English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hermit

Hermit translate Turkish

435 parallel translation
A hermit's hut?
Bir keşişin kulübesi için mi?
- I'm practically a hermit.
- Ben tam bir münzeviyim.
- A hermit.
- Münzevi.
What's a hermit doing with four beds?
Bir münzevi dört yatakla ne yapar?
Then why didn't you let me be a hermit like I wanted to be?
Öyleysen neden benim istediğim gibi bir keşiş olmama izin vermedin?
All right, then, you're a hermit.
Pekâlâ, o zaman sen bir keşişsin.
Now, go on, be a hermit.
Şimdi, bir keşiş olarak git.
The hermit is no longer a hermit.
Bakir, artık bakir değilmiş.
Oh you see people would be more inclined to accept my hermit like existence.
Ah görüyorsunuz ya insanlar beni inzivaya çekilmişim gibi kabul etmeye daha meyilli olacaktı.
Then why do you suppose she insists on acting like a hermit?
O hâlde neden böyle inzivaya çekilmiş gibi yapıyor?
It is based on the staff of Arada Kelema, a hermit of Dantaloka in Sindhu.
Bu Arada Kelema'nın asasısır. Ki o Sindhu'daki Dantaloka'nın çilekeşidir.
You can't live like a hermit all the time.
Hayatın boyunca bir münzevi gibi yaşayamazsın.
Some hermit you...
Sen bir münzevi...
I tasted her cooking'Twould make me a hermit
Bir kez yemeğini tattım Az kalsın oluyordum münzevi
- The Hermit.
- Papaz.
The Hermit, The Strength.
- Papaz, daha yüksek.
Andrei, I think it's bad for you, it's wrong to stay down here, year after year, brooding, living the life of a hermit.
Andrey senin burada kalmanın kötü, yanlış olduğunu düşünüyorum. Yıllarca, düşünceli, keşiş hayatı sürmen yanlış.
I'll stop being a hermit, when I can forget all those things.
Bana bütün bunları bir şey unutturursa bu hayatı bırakırım.
He lives like a hermit.
Bir keşiş gibi yaşıyor.
That means a hermit.
Bir keşiş demek.
The meanest, hardest-hearted hermit that ever lived.
Bu güne değin yaşamış en cimri en katı kalpli keşişti.
He was rather eccentric, almost a hermit.
Oldukça garip biriydi, neredeyse bir keşiş gibi.
You can't expect the man to be a hermit.
Adamın bir münzevi olmasını bekleyemezsin.
Like a hermit locked up in an office.
Bir büroda kilitli keşiş gibi.
Even a hermit needs a change of scenery occasionally.
Bir münzevi bile bazen manzara değişikliğine ihtiyaç duyar.
This fellow lives like a hermit.
Münzevi gibi yaşıyor.
You live like a hermit in the middle of London.
Londra'nın göbeğinde münzevi bir adam gibi yaşıyorsun.
I'll tell you about a hermit, an intellectual, of course.
İnzivaya çekilmiş biri hakkında olacak. Bir entelektüel, elbette...
How's the hermit? - Who?
- Bizim derviş ne âlemde?
An old hermit and a girl devoting herself to God :
Yaşlı bir münzevi ve kendini tanrıya adamış bir kız.
Yes, I live here like a hermit, forgotten, erased.
Burada bir münzevi gibi yaşıyorum, unutulmuş, hatırlardan silinmiş bir hâlde.
There is already 3 years'n hermit on the Grizzly Mountain.
Grizzly Dağı'nda zaten 3 yıl nişancı var.
You must recognize the hermit in me, and thus guess that I am the Sheik of the Gomelez.
İçimdeki dervişi görmüş olmalısın, ve tahmin etmişsindir, ben Gomelez Şeyhiyim.
I have become a hermit and lived in a cave.
Münzevi olup mağaralarda yaşadım.
Say, what are you? Some kind of a hermit?
Bu mermilerle, Ne yapıyorsunuz?
Despite my temporary status as a hermit, I hadn't totally cut myself off from the world.
Geçici inzivada olmama rağmen dünyadan tam anlamıyla elimi ayağımı çekmemiştim.
I stayed home alone like a hermit in a cave.
Mağaradaki bir münzevi gibi evde yalnızdım.
I feel like a hermit... high in a tower above the world... beyond sex.
Ben... bir münzevi gibi hissediyorum. Yükseklerde, dünyayı aşmış. Seksin ötesine geçmiş.
Well, old Sam the hermit gets out of the cave once in a while, huh?
Demek Münzevi Bey arada bir mağaradan çıkıyormuş.
That's because I regularly feed on dragon's bladder... and saliva. I've been living a hermit's life here
Çünkü düzenli olarak Ejder idrarı ve salyası içiyorum... bu da yaşlanmamı engelliyor!
The hermit's Left his cave.
- Efsane geri döndü!
I'm not a hermit, as Elis says.
Elis'in dediği gibi bir münzevi de değilim aslında.
Since then, he lives like a hermit.
Ondan beri bir münzevi gibi yaşıyor.
He is a hermit, you know that.
O bir bezgin, biliyorsun.
Hello, are you a hermit by any chance?
Merhaba, acaba münzevi misiniz?
- Are you a hermit?
- Siz münzevi misiniz?
Mr. Robinson's the hermit who lodges with Mr. Seagrave.
Bay Robinson, Bay Seagrave'le birlikte kalan münzevi.
Anyway, Mr. Rogers, he's the hermit...
Bu arada, Bay Rogers, şuradaki münzevi...
One thing about being a hermit, at least you meet people.
Münzeviliğin iyi yanı, insanlarla tanışıyorsun.
I become a hermit. I went deep in the wilderness, as far away as I could get.
Kendimi insanlardan soyutlamistim, lssizligin derinliklerine olabildigince gömmüstüm,
The Hermit of the Defile.
Geçitin keşişi...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]