Harlequin translate Turkish
77 parallel translation
It's about Harlequinade.
Harlequin hakkında.
Harlequin, who is the lover, and the clowns, are standing by the bedside.
Aşığı Harlequin ve palyaço baş ucundalar.
Harlequin, her lover, enters in the moonlight.
Aşığı Arlequin, ay ışığında yalnızdır.
Harlequin.
Harlequin.
Harlequin, Watteau, gallant revels.
Harlequin, Watteau, görkemli kutlamalar.
Lucia weaves the linen, turns the paper and sees Harlequin!
# Lucia keten dokuyor # Kağıdı çevirip palyaçoyu görüyor
Harlequin jumps and dances...
# Palyaço zıplaya zıplaya dans ediyor # #
Turns the paper and sees Harlequin...
# Kağıdı çeviriyor # Palyaçoyu görüyor # #
A harlequin, a Chinese, a soldier, or a princess.
Bir soytarı, bir Çinli, bir asker ya da bir prenses gibi.
Pierrot returned to Columbine on tipped toes goes the harlequin
¢ Ü Pierrot Kolombiya'ya döndü ¢ Ü ¢ Ü eğik ayakları Harlequin'e gider ¢ Ü
Do you know anything about harlequins, my dear?
Harlequin'ler hakkında bir şey biliyor musun, tatlım?
While you were with the KGB, were you familiar with Operation Harlequin?
KGB'de çalışırken, Harlequin Operasyonu'ndan haberdar mıydınız?
- What was Operation Harlequin?
- Harlequin Operasyonu neydi?
Hungarians showed a great interest in Harlequin.
Harlequin'e en büyük ilgiyi Macarlar gösterdi.
It's nice because this is the moment when Chief dies, that he looks up and sees this harlequin figure waνing all the people away.
Çok iyi, çünkü şefin öldüğü ana geldik ; kafasını kaldırdığı ve palyaço kılıklı herifin insanları eliyle işaret ederek uzaklaştırdığını gördüğü ana.
And will the harlequin in the third row Please keep his voice down?
ve üçüncü sıradaki soytarı, lütfen sesini kısar mısın?
She's been reading Harlequin Romance novels, and she's just obsessed with it.
Harlequin aşk romanlarını okuyor saplantı haline geldi. - Ne şirin.
A real Harlequin romance!
Ooh, işte gerçek bir arkası yarın.
Harlequin?
Harlequin mi?
That's as funny as when me tights caught fire in Harlequin Meets ltchity-Switch.
Harlequin Meets ltchity-Switch'de taytımın tutuştuğu sahne kadar komik.
My mom was going through her HarIequin Romance phase.
Annem Harlequin romanları okurmuş.
Like the clown character Harlequin.
Soytarı anlamına gelen Harlequin gibi.
You read Harlequin Romances in high school, haunts you the rest of your life.
- Lisede bir iki tane pembe dizi okuyorsun, hayatının sonuna kadar kurtulamıyorsun.
When he saw there was not enough wood he called Harlequin and Punchinello and said :
Koyunu pişirmek için yeterince odun olmadığını görünce Harlequin ve Punchinello'yu çağırdı :
These harlequin shrimp, having captured a starfish, are taking it back to a safe house beyond the reach of competitors and danger.
Bir deniz yıldızı yakalamış olan bu karidesler onu rakiplerin ve tehlikenin ulaşamayacağı yerde olan gizli yuvaya geri götürürler.
I don't know where you get your facts, sir... But I am a volunteer housewife with 45 minutes of orientation... And a Harlequin romance about archeologists.
Bunları nereden uyduruyorsunuz bilmiyorum, bayım ama ben 45 dakikalık oryantasyona gönüllü bir ev hanımıyım ve arkeologlarla ilgili pembe diziler izliyorum.
I made her these pants, harlequin pants with bells on them.
O'na bir pantolon yaptım, tıpkı zilli bir palyaço pantolonu gibi oldu.
It was a bit sentimental, kind of a Harlequin romance, but charming.
Duygusal bir şeydi. Ama büyüleyiciydi.
"Our aged harlequin Uncle Pio. " If only he would write my letters for me...
Yaşlı ve akıllı Pio Amca'mız, keşke mektuplarımı o yazsaydı.
But darling, the boy drove me to murder by exonerating a harlequin who I framed for robbery at the Kwik-E-Mart.
Fakat hayatım, çocuk marketteki soygun için komplo kurduğum palyaçoyu... temize çıkararak beni cinayete azmettirdi.
I came as a harlequin.
Ben... Ben palyaço olmuştum. O...
After your system check, diagnostic functions within parameters, repeats the harlequin
Sistem kontrolünüzden sonra, tanısal işlevler parametrelerde, diyordu soytarı.
We found a harlequin doll in your possession.
Eşyalarınız arasında palyaço oyuncak bebek bulduk.
It's right out of a Harlequin romance.
Yüzün. Harlequin aşklarından fırlamış gibi.
What's that look? Oh, Paris calls it my Harlequin romance face.
Paris buna Harlequin aşk bakışım diyor.
The bra is called the Harlequin.
Sutyenin adı Harlequin.
What if Larue's guilty pleasure wasn't soft lips or harlequin tingles?
Ya Larue'nin günahkar zevki, yumuşak dudaklar ya da palyaço telaşı değilse?
I've read the entire Harlequin library.
Hepsini Harlequin Kütüphanesinde okudum.
I read about it recently in one of those Harlequin books over in the miscellaneous section, aisle three.
Geçenlerde şu Harlequin kitaplarından birinde okumuştum genel bölüm koridor üçte yer alıyorlar.
Oh, did I burst your little harlequin romance bubble?
Renkli romantizm balonunu mu patlattım yoksa?
Hands off my harlequin!
Soytarımdan ellerini çek!
harlequin ducks will soon head for warmer climates.
Palyaço ördekleri yakında daha ılık iklimlere göçecek.
who threw potato salad at CCNY lecturers on Dadaism and subsequently presented themselves on the granite steps of the madhouse with shaven heads and harlequin speech of suicide, demanding instantaneous lobotomy,
New York şehir kolejinde Dadaizm üzerine patates salatası atanlar... ardından traşlı kafaları ve intiharın soytarı söyleviyle... akılhastanesinin granit basamaklarında.. lobotomiye kuvvetle istek duyanlar,
Yes, my modern woman act may not always work, but there was never a man who could resist my Harlequin version.
Evet, modern kadın tarzıma karşı konulabilir fakat alacalı tarzıma aşık olmayan biri asla olmamıştı.
I am a Harlequin.
Ben bir soytarıyım.
The name of this cinema, "The Harlequin", introduces the world of the fourth great personal, modernist director of the 1950s.
Sinemanın adı L'arlequin ( Palyaço ) bizi 1950'lerin dördüncü kişisel ve modern görüşlü yönetmenine götürür.
Some say that Robert Sayer's Harlequin Turn-Ups were the very first.
Kimilerine göre Robert Sayer'in Harlequin Harketli Kitabı ilkmiş.
And this gentleman in the black hat is Harlequin.
Ve bu siyah şapkalı beyefendi de Harlequin.
Sounds like he writes Harlequin romances.
Öyle görünüyor ki, Harlequin romanlarını da o yazıyor.
Thought she was in a Harlequin romance.
Kendini romantik bir ilişkide sanıyordu.
The man's got a real-life Harlequin Romance in his head.
Bu adam kafasında hayali bir romantizm yaşıyor.