English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Grovel

Grovel translate Turkish

276 parallel translation
Suddenly I realised the power I held, the power to rule, to make the world grovel at my feet.
Birdenbire, gücümün farkına vardım,... hükmetme gücünü, dünyayı ayaklarımın altına serme gücünü.
Power to rule, to make the world grovel at my feet.
Hükmetme gücü, dünyanın önümde diz çökmesini sağlama gücü.
For that insolence, you shall grovel before my son.
Bu küstahlığın için, oğlumun ayaklarına kapanacaksın.
You shall grovel, I say!
Ayaklarına kapan dedim!
I'm a soldier of Her Majesty the Queen, and I don't grovel before any heathen.
Majesteleri Kraliçenin bir askeriyim ve hiçbir vahşinin ayaklarına kapanmam.
But poor beasts who wish to prove their love can only grovel on the ground and die.
Fakat aşkını kanıtlamak isteyen... zavallı vahşiler, anca yerlerde sürünür... ve ölürler.
But when that drooling pap began to change you... when your independence turned to fear... when I watched you snivel and grovel around those two walking commercials... I didn't like it, and I don't like it.
Ama, bu zırvalık seni değiştirmeye başladığında bağımsızlığın korkuya dönüştüğünde o iki reklamcının etrafında sızlanıp yalvardığını izlediğimde bu hiç hoşuma gitmedi ve gitmiyor.
I hate all of them, trying to hold us back and make us grovel.
Bizi zincire vurup süründürenlerden nefret ediyorum. Hepsine Lanet olsun.
How could I know that all you saw in me was someone to risk his life to grovel, to dig?
Beni ; sürünerek, kazarak hayatını tehlikeye atan biri olarak gördüğünü nereden bilebilirdim ki?
One word from her and they will all grovel.
Tek sözüyle hepsi dize gelecektir.
I shall try my best not to let my head be higher than Your Majesty's, but I simply cannot grovel on the floor.
Başımı, Majestelerinden yukarıda tutmamaya özen gösteririm ama yerlerde sürünemem.
Give us a break. Don't grovel.
Dur bakalım, hemen yalakalık yapma.
I'd talk of Mr. Carala,... and they'd all start to grovel.
Onlara Bay Carala'dan bahsederim ve karşımda ezilmelerini izlerim.
Soon there'll be more and more and one day this face will begin to decay and there'll be nothing left to make a man grovel, to make him want to...
Zamanla o çizgiler çoğalacak ve bir gün yüzün çökmeye başlayacak. Ve bir erkeği kandıracak, onda istek uyandıracak bir şey kalmayacak.
You must grovel at her feet.
Ona yaltaklanmalısın.
To grovel publicly before his authority?
Otoritesi önünde alenen alçalmak mı?
I'm telling you, you got to grovel.
Sana söylüyorum yağ çekmelisin.
Don't grovel to him.
Onun ayaklarına kapanmayın.
You're angry because I won't grovel.
Kızıyorsun çünkü ayaklarına kapanmayacağım.
- Temporary check-up. Grovel down.
- Bakalım göreceğiz.
- You snivel and grovel.
- Salya sümük yere kapaklandın.
Did she force you to grovel?
Ayaklarına kapanmaya mı zorladı?
Don't... I must grovel at your feet.
Ayaklarınıza kapanmalıyım.
- I want to grovel at your feet.
- Dizlerinize kapanmak istiyorum.
I must grovel at your feet.
Dizlerinize kapanmak zorundayım.
Don't grovel.
Ayaklarıma kapanma.
Now they line up to grovel in the dust.
Onlar şimdide madenlerde sıraya girip ayaklarına kapanıyorlar.
You're going to grovel before me and rub your nose on the ground now.
Şimdi önümde diz çöküp, burnunu yere sürteceksin.
But it won't be an act of non-violence to grovel before a wicked and evil man!
Ama hain ve alçak bir adamın önünde diz çökmek barışçıl olmak demek değildir!
I grovel in mortification. I grovel.
Beni utandırdınız.
Grovel at your feet?
Ayaklarına mı kapanayım?
First time I saw a man strut and grovel at the same time.
İlk kez bir insanın gururla alçalabildiğine şahit oluyorum.
You're not animals to grovel.
Hayvan değilsiniz ki, sürünesiniz.
Mr. Cobb, please don't grovel.
Bay Cobb, lütfen bana yaltaklanmayın.
You thought I'd grovel in gratitude? You know nothing of the Sea of Decay.
Dizlerimin önüne çöküp size teşekkür edeceğimi mi sandınız?
I enjoy seeing him grovel around.
Ortalıkta sürünmesi hoşuma gidiyor.
" Lord, who lovest even those who grovel
Yerde sürünenleri bile seven.
And that being the case, would you be good enough to grovel?
Ve bu durumda, yerde sürünmek yeterince iyi olur muydu?
Grovel?
- Sürünmek?
Born twelve months after Taro... so all my life I must grovel at his feet.
Taro'dan sadece 12 ay sonra doğdum diye hayat boyu ayaklarına secde etmek zorunda kalıyorum.
Kaede barks and you grovel.
Kaede havlıyor, sen de korkudan yerlerde sürünüyorsun!
I can grovel.
Yalvarabilirim.
Do you want me to grovel on the floor in front of you?
Beni süründürmek mi istiyorsun? Ben sadece beni yalnız bırakmanı istiyorum.
So I'll grovel for a while, and I'll get my VCR.
Bir müddet sürünmem lazım ve videomu alacağım.
We go in there and grovel. We look pathetic.
Oraya gider, yerlerde sürünürüz, kendimizi acındırırız.
How dare you make them grovel like this.
Ne cüretle onları böyle süründürürsün.
Grovel on the dirty road?
Kapı kapı dolaşıp göbek mi çatlatayım?
And grovel and shout
# Homurdanır ve bağırırlardı #
You grovel in your shit!
Kendi bokunda sürün!
To gawk and grovel and stare At Prince Ali
Dizine kapanıp, bakmak için... Prens Ali'ye...
We grovel at the howl of a wolf.
Kurt gibi uluyarak alçalıyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]