English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Grumble

Grumble translate Turkish

94 parallel translation
You may stumble, never grumble Count from one to 10
Sendelesende yakınma Birden ona kadar say
Now, you mustn't grumble, dear.
Homurdanma hayatım.
Still, I mustn't grumble.
Yine de, şikayet etmemeliyim.
- She'll grumble.
- Surat asacaktır.
On a night like this, it's a sin to grumble.
Böyle bir gecede, homurdanmak günahtır.
I mustn't grumble though. I've had a very good day.
Şikayet etmiyorum, iyi bir gündü.
You're not going to grumble about three little quarters of an hour?
45 dakikacık için yakınacak mısın?
- Hurry, grandma will grumble.
- Acele edelim! Büyükannen dırdır etmesin.
So don't fry your brain and grumble, all it means is "rough n'tumble".
Düşünme boşa, boşa telaş Tek anlamı "kavga dalaş"
They stand in the rain and they don't even grumble.
Yağmurda bile ayaktalar ama söylenmiyorlar.
Can't grumble.
Mızmızlanmıyor.
Black, but I can't grumble.
Karanlık ama şikâyet edemem.
The Puerto Ricans grumble "Fair fight"
Porto Rikolular "Adil dövüş" istiyorlar
Sailors always grumble.
Denizciler hep homurdanırlar.
These sailors have something to grumble about.
Homurdanmak için sebepleri var.
Then you can fill your bellies until they grumble as much as your tongues.
Orada karınlarınızı doyuracaksınız.
Still, mustn't grumble.
Yine de şikâyet etmemelisin.
I think I have the right to grumble a little if I'm the one who pays.
Kim bana ödeme yaparsa, bende ona bu dili dökerim.
Well, you've had your little grumble, so now suppose you pay.
Bana döktüğün bu dille sana ödeme yapmamı mı bekliyorsun.
# # So every time you stumble, never grumble
# # So every time you stumble, never grumble
Now the chips are down, but why grumble?
Şimdi zora düşünce şikâyet etmek niye?
- You can. I changed my record player and there wasn't a grumble.
Pikabımı değiştirdim tek laf etmediler.
And at only tuppence a pint, you can't really grumble.
Bir şişesi iki peniyse, hiç şikayet etmem doğrusu.
The grumble goes high up.
İşin sonunda mevki alacakmış.
Don't grumble Give a whistle
Şikayet etme lslık çal
My worry spurred me on, but... my son-in-law will grumble.
Endişelerim beni tetiklemişti ama damadım şimdi söylenecek.
Let him grumble.
Bırak kendi kendine söylensin.
Mustn't grumble.
Şikâyet etmemeliyim.
And don't grumble.
Ve söylenme.
Go and sleep. Don't grumble.
- Git yat, hemen!
Grunt and grumble, rant and rave?
Sızlanıp duruyor, size bağırıyor mu?
And your job should be to be strong... and not to carp at those around you, not to grumble... but simply to reconcile and to make peace.
Size düşen güçIü olmak etrafınızdakileri eleştirip, sızlanmak yerine anlamaya çalışıp, barış yapmak.
- Mustn't grumble.
- Şikayet etmemeliyim.
"Ladies'afternoons," my father would grumble.
"Hanımların beş çayı" diye söylenirdi, babam.
LET'S NOT GRUMBLE...
ŞİKÂYET ETMEYELİM...
For it is if you're not willing to get involved, then you have no right to grumble when things don't go your way.
İşin bir ucundan tutmayacaksan, işler yolunda gitmediğinde sızlanma hakkına da sahip olamazsın.
And together they started To grumble and wheeze
Ve birlikte başladılar Homurdanmaya ve hırlamaya
♪ And together they started To grumble and wheeze
Ve birlikte başladılar Homurdanmaya ve hırlamaya
Better laugh than grumble.
Gülmek, şikâyet etmekten yeğdir.
My grandma said it's as easy to smile as to grumble.
Büyükannem, gülümsemek dırdır etmek kadar kolaydır derdi.
He doesn't grumble.
Yakınmaz.
♪ D'you think I'd grumble? ♪
Harab olacağımı mı sandın?
And Omera didn't grumble He simply did his bit.
Omera şikayet etmeden, payına düşeni yaptı.
My mother doesn't grumble!
Annem hiç şikayet etmez!
[All Grumble] Could you at least pick up a fruit platter?
En azından bir meyve tabağı alamaz mısın?
You either take my side and we're flying together, or you will be alone against me, but then don't grumble.
Ya benim yanımda yer alırsınız ve birlikte süzülürüz göklerde, veya bana karşı tek başına durursunuz, ama sonra mızıldanmak yok.
Grumble.
Hep dırdır, hep dırdır.
- ( Boys grumble )
( Çocuklar homurdanır )
People grumble but nobody does anything, nobody tries to make anything better, except Carl.
İnsanlar mızmızlanır. Şikayet ederler. Kimse bir şey yapmaz.
[ALL GRUMBLE INDISTINCTLY]
Hemen.
Yeah, I know, grumble, grumble.
Biliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]