English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Groveling

Groveling translate Turkish

160 parallel translation
Look at you, groveling around on the ground like that.
Kendine bir bak! Sefil halde yerde yatıyorsun.
Never did I think I'd live to see France groveling in the dust under the Prussian heel.
Fransa'yı bu halde Prusyalıların ayakları altında pislik içinde sürünürken görmeyi hiç düşünmezdim.
But if you're blundering war cabinet cannot see that England is already lost, that it is our sacred German duty to prove it to them over and over and over until they are on their knees begging, pleading, groveling
Ama ahmaklıktan kör olmuş Savaş Kabineniz İngiltere'nin kaybettiğini hala göremiyorsa bunu onlara kanıtlamak biz Almanların kutsal görevidir hem de onlarca defa ta ki dizlerinin üzerine çöküp yalvarıp, merhamet dileyip
But I married her, gross, groveling, mole-eyed blockhead that I was.
Onunla evlenerek iğrenç, rezil, gözleri bağlı bir aptal gibi davrandım.
Wear out my belly groveling in the dust.
Kapı kapı dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
Groveling on the floor at 2 : 00 in the morning.
Sabahın 2'sinde yerlerde sürünmeler.
I can't stand his groveling.
Yerlerde sürünüp yalvarmasına tahammül edemiyorum.
- No groveling.
- Dizlere kapanmak yok.
There will be no groveling in this house.
Bu evde dizlere kapanmak yok.
- We don't allow groveling.
- Ayaklara kapanmaya izin vermiyoruz.
Weak! And all the groveling cowards left alive when the battle is over will be the weakest of all!
Ve bu savaş bittiğinde tüm bu rezil korkaklardan sağ kalanlar hepimizden daha güçsüz olacaktır.
If there's one thing I can't stand, it's people groveling.
Dayanamadığım bir şey varsa o da ayaklara kapanan insanlardır.
Do you want me to spend my life groveling on my knees before you?
Hayatımı senin önünde dizlerimin üzerine çökerek geçirmemi mi istiyorsun?
I'm not groveling, I'm apologizing.
Yaltaklanmıyorum. Özür diliyorum.
Do you think I'm ready for gravel-groveling?
Çakıllarda sürünmek için hazır olduğumu düşünüyor musun?
I don't like to see one of our blokes groveling to Pakis.
İçimizden birinin Pakistanlılara köpeklik etmesini görmek istemiyorum.
This cute Mediterranean boy means every groveling word.
Bu şirin Akdenizli genç sana boyun büküp yalvarıyor.
The important part is the groveling.
Yalvarma kısmı çok önemli.
It's not groveling unless your head is lower than mine.
Zihnindeki somurtmadan kurtulmadıkça yalvarma gerçekleşmez.
He dropped a church roof on 34 of his worshippers last Wednesday night in Texas as they were groveling through a hymn to his majesty.
Geçen Çarşamba akşamı, bir ayin sırasında 34 kişinin üzerine kilisenin çatısını düşürdü.
That ought to keep you groveling.
Bu, seni susturur.
I dread the day when $ 100,000 isn't worth groveling for.
- Ne diyorsun? - diyorum ki- -
I don't have to make a move. They come to me, groveling at my doorstep, pleading to be turned in.
Kendileri kapıma kadar dayanıp teslim olmak için ricada bulunuyorlar.
I dread the day when $ 100,000 isn't worth groveling for. Get out of here!
100,000 $ için kendimi aşağılayacağımı düşünmüyorsunuz sanırım defol buradan!
- groveling for money as a sleazy advertising executive!
-... reklam çalışanı olarak geçirmeyi kabul etmekten emnunum.
The purpose of evolution was to raise us up out of the mud, not to leave us groveling in it.
Evrimin amacı bizi çamurun dışına çıkarmaktı. İçinde yuvarlanmayı bırak.
Garak, groveling in a corner.
Garak, yerde köşe kapmaca oynuyor.
Then you start apologizing and groveling.
- Sürekli özür dileyip ağlıyorsun.
No-one knows who is where. I'm groveling here as you see.
Ben burada sürünüyorum, gördüğün gibi.
I want people groveling at me feet.
İnsanların ayağıma kapanmasını istiyorum.
Perhaps I should have surrendered to the rebels... groveling on the floor, begging for my life like the lntendant.
Belki de yönetici gibi dizlerine kapanıp hayatımın bağışlanması için yalvararak isyancılara teslim olmam gerekirdi.
I'd save the groveling for the Nagus himself.
Bu yağ çekmeyi Yüce Nagus için saklardım.
Shouldn't you people be groveling?
Önümde diz çökmeniz gerekmiyor mu?
Year after year, I've been on my knees... groveling to the alumnae for handouts, five dollars here, ten dollars there... big spenders...
Güzelmiş! Ben de doğa fotoğrafları çekerim.
If it's a question of groveling, I can do that.
Yalakalıkla çözülecek bir meseleyse, bunu yapabilirim inan.
God, Mark, I'm not groveling to my dad just so you can impress Wendy Bates.
Tanrım, Mark, sadece Wendy Bates'i etkileyebilmen için dizlerime kapanmayacağım.
I want to see every criminal groveling before the law.
Çünkü karşıma çıkan her suçluda bize yapılanları hatırlıyordum.
And when I get upset and fall off the fidelity wagon for a split second, she walks on the marriage like I'm the bad guy. And when I go back groveling for a lousy date, she says no.
Ben üzülüp sadakat vagonundan birazcık çıktığımda kötü olan benmişim gibi davranıyor.
That must be him, groveling.
Dizlerime kapanmaya gelmiş olmalı.
Talk about groveling!
Küçük düşürülmekten bahset!
- Stop. You groveling isn't just a way of life, it's an art.
Yağ çekmen, sadece yaşam tarzın değil bir sanat haline gelmiş.
Stop your groveling, and look at me!
Çekinmeyi bırak ve bana bak!
OK, OK, enough groveling.
Tamam, tamam. Bu kadar yerlerde sürünme yeter.
Look, you're like a groveling dog.
Bak, yaltaklanan köpeklere benziyorsun.
Besides, shouldn't there be some groveling first?
Ayrıca, öncelikle dizlerime kapanılması gerekmiyor mu?
Between the network, the players'union and my shameless groveling... we got you a meeting with the commissioner.
Örgüt, sendika, ve arsız ısrarım sayesinde bir görüşme daha kopardım. - Harika.
No groveling gratitude.
Minnettarsın biliyorum.
Yeah, he came back groveling on his hands and knees. - We'd love to stay, but we got a date. - Bye.
Seni hemen suracikta kolay bir sekilde öldürebilirim.
HONEY, I CAME HERE PREPARED TO DO SOME SERIOUS GROVELING.
Buna bir son vermelisin çünkü en iyi cümlelerimi çalıyorsun. Tatlım, buraya ayaklarına kapanmaya hazır bir şekilde geldim.
It's either gratitude or groveling, like...
Ya minnetten ya da rezillikten.
Working hard displaying dedication and groveling.
Çok çalıştın, kendini işine verdin, yeterince süründün.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]