English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He's mine

He's mine translate Turkish

2,189 parallel translation
It's gonna be your fault, not mine. He ain't my kid.
AMDA, Amerikan Müzikal ve Dramatik Akademisi'dir
Look, no fighter of mine's gonna get into the ring unless he knows how to box, ok?
- Beni öldürür müymüş? Tamam, öldür onu. Ne diyorsun?
He's become a really good friend of mine and now you know how I feel when there's no privacy...
Çok iyi arkadaş olduk ve artık özelimiz kalmadığında nasıl hissettiğimi biliyorsun...
He's mine.
Benim.
He's down in the mine.
Aşağıda madende.
You see, Harry wasn't buried alive in the mine, but he's sure as shit dead and buried. And we're gonna lay that to rest.
Harry madene diri diri gömülmedi fakat kesinlikle onu öldürüp gömdüler ve bunu örtbas ettiler.
Wally's an old beau of mine, and he's divorced.
Wallace eski bir sevgilim ve eşinden boşanmış.
He's your father, not mine.
- O senin baban, benim değil.
- He's an old beau of mine.
- Eski bir sevgilim.
I also believe that the only reason I don't have Clive Ambrose's job is'cause he couldn't handle mine.
Ayrıca Clive Ambrose'nun işine sahip olamamamın tek sebebi kendisinin şu anki işimi kaldıramayacak olmasıdır.
Then he's mine, too.
Demek ki benim de dostum.
His radiator's busted so he took mine.
Onunkinin radyatörü bozulmuş böylece benimkini aldı.
Anyway, mine's been fractured for like, years, he said.
Her neyse Yıllardır çatlak gibi birşey olduğunu söyledi
He's a regular customer of mine.
Düzenli müşterilerimden biri.
- He's no brother of mine.
- O benim kardeşim değil.
Because he's mine.
Çünkü o benim.
He says the place could be a real gold mine, baby, but if you don't get out there soon, that's it.
Mekanın tam bir altın madenine dönüşebileceğini söyledi, bebeğim ama erken davranmazsan, biter.
He's a relative of mine, and caught me here in the marriage.
O benim akrabam ve düğünde beni buldu.
You gotta know, Melinda's husband... He was a friend of mine.
Bilmelisin, Melinda'nın kocası... arkadaşlarımdan biriydi.
He's just a friend of mine.
Bir arkadaşım.
He ain't even mine, he's an orphan.
Benim çocuğum bile değil. Öksüz.
He's a mate of mine.
Benim bir arkadaşım.
Whatever's going on with Chuck wasn't his idea, it was mine. At least he doesn't pretend to be one thing when really he's another.
Chuck ile olanlar onun değil benim fikrimdi ve en azından o başka birisiymiş gibi davranmaya çalışmıyor.
Leave him, he's mine.
Bırakın onu o benim.
He's a gold mine, and he knows it.
O bir altın madeni ve bunun farkında.
'Cause he'd kill him... And that's mine.
Çünkü onu öldürürdü ve bu benim hakkım.
You really didn't thinkI'd notice he's not old enoughto be mine?
Gerçekten, onun benim olamayacak kadar küçük olduğunu anlamayacağımı mı sandın?
- He's got mine, mate.
- Benimkini bu aldı abi.
He's got mine.
Benimkini o aldı.
- He's got mine.
- Benimki onda.
He's a friend of mine.
Benim arkadaşımdır.
I think we should say he's mine.
Bence onun benim çocuğum olduğunu söylemeliyiz.
He's a friend of mine.
Bir arkadaşımın.
Joe is doing a drug test, and if I give him some of mine, he's gonna know I've been smoking pot.
Eğer benimkinden verirsem yanarım.
But what he cannot disagree with is the good hands he's in, both yours and mine.
Ama aynı fikirde olacağı bir şey var ki, o da sizin ve benim emin ellerimizde olması.
He's not your father, he's mine.
O senin değil, benim babam.
Not that, but yeah. The Prodigal, he's mine.
Bunu değil, ama evet Prodigal benim.
I mean, no hesitation, no second-guessing... and you see, now he's mine.
En ufak bir tereddütüm dahi olmadı. ve görüyorsun o artık benim.
Richard Dreyfuss was an old friend of mine and he was in a play off Broadway in New York at that time called Line.
Richard Dreyfuss eski bir dostumdu ve o günlerde New York'ta "Line" adlı Broadway dışı bir oyunda rol alıyordu.
He's your husband, not mine!
Sizin kocanız, benim değil.
It's his fault if he's dead, not mine.
Eğer öldüyse bu onun hatası, benim değil.
I'm sorry, Addison, Derek may be your answer, but he's not mine.
İlaçlar işe yarabilir.
Yeah, he's an old friend of mine.
Evet, eski bir arkadaşım.
- I think we should say he's mine.
Sanırım benim bebeğim olduğunu söylemeliyiz.
This guy has a memo. He's got a memo of a schematic of a solar cell just like mine.
Adamda benim güneş hücreme benzeyen bir şemanın olduğu bir yazışma var.
Okay, so either he's alive and running around playing with his kids, or he's dead and... and scaring the heck out of mine, but he can't be both.
Tamam o zaman ya yaşıyor ve çocuklarla oynuyor, ya da ölü ve... beni korkutuyor. İkisi de olmaz, değil mi?
- Are you crazy? He's a friend of mine?
- Arkadaş olduğumuzu da nerden çıkardın?
And he's changed mine.
Ve benimkini de değiştirdi.
He's mine to bring to ju'stice.
Adaleti sağlamak için o benimdir.
Right, this mate of mine, he used to haunt the VIP toilets at Leyton Orient Football Club, singing Andrew Lloyd Webber's Variations - famously composed because of a bet he made with his cellist brother on an end of season match against Hull City in 1977.
Doğru, benim bir arkadaşım vardı o genelde VIP tuvaletlerinde görünürdü Leyton Orient Futbol kulübünde, Andrew Lloyd Webber'in değişik versiyonlarını söyleyerek... Meşhur bestelenmiş. Çünkü çello çalan kardeşiyle bir iddiaya girmişti, bir sezon maçına Hull City'ye karşı 1977 senesinde.
He paid for it and now it's mine.
Bedeli ödendi ve artık benim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]