ben de dışarı çıktım ve gitmesi gerektiğini söyledim.
I'm outside. Go home.
Evine git.
And they also live outside, so after their work is done they go home.
Ayrıca onlar dışarıda yaşıyor işleri bitince kendi evlerine dönüyorlar.
Go back outside.
Dışarı çıkın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]