English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Grubbing

Grubbing translate Turkish

78 parallel translation
If that sniveling, money-grubbing, whining old mother of yours... comes fooling around my offices anymore, I'm going to give orders... to have her thrown down those 60 flights of stairs, so help me!
Eğer o sümüklü, para için her şeyi yapan zırlak ananı... büromun etrafında bir daha görürsem... 60'ıncı kattan aşağı attırırım, haberin olsun.
What's eating that old money-grubbing buzzard anyway?
- Yaşlı bunağın derdi ne?
But might be old Cookie might not like... grubbing the trip all that way.
Ama belki ihtiyar aşçı bütün yol boyunca yemek yapmaktan hoşlanmayabilir.
We're all grubbing for a living, the best of us.
En iyimiz dahi bir iş bulmak için parçalanıyor.
You'll be grubbing for him.
Süründürecek seni.
Now I'm just a poor old farmer, grubbing stumps and hoeing corn.
Şimdi ise elinde baston ile dolaşıp, mısır çapalayan zavallı bir çiftçiyim.
It wasn't too bad when I was grubbing along by myself.
Kendi kendime uğraştığım zamanlar çok kötü değildi.
I'm afraid I've been grubbing about in your workshop already.
Korkarım atölyende kalıp buradan çabalamak zorundayız.
You must be hungry, stumbling along, grubbing for roots like a goat.
Kökler için keçi gibi toprağı eşelediğine göre aç olmalısın.
I heard out in California there was this man, he was so hungry that he was grubbing roots just like you but instead of a root, he yanked up a nugget big as a turnip.
California'dayken duymuştum, bir adam varmış. Çok açmış senin gibi kökleri eşeliyormuş ama bir kök yerine şalgam kadar bir külçe bulmuş.
Your snitch's a money - grubbing pain in the ass.
Senin muhbir, paragöz bir baş belası.
I hardly think thatwe can exploit ourSovereign by involving her in what some might call a squalid vote grubbing exercise.
Kraliçeyi "Bu tavırlar oy avcılığı." denebilecek yollara sokarsak İktidarımızı kötüye kullanmış oluruz.
Hey, you are one money-grubbing bitch!
Amma paragöz karısın be!
Or will some materialistic, money-grubbing, short-sighted subhuman sell it to other materialistic, money-grubbing subhumans, so they can ravish the land and cover it with concrete so they can pay less tax?
Peki ya maddeci, pinti, basiretsiz, insanaltı birisi araziyi diğer maddeci, pinti, basiretsiz, insanaltı birilerine onu gaspedip, betonla kaplamaları ve böylece daha az vergi ödemeleri için sattığında...
The damn money-grubbing Yankees.
Lanet paracı Yankiler.
He is a smarmy, money-grubbing opportunist.
O yağcı ve para fırsatçısı biri.
- Stop grade grubbing!
- Kes şu not bahsini!
- Grade grubbing is bad...
- Not için yakınmak kötüdür...
Sitting there like some soulless, money-grubbing snob because you know it turns me on.
Orada ruhsuz, paragöz bir züppe gibi oturuyorsun çünkü bunun beni tahrik ettiğini biliyorsun.
I ought to be less subject to suspicion than most people one sees grubbing.
Ve bizi tanıyan insanların ikimizin hakkında neler... düşündüklerini de gayet iyi biliyorum.
They`d be worth 70 billion To people today lf money-grubbing Congress Didn`t give them away
Değeri 70 milyar Bugün halka Aç gözlü Kongre Vermese ucuza
All your hard work and grade-grubbing have finally paid off.
Tüm bu sıkı çalışman ve not peşinde koşman nihayet karşılığını verdi.
He said you're a double-dealing, money-grubbing bastard.
İkiyüzlü ve para düşkünü bir pislik olduğunu söyledi.
Forget about the money-grubbing Christina Pagniacci.
Paragöz Christina Pagniacci'yi de.
You're one to talk, you bloodless, money-grubbing freak.
Konuşacak olan sensin, seni kansız, para düşkünü ucube.
Destalking the fields makes furrows and ridges ready for the grubbing machine.
