English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He's got a girlfriend

He's got a girlfriend translate Turkish

126 parallel translation
Butchy, he's got a new girlfriend.
Kuçu kuçunun yeni bir kız arkadaşı var.
- He's got a girlfriend.
- Bakın bir arkadaş buldu bile.
No, he's already got a new girlfriend.
Hayır, onun zaten yeni bir kız arkadaşı var.
He's got a girlfriend.
Bir sevgilisi var.
He's got himself a new girlfriend.
Kendine yeni bir kız arkadaşı bulmuş.
He's got a new girlfriend.
Onun bir kız arkadaşı var.
Yeah, he's got a very Pretty girlfriend, doesn't he? Is it serious, Do you know?
Kız arkadaşı çok güzel, değil mi?
He's got a girlfriend, Lydia.
Bir kız arkadaşı var, Lydia.
This fucker Roper, he's got a girlfriend.
Şu serseri Roper, bir kız arkadaşı var.
He's just got a girlfriend.
Sadece kız arkadaşı var.
♪ But he's got a girlfriend, my, oh, my ♪
# Ama sevgilisi var #
♪ But he's got a girlfriend, my, oh, my... ♪
# Ama onun sevgilisi var #
- He's got a girlfriend.
- Anne! - Sor bakalım seni duyuyor mu!
He's got a girlfriend!
Onun bir sevgilisi var!
He's got a girlfriend now.
Artık bir kız arkadaşı var.
He's got a girlfriend back in France, so we've kind of got something in common.
Onun da kız arkadaşı Fransa " da, dolayısıyla ortak bir yanımız var.
He's got a girlfriend.
- Kız arkadaşı var.
- He's got a girlfriend.
- Kız arkadaşı bile var.
- He's got a new girlfriend.
- Artık bir kız arkadaşı var.
Man says he's got a girlfriend, right?
Kız arkadaşı olduğunu söylüyor.
He's got a girlfriend.
Bir kız arkadaşı var.
He's got a girlfriend.
Kız arkadaşı var.
He's got a girlfriend. OK.
Tamam, Eddie'yi severim.
God, he's got a girlfriend.
Tanrım, adamın kız arkadaşı var.
He's probably got a little girlfriend, and, well, let's face it...
Muhtemelen küçük bir kız arkadaşı var ve bununla yüzleş...
He lets Mom run the company, he's got a brand-new girlfriend, he's very mellow.
Artık şirketi annemin yönetmesine izin veriyor. Yepyeni bir kız arkadaşı var. Şimdi şeker gibi.
And he's got a very public girlfriend.
Ve erkeğin bir sevgilisi var.
- I think he's got a girlfriend.
- Sanırım bir kız arkadaşı var.
I don't think he's got a girlfriend. I can tell.
Kız arkadaşı olduğunu düşünmüyorum.
And he's got a girlfriend, to boot.
Herifin de zaten kadını var.
- He's got a fuckin'girlfriend.
Lanet bir kız arkadaşı var.
He's got a girlfriend.
Öyle değil. Onun bir kız arkadaşı var.
I think he's got a girlfriend there.
Sanırım, orada bir kız arkadaşı var.
He actually left Enron with more money than anybody, 250 million dollars, because he sold all his stock in Enron after he got a divorce from his wife, in order to marry his stripper girlfriend, who had had his child.
Enron ` daki herkesten fazla parayla, 250 milyon dolar ile ayrıldı çünkü tüm Enron hisselerini ; karısından ayrılıp, kendisine bir çocuk doğuran striptizci kız arkadaşı ile evlenebilmek için satmıştı.
He's got a girlfriend on the outside, Marie-Cruz, with whom he's in love,
Dışarda sevdiği Marie-Cruz isminde bir kız arkadaşı var,
He actually left Enron with more money than anybody, 250 million dollars, because he sold all his stock in Enron after he got a divorce from his wife, in order to marry his stripper girlfriend, who had had his child.
Enron'daki herkesten fazla parayla... 250 milyon dolar ile ayrıldı. ... çünkü tüm Enron hisselerini ; ... karısından ayrılıp, kendisine bir çocuk doğuran.
Think he's really got a girlfriend in Sydney?
Sence Sidney'de kız arkadaşı var mı?
He's in for a surprise'cause we got his little rich girlfriend in custody.
Biraz şaşıracak. Çünkü zengin kız arkadaşını göz altına aldık.
Maybe he's got hisself a girlfriend.
Belki kendine bir kız arkadaş bulmuştur.
I wouldn't be crazy to think he's got a girlfriend.
Kız arkadaşı olması garip kaçmaz.
He's got a girlfriend.
Birlikte mi yaşıyorlar?
He got into boxing, got his first girlfriend, and get this, turns out he had a knack for disarming IEDs.
Evet. Boksa başlamış, ilk sevgilisini burada bulmuş. Gelişmiş patlayıcıları etkisiz hale getirmekte çok yetenekliymiş.
If you've got a problem because he's making time with your girlfriend, don't take it out on me, man.
Kız arkadaşınla vakit geçirmesiyle ilgili bir sıkıntın varsa bunu benden çıkarma, dostum.
If he got a girlfriend, he would take good care about her.
Bir kız arkadaşı olsaydı, sırf onunla ilgilenecekti.
It's not like he actually got a girlfriend.
Aslında kız arkadaşı varmış gibi durmuyor.
And got completely humiliated because guess what, he has a girlfriend.
Ve tam anlamıyla rezil oldum. Bil bakalım ne oldu, kız arkadaşı varmış.
If he's got a girlfriend, he'll dump her, and if he's out of town, he'llcharter a g5 and fly home. Make it happen. do you like it?
Eğer kız arkadaşı varsa, terkedecek, ve eğer şehir dışındaysa, hemen eve dönücek olmasını sağlayın.
Ask him if he's got a girlfriend.
Kız arkadaşı var mı diye sor.
He's got three alimony payments, and I got a girlfriend we've decided I need to put in another apartment, but that's - that's really more of a mental necessity than a physical one.
Onun 3 nafaka ödemesi var. Ben ve kız arkadaşım da başka bir eve taşınmaya karar verdik. Ama bu, fiziksel ihtiyaçtan ziyade zihinsel bir ihtiyaç aslında.
He just got fired from Cowboy Franks, and his girlfriend is carrying a parolee's baby.
O sadece kovboy arkadaşlara ateş etti, ve kız arkadaşı bir mahkumun çocuğunu taşıyor.
It was all bullshit, and he's got a fucking girlfriend and a life, and I was just a fuck on a fucking business trip.
Hepsi yalanmış. Burada bir kız arkadaşı, hayatı varmış. Bense iş gezisinde takıldığı değersiz biriymişim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]