Hard to explain translate Turkish
788 parallel translation
It's kind of hard to explain.
Bu açıklanması biraz zor bir şey.
Yes, I admit the impulse is a little hard to explain.
Evet, biraz tuhaf olduğunu itiraf edeyim.
Well, it's a little hard to explain.
Şey, açıklaması biraz zor.
I mean, that's going to be very hard to explain away.
Demek istediğim, bunu açıklamak çok zor olacak
That's going to be hard to explain away too.
Bu da çok çok zor açıklanacak
You see, there are some things that are very hard to explain, Alice... and as soon as I...
Anlarsın, açıklanması çok zor olan bazı şeyler var seni görür görmez...
- It's terribly hard to explain.
- Açıklaması çok zor.
Well, it is kind of hard to explain.
Açıklaması zor.
That's going to be hard to explain, isn't it?
Bunu açıklamak zor olacak, değil mi?
Well, it's hard to explain.
Aslında açıklaması çok zor.
You're very kind, but it's hard to explain.
Çok iyisin ama... Bunu açıklamak zor.
Well, it's hard to explain.
Açıklaması çok zor.
Kinda hard to explain, but I like it.
Açıklaması zor ama bu işten hoşlanıyorum.
It's a little hard to explain.
Açıklaması biraz zor.
It's hard to explain.
Açıklaması zor.
It's hard to explain, even to myself.
Açıklaması zor, kendime bile.
It would be hard to explain that I'd given it away.
Tacı hediye ettiğimi açıklamak zor olur.
Well, it's ─ it's kind of hard to explain.
Bunu açıklamak biraz zor.
It's sort of hard to explain.
Açıklaması biraz zor.
Um-Well, it's rather hard to explain.
Açıklaması oldukça zor.
That's a little hard to explain.
Bunu açıklamak biraz zor.
It's very hard to explain...
Açıklaması çok zor...
Well, it's hard to explain, sir.
Efendim, açıklaması zor.
Well, very hard to explain, boss.
Açıklaması çok zor patron.
It's hard to explain, Andrei.
Açıklamak zor, Andrey.
Well, it's really hard to explain to anyone who hasn't experienced it.
Şey, yaşamayan birine açıklamak gerçekten güç.
It's hard to explain, sir.
Açıklaması zor, efendim.
It's hard to explain, but it's all part of empathicalism.
Anlatması zor, ama empatikalizm ile ilgili.
It's so hard to explain to you, but, you see, it's very difficult for people to rise above their class in Europe.
Bunu sana açıklamak o kadar zor ki.. ama görüyorsun, insanlar için Avrupa'da sınıf atlamak çok zor.
Hard to explain a man, isn't it?
İnsanoğlunu anlamak zor, değil mi?
This is kinda hard to explain, but they got courage and they got dignity.
Sert görünüşlüdürler, ama cesaretlidir ve saygındır.
It's pretty hard to explain to a city fella.
Bir şehirli dosta açıklamak hayli zordur.
You know, Daddy, it's - Well, it's hard to explain.
Yani şey gibi, baba... Anlatmak biraz zor.
Listen up Roberto there are some things that are hard to explain for me, because I'm so tight-lipped.
Bak Roberto çok ketum olduğum için ifade etmekte zorlandığım bazı şeyler var.
It's hard to explain my feelings about Buzz and Rusty.
Buzz ve Rusty için hissettiklerimi anlatmam çok zor.
- It's hard to explain.
- Açıklaması zor.
It's hard to explain.
Açıklaması çok zor.
We've been very close in a way that's hard to explain.
Açıklaması zor bir şekilde birbirimize çok yakındık.
That's hard to explain, Captain.
Bunu açıklamak zor, Kaptan.
It's hard to explain.
Bunu açıklamak zor.
It's hard to explain, it's a feeling I have
Açıklaması zor, ben öyle hissediyorum.
Well, if you say so, but it's gonna be hard to explain, isn't it?
Pekala, eğer böyle diyorsanız, ancak bunu açıklamak zor olacak, öyle değil mi?
It's hard to explain. That's not it.
Bunu açıklaması zor.
It's hard to explain.
Açıklaması güç.
So hard to explain?
Çok mu zordu söylemek?
It's hard to explain, but when I look into your face... I pick up a distinct feeling of nausea.
Açıklaması zor ama, yüzünüze bakınca... midem kalktı birden.
It's hard to explain.
- Bunu açıklamak zor.
[Screams] It's hard to explain what's going on with Lydia.
Lydia'nın nesi olduğunu açıklamak çok zor.
You might have had a hard time of it trying to explain to the police... under the circumstances.
O şartlar altında durumu polise açıklamaya çalışmak sizin için büyük sıkıntı olabilirdi.
- It's kind of hard to explain.
Bunu anlatmak çok zor.
I am hard put to explain it to him, who guards France while I sleep, and works tirelessly while I amused myself.
Açıklaması zor. Dikkatim dağılmışken, Fransa'ya kim göz kulak olup yorulmadan çalışıyor...
hard to tell 74
hard to starboard 26
hard to say 179
hard to believe 105
hard to port 37
explain 380
explain yourself 110
explain what 96
explain it 26
explain this 32
hard to starboard 26
hard to say 179
hard to believe 105
hard to port 37
explain 380
explain yourself 110
explain what 96
explain it 26
explain this 32