Tarlalarda dolaşmak izler bırakıyor ve sırtlar kazma makinesine hazır hale geliyor.
Once the grubbing is over, we can glean the whole field.
Toprağı kazma işi bitince tüm tarlayı elden geçirebiliriz.
Is that what you call three planets filled with nothing but miserable mud grubbing farmers?
Kazdıkları çamurdan ekmek çıkartan sefil köylülerle dolu üç gezegene böyle mi diyorsun?
That motherless, money grubbing little son of a bitch that runs a...
O soysuz, para peşindeki pislik hâlâ...
Fuck the panhandlers grubbing for money, smiling at me behind my back.
Arkamdan gülümseyen dilencilerin canı cehenneme.
"l want to look like a money-grubbing schmuck"... -... or is it a happy accident?
Bu sabah kıyafetlerini seçerken hayal gücü olmayan paragöz bir sersem gibi görünmek istiyor muydun, yoksa bu sadece mutlu bir tesadüf mü?
You're just a bunch of incompetent, money-grubbing crooks!
Hepiniz beceriksiz para delisi zibidilersiniz.
I may be a selfish, money-grubbing lawyer, but I am still a gentleman.
Paragöz bir avukat olabilirim ama yine de bir beyefendiyim.
Money-grubbing son-of-a-bitch.
Bayım! Bay Kang!
He said you're a double-dealing, money-grubbing bastard.
İki yüzlü ve para düşkünü bir pislik olduğunu söyledi.
So don't you compare us to those cold-hearted, money-grubbing, evil, stinky Indians!
O yüzden bizi o soğuk kalpli, para delisi, kokuşmuş kızılderililerle karşılaştırma!
What're you grubbing on?
Orada ne karıştırıyorsun?
No, fez, what she's saying is that hyde is becoming a money-grubbing corporate zombie.
Hayır, Fez, demek istediği Hyde'ın paragöz şirket zombisine dönüştüğü.
And, Josh, at least my dad isn't a money-grubbing Jew shyster... who lets criminals go free.
Ve, Josh, en azından benim babam suçluların serbest kalmasını sağlayan... hortumcu, düzenbaz bir yahudi değil.
Is my wife a money-grubbing whore? " I mean, those are questions, right?
"Karım para kaldıran bir o... pu mu?" Soru dediğin bunlar, değil mi?
Your money-grubbing foster parents told the madam so.
Mama'nın dediğine göre senin kazandığın üvey ailene gidiyormuş.
They're grubbing - they went down to the Cafe Hospital.
Acıkmışlardı, hastane kantinine indiler.
Especially you... you money-grubbing snake in the grass!
Özellikle senden açgözlü hain!
Unfortunately, the rest of you exist. From her grade-grubbing to her apple polishing...
Ancak ne yazık ki okullarımızda not dilencisinden yağcısına kadar herkes var.
Go home, have a good lunch, make love to your pretty young wife, but do stop grubbing about after other people's money.
Evine git, güzel bir yemek ye, sevimli ve genç eşinle aşk yap, ama başkalarının parasını toplama sevdasından vazgeç.
He did buy you that expensive dress, so if you say no, you'll look like a money-grubbing whore.
Ne? Sana şu pahalı elbiseyi aldı. Eğer hayır dersen, sen de erkeklerle sadece parası için ilgilenen kadınlar gib gözükeceksin.
How does a money-grubbing worm like Gunray rate all this security?
Tüm bu güvenlik Gunray gibi bir para babası solucan için mi?
Money-grubbing beggars, no better than I am.
Açgözlü dilenciler, benden daha iyi değilsiniz.
Unlike you half-dead, money-grubbing zombies, I'm alive.
Sizin gibi yarı-ölü, para yiyen zombilerin aksine ben yaşıyorum.
You think it's easy for me to sit next to you at the movies... while you're grubbing on Red Vines and popcorn and gummi worms?
Sinemada sen patlamış mısırlara ve jelibonlara yumulurken yanında öylece oturmayı kolay mı zannediyorsun?
Hey, y'all. So what are we grubbing on tonight?
Merhaba herkese, bu akşam ne yapıyoruz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]