He's an angel translate Turkish
147 parallel translation
He's an angel, he is.
O bir melek, melek.
Because he's an angel.
Çünkü o bir melek.
Bert, listen. lt's that fellow here. He says he's an angel.
Bu adam bir melek olduğunu söylüyor.
- He says he's an angel.
- Bir melek olduğunu söylüyor.
He's an angel.
O bir melek.
Before he was born, you said... ... he knew all the secrets of life and death. And then at his birth, an angel came and put his finger right here.
Ona, doğumundan önce yaşamın ve ölümün tüm sırlarını bildiğini ve bir meleğin gelip dudaklarını mühürlediğini söylediniz.
Sometimes I think he's an angel to put up with me.
Bazan bana tahammül gösterdiği için onun bir melek olduğunu düşünüyorum.
Jorgo, he's an angel.
Jorgo bir melektir.
He was an angel, respectful, obedient, and now he's lost his head.
Altın gibi kalbi vardı.
He truly thinks he's got the voice of an angel.
Gerçekten de bir meleğin sesine sahip olduğunu zannediyor.
- Please, sir, do always like this! - He's not a teacher, an angel! - Yes, angel!
Bugün, burada ilk defa yeni bir atış şekli deneyeceğiz.
He is handsome like an angel.
Bir melek gibi yakışıklı.
- Yes, he's an angel.
- Evet, o bir melek.
He's an angel. "
O bir melektir. "
He's an angel in heaven now, defending everyone.
O artık, gökyüzünde herkesi koruyan bir melek.
He's an angel!
O bir melek!
He's an angel straight from heaven!
Cennetten çıkmış bir melek!
One teacher said he's an angel and another teacher says he's a monster.
Bir öğretmen melek diyor, diğeri canavar.
- He's as good as an angel from heaven.
Melek kadar iyi bir adam. Yadwiga'yı bırakamam.
But if Eben's an angel, why ain't he in Heaven?
Peki Eben bir melekse, neden cennette yaşamıyor?
He's been like an angel on my shoulder.
Benim için şans meleği oldu.
Well, if he's an angel, all right then but he damn well must be a killer angel.
Eğer bir melekse... öldüren bir melek olmalı.
He's an angel of kindness and goodness.
O iyilik ve kibarlık meleği.
He's an angel. He's a God.
- Aman, Tanrım!
There's an angel who said he could help us if we got it this key.
Bir anahtarı kendisine götürdüğümüz takdirde bize yardımcı olacağını söyleyen bir melek var.
He's an angel.
O bir melek...
Sometimes he's an angel, sometimes a devil.
Bazen melek, bazen de şeytan.
He's an angel.
Melek gibi adamdır senin baban.
He says he used to be an angel. Phone's gonna ring.
- Eskiden bir melek olduğunu söylüyor.
No, he's an absolute angel.
Saf bir melek.
Kid's fifteen, little devil, but he plays guitar like an angel.
15 yaşında, birazcık şeytan, ama gitarı bir melek gibi çalıyor.
He's an angel.
Melek gibidir.
You know, aside from the fact that he is gorgeous, charming and sings like an angel -
Tabi son derece yakışıklı, çekici oluşu, ve melekler gibi şarkı söyleyebilmesi dışında...
Angel's moment of happiness occurred when he was with Buffy.
Angel'ın gerçek mutluluk anı, Buffy'le olduğu için gerçekleşti.
Angel's an OK guy, if he's mopy and sad and brooding, but you give him even one second of pure, real pleasure...
Angel üzgün, hüzünlü, moralsiz olduğunda iyi bir çocuk. Ama bir anlık gerçek mutluluk yaşatırsan...
He's always been an angel.
Tam bir melek gibiydi.
He's less of an angel than I am.
Ben bile ondan daha meleğim.
I'm sure he's an angel.
Bir melektir eminim.
I want an angel to swoop down like he does to Jimmy Stewart in It's a Wonderful Life and talk me out of suicide.
"Şahane Hayat" ta Jimmy Stewart'a olduğu gibi bir melek yanıma gelse ve intiharı anlatsa.
He's an obstacle to all that we do.
Angel yaptığımız her şeyin önünde bir engel.
He says it's an angel that seemed to squeeze him ah, in a devastating embrace and it felt as though all the breath was being squeezed out of his body.
Dediğine göre bir melek onu kucaklayıp sıkmıştı, dehşet bir güçle onu sarmıştı. Sanki nefesi kesilmişti, havasız kalmış gibiydi.
At best, he's an angel... or he's a spirit somewhere.
En iyi ihtimalle ise... bir yerlerde melek ya da ruh olarak dolaşıyor.
We've got our own reasons to believe he's an Angel of Death.
Onun bir Ölüm Meleği olduğuna inanmamız için sebepler var.
So, we've come to a conclusion that he's an Angel of Death.
Böylece, şu sonuca varıyoruz, o bir Ölüm Meleğidir.
Upstairs? He's not usually such an angel.
Yukarda mı?
He's as beautiful as an angel. And... And so like him.
Bir melek kadar güzel ve tıpkı ona benziyor.
When he had contemplated this, an angel of the Lord appeared to him in a dream and said, " Joseph, son of David,
O bunu anlamaya çalışırken, Tanrı'nın bir meleği rüyasına girip şöyle demiş :
Cary remember in The Bishop's Wife you told David Niven an angel only leaves when he's not needed anymore? - Yes.
Cary hatırlıyor musun The Bishop's Wife'da David Niven'a, bir meleğin sadece ona ihtiyaç duyulmadığında ayrıldığını söylemiştin?
- He's such an angel.
Tam bir melek.
Mind you, Ray isn't exactly an angel, is he?
Ayrıca, Ray de sütten çıkmış ak kaşık değil hani?
"He's an angel of the Underworld."
O dünyamızın meleği.
he's an idiot 170
he's an architect 23
he's an animal 43
he's an asshole 70
he's an engineer 17
he's an alien 17
he's an actor 55
he's an ass 27
he's an artist 66
he's an old man 43
he's an architect 23
he's an animal 43
he's an asshole 70
he's an engineer 17
he's an alien 17
he's an actor 55
he's an ass 27
he's an artist 66
he's an old man 43
he's angry 68
he's an 20
he's an adult 32
he's an expert 18
he's an assassin 16
he's an ex 66
he's an fbi agent 16
he's an old friend 37
he's an orphan 21
he's an alcoholic 20
he's an 20
he's an adult 32
he's an expert 18
he's an assassin 16
he's an ex 66
he's an fbi agent 16
he's an old friend 37
he's an orphan 21
he's an alcoholic 20